Anasayfa /  Medya

HÜDA-PAR Kurucu Genel Başkanı’ndan Ahmet Taşgetiren'e sert tepki!

Star Gazetesinde kaleme aldığı “Hizbullah – FETÖ” başlıklı yazısı ile twitter’da büyük bir tepki gören Ahmet Taşgetiren’e bir tepki de HÜDA- PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz’dan geldi.

Abone ol
Abone ol 01 Ağustos 2017 02:46

HÜDA-PAR Kurucu Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz SuperHaber’den Arzu Erdoğral’a konuştu.

“TAMAM BEN İKNA OLDUM” DEMİŞTİ

Yılmaz, “Ahmet Taşgetiren’in yaptığı şey gerçekten ahlaki açıdan hiç hoş değil. Gayri ahlaki bir durum” dedi. Taşgetiren için “birini başka bir üzerinden temize çıkarmak ve birde iftira ve yalan olduğu ortaya çıkmış olan bazı derin yapıların ve istihbaratın uydurduğu bilgilere dayanarak kendince bir manipülasyon yapmak istiyor” ifadelerini kullanan Yılmaz, “Yaptığı iş ve kıyas yanlış. Ahmet Taşgetiren bu konular ile ilgili bu meseleleri bilmiyor değil. Aynı konuda yıllar öncede benzer şeyler yazıp çizdiği için parti yönetiminden o zaman dernekti VUSLAT-DER yönetiminden bazı insanlar Doğru haber gazetesinin bazı yazarları bu konu ile ilgili görüştü. Çünkü daha önce Hizbullah davasından dolayı ceza almış cezaevinde yatmış çıkmış olanlar gidip onunla görüşmüşlerdi. Bütün bu ithamlarına sorularına cevap vermişlerdi. Kendisi “tamam ben ikna oldum” dedikten sonra hatta iki sefer görüşüldü” şeklinde konuştu ve sözlerine şöyle devam etti;

“O dönemde FETÖ’nün gazetesi Bugün’de yazıyordu. Onun üzerine ısmarlama belki sipariş üzerine bunu bir daha yazdı. Daha sonra bir daha gidip görüştüler. Tekrar İslami usuller, esaslar üzerine bu işin belgesi ve bilgisi varsa ortaya koyması yönünde kendisiyle konuşulmuştu. Yoksa İslami usule göre bakın bunun ispatlanması gerekiyor, fasık birinin haberine itibar etmemek gerekiyor, gözü ile şahit olmadığı bir şeye veyahut belgesi olmayan bir şeyi yapmasının yanlış olduğunu söylemiştik. O dönemde de “doğrusunuz haklısınız şerri usullere göre de böyle olması lazım diye de” ben yanlış yaptı diye söylüyordu.

BİR NEVİ KRİPTO GÖREVİ GÖRÜYOR

Ama ne olduysa şimdi tekrar hükümet ile arasını düzeltmek için iyi niyetli mi bilinçli mi yoksa kripto mudur? Onu bilemem ama yaptığı işe bakıldığında bir nevi sanki şu an bir kripto görevi görüyor ve o noktada yanlış yönlendirmeler yapmak istiyor. Dönüşünde samimi olan Hüseyin Gülerce gibi yine bir yerler adına bir yerlere servis yapmaya çalışıyorlar. O zamanda derin yapının özelikle camianın Mustazafların önünü kesmek için bu tip iftiraları ortaya atıyorlardı. O dönemde işte benzer iddialarda bulunuyorlardı. Bu seferde aynı şekilde hükümet cenahına geçmesine rağmen aynı ithamı devam ettiriyor. Kanaatimce buna bir yerlerden birileri kulağına üflüyor ve ona “özelikle şunu yazacaksın” diyor. O da onlar adına çıkıp bunları yazıyor çiziyor. İslami bir duruş değil de belki de kendine göre irtibatı olduğu kişilerin, yapıların taleplerine göre hareket eden bir yazar. Bu yazıdan sonra İslami duyarlılığı olan bir kişi gözüyle bakılamaz. Çünkü konuşulmasına rağmen bazı konuların ona delil ve belgeleriyle gösterilmesine rağmen aynı duruşunu devam ettiriyorsa iyi niyet aranmaz.

SÖYLENENLER FETÖ’CÜLERİN İFTİRALARI

Geçmiş dönemde davalara ben baktım. Birçok dosyayı inceledim. Söyledikleri tamamen derin yapının iftiraları. O dönemdeki FETÖ’cülerin iftiraları. Söylediği konuların ispatı yok. Mahkeme dosyalarında da söylediğinin tersine bilgiler var.

DOMUZ BAĞI TAMAMEN YALAN

İstanbul ana davasını Hacı İnan Gün’ün dosyasını kendim inceledim. Orada bahsettiği eylem ve ölümlerin birçoğu o dosyadaydı. Otopsi raporlarına da baktım. Zaten otopsi raporları da ortada. Orada öldürüldü denilen kişiler ile ilgili darp cebir izine rastlanmamıştır. Hele hele bahsetmiş olduğu domuz bağı tamamen yalan. O şekilde bağlanmış halde bulunan bir kimse yok. O dönemde bu iftirayı MOSSAD’ın kullandığı bu yöntemle kamuoyunda infial uyandırmak istediler. Cesetler fotoğraflanmış o fotoğraflarda da öyle bir şey yok. Saadettin Tantan’ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde bir animasyon vardı. Bir polis üzerinden çizim yapıyorlar. Fehmi Koru gibi gazetecilerin olduğu bir yerde sunum yapılıyor ve o sunumda bu şekilde animasyon gösteriliyor. Bu animasyon üzerinden kalkıp bunu doğruymuş gibi gösteriyorlar. Bugüne kadar hiç kimse görüntü, fotoğraf, belge gösterememiştir yoktur çünkü. Mahkeme dosyasında da yok. Peki, bu nereden çıkıyor? Bu iftira niye atılıyor? Demek ki bir yerlerden tekrar camiayı kötüleme emri verildi. Özellikle PKK’nın darbe yemesiyle camia öne çıkmaya başladı. Toplumun teveccühünün bir nevi önlenmesi adına yapılıyor. Özellikle batıda oluşan bir sempati var. Bunu yok etmek için bilinçli olarak yapılan bir hareket bunlar.”

OLMAYAN BİR ŞEYİN ALGISI UNUTTURULAMAZ

Taşgetiren yazısında “Hizbullah hareketi içinde samimiyetle yer alanlar bugün o hafızayı unutturmaya çalışıyorlar” ifadelerini de kullandı. Buna ne diyeceksiniz? Sorusuna ise Hüseyin Yılmaz şu şekilde yanıt verdi;

“İftiralar üzerinden ithamlar üzerinden oluşturulan bir algı var. Bunu yanlış olduğu gün geçtikçe ortaya çıkıyor. Eğer kast ettiği buysa zaten iftiraydı zaten yanlıştı, zaten yalandı. Olmayan bir şeyin algısını unutturmak olamaz zaten. O algının yanlışlığı ortaya çıkıyor. Kamuoyu bu camianın kötüledikleri gibi olmadığını görüyor. Toplumun menfaati ve faydasına çalıştığını görüyor. Bu olumlu havayı boşa çıkarmak için yapılan bir çabadır. Bu da derin yapıların yönlendirmesiyle ortaya atılan gündemleştirmek istenen bir şeydir bu. Ve bu da Ahmet Taşgetiren üzerinden yapılıyor. Belki ileride başkasına yaptırılır bilemiyoruz. Burada Türkiye kamuoyunda bu camianın masumiyeti ortaya çıktıkça geçmişte özellikle FETÖ’nün istihbaratının ve Ergenekon’cuların yaptığı iftiralar ortaya çıktıkça dolayısı ile bununda yalan olduğu da ortaya çıkıyor. Bu da birilerini rahatsız ediyor. Olmayan bir şeyi de unutturmak diye bir şey yok olsa olsa iftiraları gidermek amacı ile dile getiriyor. Hizbullah camiası da bunu ana dava savunmasında dile getirmişti. O camia ile gönül bağı olan insanlar da bunun yalan olduğunu söylüyor. Bir de şu var; Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Eskiden istediği yalanı savurup, toplumun hafızasını kirletebiliyorlardı. Şimdi öyle değil. Herkese ulaşma imkanı var. Binlerce insan Hizbullah davasında içeriye girdi, çıktı. Bunlara ulaşılıyor, konuşuluyor. Ortaya çıkan tabloya bakıldığında yansıtıldığı gibi olmadığı, iftiraların yalan olduğu ortaya çıkıyor.

Ahmet Taşgetiren yazının ilgili bölümünde ne demişti?

“Bu yönüyle geçmişteki Hizbullah çılgınlığına, Aczimendi çarpılmasına benziyor.

Hani içerde – dışarda bir düşman odak, Müslümanlara karşı kumpas kurmak üzere bir oyun planlasa, Hizbullah'ın “mezar evler”i, domuz bağı işkenceleri, bir Müslüman kadını kaçırıp işkenveye tabi tutup öldürmeleri, bir Müslüman ilim adamını domuz bağı ile öldürmeleri gibi işlerle....”

“Hizbullah hareketi içinde samimiyetle yer alanlar bugün o kabus gibi hafızayı unutturmaya çalışıyorlar.”




Yorumlar