Anasayfa /  Keyifli Haberler

Aptal Fadime

Abone ol
Abone ol 08 Mart 2019 11:46

Aptal Fadime

Bir Alman, bir ingiliz, bir Laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. Alman demiş ki:

– Benim karım Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark’lik et almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!

İngiliz gülmüş:

– O da birşey mi? demis,

– Benim karım Elizabeth daha da aptal. Babası çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound’a araba aldırdı, ama kullanmayı bilmez.

Laz atlamış.

– Ula uşaklar, siz ne diyorsunuz. demiş,

– Benim karım Fadime hepsinden aptal. Bodrum’a iki haftalık tatile gidiyor.



Sinyor Carlo



Tanınmış insan Sinyor Carlo gibi olur. Sinyor Carlo İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan sıradan bir işçiymiş.

Zamanın Fransa Cumhurbaşkanı olan Charles De Gaulle’nin İtalya’yı ziyaret ettiği zamana kadar hiç kimse onu tanımazmış.

De Gaulle’nin ziyaret programında Fiat fabrikası da varmış.

Fabrikayı dolaşırken işçilerden biri De Gaulle’nin dikkâtini çekmiş, şöyle bir dönmüş bakmış:

“Carlo? Sen burada mısın?” Carlo bakmış:

“Vay Çarli’cim sen misin?” demiş.

Sarılmışlar kucaklaşmışlar öpüşmüşler falan filan feşmekân.

Sonra De Gaulle dönmüş açıklama yapmış:

“Bizim Carlo var ya çok muhteşem bir adamdır.

Alman işgâlinde birlikte görev yaptık, bize çok yardımı oldu.”

İtalyan protokolü hemen durumu idare etmiş:

Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki çükü bile yok!



BONUS FIKRA



“Sayın cumhurbaşkanım, bizim fabrikanın en vazifeşinas ustamız da Sinyor Carlo’dur.

Yakında kendisine törenle bir madalya takacağız.”

De Gaulle çok memnun olmuş, üç beş sohbetten sonra ayrılmış fabrikadan.

Gittikten sonra hemen Carlo’nun etrafında toplanmışlar:

“Yahu sen Fransız Cumhurbaşkanını nereden tanıyorsun?”

Carlo sırıtarak:

“Söyledi ya.” demiş.

“E bize bundan neden bahsetmedin?”

“Çok mu önemli?”

Aradan bir zaman geçmiş olay unutulmuş, bu sefer de İtalya’ya zamanın Amerika Cumhurbaşkanı Richard Nixon’un geleceği tutmuş.

Bunun da programında aynı fabrika varmış. Gelmiş yine Carlo’nun yanından geçerken durmuş seslenmiş:

“Carlo? Sen de mi buradasın?”

“Evet Dick, burada çalışıyorum.”

Kucaklaşma faslından sonra Nixon dönmüş heyete açıklama yapmış:

“Biliyor musunuz ben bir zamanlar genç bir avukattım. Bir gün Mister Carlo bana geldi, kazandığım ilk dava bu davaydı.”

Nixon gittikten sonra yine Sinyor Carlo’nun etrafında toplanmışlar:

“Nixon’u nereden tanıyorsun?”

Carlo başlamış anlatmaya:

“Canım gençliğimde Amerika’ya gitmiştim, başıma bir iş geldi, parasız da kaldım, genç tecrübesiz bir avukat buldum, davayı kazandı beni akladı.

Sonra ben İtalya’ya döndüm, bu da oranın cumhurbaşkanı olmuş.”

“Yahu insan bunu söylemez mi?”

Carlo sırıtmış:

“Çok mu önemli?”

Gel zaman git zaman bu sefer de Sovyetler Birliği Cumhurbaşkanı Nikita Kruşçev de aynı şekilde İtalya ziyaretinde aynı fabrikayı ziyaret etmiş.

Yine dolaşırken Carlo’nun yanından geçerken tanımış bunu:

“Yoldaş? Senin adın Carlo değil mi?”

Carlo dönmüş:

“Evet yoldaş Niki, hoş geldin.”

Yine kucaklaşmalar sarılmalar öpüşmeler falan filan feşmekân derken aynı sahneler yaşanmış.

Kruşçev gittikten sonra yine gelmişler Sinyor Carlo’nun yanına, Carlo anlatmış:

“Canım gençliğimizde biraz da komünistlik yaptık, bunu da o zaman tanıdım.”

Müdürün canına tak etmiş bu durum:

“Yahu insan bunu olsun söylemez mi?”

“Çok mu önemli?” demiş Carlo, “Ben böyle çok adam tanırım.”

“Şimdi Papa’yı da tanıyorsundur kesin.” demiş müdür.

“Hohoho, Jean Paul benim en iyi arkadaşımdır.”

“Atma!”

“Tecrübesi bedava.”

Müdür kızmış:

“Tamam, o zaman Pazar günü Vatikan’a gidelim, bakalım Papa seni tanıyacak mı?”

“Olur gideriz.”

Pazar günü müdür muavin ve Carlo üçü birden Vatikan’a gitmişler.

Carlo onlardan izin isteyip kapıdaki görevlilerle bir şeyler konuşmuş, sonra da içeri girmiş.

Müdür muavinine sormuş:

“Yoksa Papa’yı da mı tanıyor?”

“Bilmem” demiş muavin, “Bekleyip göreceğiz.”

Yarım saat sonra Sinyor Carlo ve Papa Jean Paul birlikte çıkmışlar.

Carlo’nun gözleri de o kalabalığın arasında müdürü ve muavinini aramış.

Papa ise tam duaya başlayacakken Carlo Papa’nın kulağına eğilmiş:

“Sen duaya devam et, bizim müdür yerde yatıyor, gidip bir bakayım ne olmuş?”

Carlo kalabalığı yara yara müdürün yanına gelmiş, muavine sormuş:

“Ne oldu buna?”

Muavin cevap vermiş:

“Bayıldı.”

“Beni Papa’nın yanında görünce mi bayıldı?”

“Hayır” demiş muavin, “Seni Papa’nın yanında görünce bayılmadı da, şu arkamdaki iki Japon ‘Yahu bu bizim Carlo ama yanındaki takkeli adam kim?’ deyince düşüp bayıldı.”



Avukat



avukatın biri yeni aldığı son model arabasıyla arkadaşlarına hava atmak için sabırsızlanmaktadır.

tam arabanın kapısını açıp arabasına bineceği esnasında yeniyetme bir sürücü gelir ve arabaya çarparak sol kapıyı uçurur.

adam sinirden kıpkırmızı olmuştur. tamir ettirse bile arabası eskisi gibi olmayacaktır.

ne yapacağını bilmez şekilde dururken yanında bir polis arabası durur. adam hemen polise şikayette bulunur

“memur bey yeni arabamı acemi bir sürücü mahvetti. şikayetçiyim”. polis sorar, “avukatsınız değil mi?”

avukat öfkeyle cevaplar. “evet ama bunun arabamla ne alakası var?”

polis gülerek, bütün avukatlar aynısınız sadece mallarınızı ve sahip olduklarınızı umursayan açgözlü insanlarsınız.

eminim şu anda sol kolunun koptuğunun farkına bile varmadınız” der.

avukat şoke olmuş şekilde koluna bakıp çığlık atar: “rolex’im nerede?”



Yalan Dedektörü



bir adam eve gelirken yalan dedektörü olan bir robot alır.

bu robotu akşam yemeğinde ailesi üzerinde denemeye karar verir.

baba: ders saatlerinde neredeydin oğlum?

oğlu: sınava girdik, bütün gün okuldaydım.

robot tokadı çakar

oğlu: tamam tamam yalan söyledim, sinemaya gittik arkadaşlarla.

baba: peki hangi filme gittiniz?

oğlu: toy story ye gittik babacım.

robot tekrar tokadı çakar çocuğa

oğlu: grinin elli tonu’na gittik…

baba: lan it, ben senin yaşlarındayken böyle filmlere gitmeyi bırak, varlığını bile bilmezdim!

robot tokadı yapıştırır babaya.

anne: ahah babasının oğlu işte ne beklersin..

robot anneye de okkalı bir tokat atar



Berber



berbere gelen rahip saçlarını kestirir. berbere teşekkür eder ve borcunu sorar…..

berber:

– “siz kutsal bir insansınız. sizden nasıl para alırım. sizi tıraş etmek benim için şereftir.”

rahip tekrar teşekkür eder ve gider. berber ertesi sabah dükkanı açmaya geldiğinde kapısında 5 altın lira bulur.

bir kaç gün sonra bir budist rahip gelir dükkana. saçlarını kestirir, borcunu sorar.

berber:

– “siz ruhani bir lidersiniz. sizden nasıl para alırım. sizi tıraş etmek benim için şereftir.”

budist rahip teşekkür eder gider. berber ertesi sabah dükkanı açmaya geldiğinde kapısında 5 yakut bulur.

ertesi hafta bir imam girer dükkandan içeri. saçını kestirir ve elini cüzdanına atar.

berber:

– “sakın ha” der.. “siz bir inanç adamısınız.. sizden nasıl para alırım? dükkanıma ve bana şeref verdiniz.. güle güle gidin..”

imam gider.

berber ertesi sabah dükkanı açmaya gelir, bakar ki; kapıda 5 imam vardır.








Yorumlar