Anasayfa /  Keyifli Haberler

Bu Nasıl Ev

Abone ol
Abone ol 07 Mart 2019 11:09

Bu Nasıl Ev

Bir gun cocuklardan biri babasina gidiyor ve:

– Baba ben escinselim, ben oglanlardan hoslaniyorum.

Babasi sasirir ve hemen bagirmaya baslar:

– Ne? Escinsel mi?

Bunu diger oglanda duydu ve:

– Baba sana bir sey diyecegim

Baba:

– Soyle oglum, aslanim.

Oglan:

– Bende escinselim, bende escinselim.

Baba sinirden ne yapacagini sasirir ve bagirmaya baslar:

– Bu evde kadinlardan hoslanan yokmu?

Kizi hemen atilir:

– Var babacigim, BEN…



BONUS FIKRA



NASRETTİN HOCA’ NIN YAŞI

Nasrettin Hoca’ nın yakın arkadaşı Hocanın yaşını merak eder ve sorar:

– Hocam kaç yaşındasın? Nasrettin Hoca cevap verir :

– 45 yaşındayım. Aradan uzun yıllar geçer sorar arkadaşını yine sorar:

– Hocam kaç yaşına geldin?

– 45 yaşındayım der yine hoca. Arkadaşı şaşırır ve sorar:

– Hocam bu nasıl olur? Yıllar önce de 45 yaşındayım demiştin.

– Eee erkek adam sözünden döner mi hiç?



3 Dilek



pazarlamacı, şef sekreter ve personel müdürü bir öğlen paydosunda lokantaya doğru yürümektedirler. parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar.

lambayı ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çıkar. “aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler üç kişi olduğunuz için hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım” der cin.



şef sekreter arsızca atılarak “önce ben” diyerek sıranın önüne yerleşir. “bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum.

tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin” diye dileğini ifade eder. ve hoop, ortadan kaybolur.

şimdi de pazarlamacı atılır ve “şimdi sıra bende” der.

“hayallerimdeki kadınla tahiti sahillerinde pina colada içmek istiyorum” der ve hoop, o da ortadan kaybolur.

“şimdi sıra sende” der cin personel müdürüne.

“ikisini de öğleden sonra işlerinin başında görmek istiyorum” der.



Karadenizlinin Misafirperverliği



Amerikalı ünlü bir bilim adamı Karadenizde düzenlenen bir konferansa konuşmacı olarak davet edilir.

Bilim adamı hem tatil yapmak hem de Türkler’i yakından tanımak için bir hafta erken gelir.

Adam bu bir hafta süresince halkla kaynaşır, kendini sevdirir, tam bir Türk hayranı olur.

Bilim adamı konferans günü konuşmasını yapar.

Artık ayrılık günü de gelmiştir. Karadenizlileri bir telaştır alır.

“Biz ne yapsak da bu değerli bilim adamına teşekkür etsek?” diye.



Karadenizliler aralarında toplanırlar. Aralarında sözü dinlenir biri konuşmaya başlar:

– Arkadaşlar bu bilim adamı onca işinin arasında bizi kırmayıp buralara geldi.

Ülkemizden de tam bir Türk dostu olarak ayrılacak.

Bu değerli bilim adamına nasıl bir hediye verelim ki; bizi unutmasın?

Hem kullanışlı bir şey olsun hem de her gördüğünde bizi hatırlasın… Önerisi olan var mı?

Bir süre salonda derin bir sessizlik olur. Sonra arka sıralardan birisi el kaldırır:

– Sünnet ettirelim!!!



Buraya Ses Gelmiyor



Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça hiddetle sorar:

“Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?”

Zangoçta derin bir sessizlik… Papaz iyice köpürür…!!! ve

“Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun beni?



“Hayır burdan hiçbir şey duyulmuyor efendim.”

“Olacak şey mi! iki adım öteden beni duymuyorsun!”

Zangoç bıyık altından güler:

“isterseniz yer değiştirelim anlarsınız…”

Yer değiştirirler. Bu kez zangoç seslenir:

“Kilise için toplanan bağışları sen mi zimmetine geçirdin?”

Papaz: “Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor.”



Psikolog



Psikologa giden bir adam derdini anlatıyordu.

─ Geceleri uyuyamıyorum efendim.

Sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor.

Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum.

Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor…

Adamı dikkatle dinleyen psikolog;

─ Hallederiz bu saplantıyı, demiş.

Bana haftada iki kere geleceksiniz.

6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.

Adam sormuş;



─ Her viziteye ne kadar ödeyeceğim?

─ Her vizite 200 TL. Bu hesaba göre 6 ayda 9.600 TL ödeyeceksiniz.

Adam gitmiş, o gidiş…

Psikolog, birkaç ay sonra adama sokakta rastlamış ve sormuş;

─ Ne oldu, hastalığınız?

─ 10 TL’ye hallettim…

─Nasıl oldu?

─ Sizden çıktıktan sonra, ilerideki bara uğradım.

Biramı içerken, barmene hastalığımı anlattım.

‘Karyolanın bacaklarını kes’ dedi… Kestim, mesele halloldu!






Yorumlar