Anasayfa /  Keyifli Haberler

Bugün prova yarın

Abone ol
Abone ol 04 Mart 2019 11:43

Bugün prova yarın

Temel istanbula gelip bir otele yerleşir. gece yarısı uykusunun en tatlı zamanında yantaraftaki odadan müzik sesleri gelmektedir. Hiddetle yataktan kalkarak yan odaya girer. karşısında 4 tane genç ellerinde müzik aletleri birşeyler çalmaktadır. temel sorar: Hayrola çocuklar der gecenin bu yarıse ne gürültüder. çocuklardan biri cevap verir: Abi der biz yeni bir grup kurduk ve ilk işmize yarın bir barda çalarak başlayacağız. Onun için bu akşam prova yapıyor yarın ise galamız var der. Temel çocukalara hak verir nede olsa gençler heveslerini kırmamak lazım der ve gider ertesi akşam yine yan odadan müzik sesleri gelir. Temel yataktan kalkıp yan odaya gider ve sorar:

Hayrola çocuklar ne oldu der. çocuklar: abi gala ertelendi bugün prova yarın gala derler. Temel tamam deyip odasına döner. Ertesi akşam yine müzik sesleri yan odadan yine aynı cevaplar bu durum 1-2 gün daha devam eder. 3 gün ise gecenin bir yarısı yine müzik sesleri başlar fakat bu sefer temel çocukların odasına gitmemiştir. Bu sefer çocuklar merak eder temelin odasına giderler ve gördükleri manzara karşısında şaşırırlar. temel yatağın üstünde oturmuş kendi kendini tatmin etmekte çoçuklar sorarlar temele hayrola abi bu halin nedir.

Temel cevap verir. bugün prova yarın hepinizin sülalesini der.



BONUS FIKRA



Zengin Cenazesi



Nasrettin Hoca, bir gün zengin bir adamın cenazesine katılmış cenaze o kadar kalabalıkmış ki adamı tanıyan tanımayan adını duyan herkes oradaymış Nasrettin hoca hem tabutun yanında yürüyor hem de sesli sesli ağlıyormuş. Cenazeye katılanlardan biri onu teselli etmek için yaklaşmış.

– “Merhum akraban mıydı?”

Hoca cevap vermiş:

-“Yok akrabam değildi, bende ondan ağlıyorum ya!”



Onun Her İşi Terstir



Nasreddin Hoca’nın bütün gayretlerine rağmen malesef kötü huylarından vazgeçiremediği bir yakını varmış. Namazdan sonra camiden çıkmakta olan cemaate doğru bir çocuk koşarak gelmiş ve o adamın suya düştüğünü haber vermiş.

– “Falanca kişi ırmak kenarında gezerken ırmağa düştü. Azgın sularla boğuşuyor” demiş.

Hoca birkaç arkadaşıyla birlikte koşarak ırmak kenarına gelmiş ve suyun geldiği tarafa doğru ilerlemeye başlamış.

Köylüler:

– “Su öbür yana doğru akıyor Hocam” demişler. “Aşağıda aramak gerekmez mi?”

Hoca başını sallamış;

– “Bu adamın ne aksi, ne ters biri olduğunu siz bilmezsiniz. Onun her işi terstir” demiş.



Şantiye Şefi



Kırsal alanda yol çalışması yapan bir şantiyenin şefi, can sıkıntısından ötürü şantiye çevresinde dolaşmaya çıkar.

Epeyce bir yol yürüdükten sonra hafif yağmur çiselemeye başlar ve şantiye şefi yağmurdan korunmak için yakındaki bir köy evine sığınmaya karar verir.

Koştura koştura evin önüne gelir, kapıyı çalar. Kapıyı 30’lu yaşlarda güzelce bir kadın açar;

─ Buyrun, ne istemiştiniz, diye sorar.

Şantiye şefi durumu izah eder;

─ Efendim rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ben yakınlardaki yol şantiyesinin şefiyim.

Etrafı dolaşmaya çıkmıştım, bir anda yağmur bastırınca sığınacak bir yer aradım. Mahsuru yoksa yağmur dinene kadar misafiriniz olayım, der.

Kadın;

─ Elbette, neden olmasın, der. Zaten benim eşim de 2 yıl önce vefat etti, tek başıma yaşıyorum. Yağmur dinene kadar misafir olabilirsiniz. Başka bir arzunuz olursa da lütfen söyleyin, çekinmeyin, der.

Şantiye şefi de teşekkür eder ve içeri girer. Aradan birkaç saat geçer ve yavaş yavaş akşam olmaya başlar. Ancak yağmurun da hiç dineceği yok gibidir, sürekli artan bir şiddetle yağmaya devam eder.

İyiden iyiye akşam olmuştur, ve şantiye şefinin de karnı acıkmıştır. Utana sıkıla da olsa;

─ Kusura bakmayın, yağmurun dineceği yok. Ancak karnım da epeyce acıktı, yiyecek bir şeyler verebilir misiniz, der.

Kadın;

─ Elbette, neden olmasın. Benim eşim de 2 yıl önce vefat etti, tek başıma yaşıyorum. Size yiyecek bir şeyler hazırlarım hemen, der. Ayrıca başka bir isteğiniz olursa lütfen çekinmeden söyleyin, der.

Şantiye şefi teşekkür eder, hazırlanan yemeği de bir güzel yer.

Vakit epey ilerler, yağmur bir türlü dinmek bilmez. Saat bir hayli geç olunca şantiye şefi yine utana sıkıla kadına;

─ Kusura bakmayın, yağmur dinecek gibi değil. Sizin için de mahsuru yoksa ben bu gece burada kalabilir miyim, diye sorar.

Kadın;

─ Elbette, zaten benim eşim de 2 yıl önce vefat etti, tek başıma yaşıyorum. Burada kalmanızda bir sakınca yok. Başka bir isteğiniz olursa da söyleyin lütfen, çekinmeyin, der.

Kendisi için hazırlanan yatağa yatar şantiye şefi. Tam uyuyacağı sırada müthiş bir gök gürültüsü ile yataktan sıçrar. Korkudan ne yapacağını bilmez bir halde kadının yatak odasının kapısını çalar;

─ Çok özür diliyorum, ben şimşek ve gök gürültüsünden çok korkarım. Eğer sizin için de mahsuru yoksa yanınızda yatabilir miyim, der.

Kadın;

─ Elbette yatabilirsiniz. Zaten benim eşim de 2 yıl önce vefat etti, tek başıma yaşıyorum. Başka bir isteğiniz olursa da söylemekten çekinmeyin, der.

Şantiye şefi kadına tekrar teşekkür eder ve o odada uyur.

Sabah olduğunda yağmur dinmiş ve güneş açmıştır. Kahvaltı faslının hemen ardından şantiye şefi, şantiyeye gitmek için kapıdan çıkar.

O anda  evin yanındaki kümesin önünde duran bir tavuk ve beş horozu görür, kafasına takılan şeyi kadına sormak ister;

─ Kusura bakmayın, bir şey sormak istiyorum. Normalde her kümeste sekiz on tane tavuk bir tane de horoz olur. Ama sizin kümesin önünde bir tane tavuk ve beş altı tane horoz var, neden acaba? diye sorar.

Kadın;

─ Ha onu mu diyorsunuz, öyle göründüklerine bakmayın, aslında onların sadece bir tanesi horoz, diğerleri şantiye şefi!



Berber İdris



Temel umumi tuvalette girmiş.

Yanındaki adama dönüp sormuş;

─ Uşağım sen Trabzonlimusun?

─ Evet nereden bildun daaa.

─ Tonya’limisun?

─ Allah Allah! Evet,demiş adam şaşırarak.

─ Peki, Yayladaği Köyü’ndenmisun daa, demiş.

─ Evet!!!

─ Seni de Berber İdris sünnet etti değil mu?

Adam iyice şaşırmış ve;

─ Evet ama bütün bunları nereden bileysun sen daa!!!

─ Ula o it oğlu it, hep yamuk keser daa. Peş dakikadur ayağıma işeysun!


Yorumlar