FETÖ kitabında Mehmet Görmez'in imzasını ortaya çıktı!
Türkiye gazetesi yazarı Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil bugünkü yazısında FETÖ kitabında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in imzası olduğunu yazdı.
Abone olFETÖ'nün dini tahrip girişiminde kullandığı "dinler arası diyalog" kitaplarında yer alan isme dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in bu kitaplarda imzası olduğunu ortaya çıkardı.
İşte Şimşirgil'in gündeme damga vuran o yazısı;
Bugün hemen herkesin ittifakla belirttiği bir husus var. FETÖ
ile mücadelede ciddi bir neticeye ulaşılamadı. Peki neden? Bunca
yayına ve faaliyete rağmen neden istenilen netice elde
edilemiyor?
Cevabı kolay fakat çözüm üretilmesi zor bir süreçtir bu! Zira
gerçeklerle yüzleşmek istemeyiz. Hataları bütün çarpıklığıyla
ortaya koymak çoğumuzu rahatsız eder! Oysa hatalar bilinmeden de
netice almak zordur.
FETÖ’ye hep darbe üzerinden vuruldu. Oysa darbe bir gecelik işti.
Millet tavrını koydu ve etkisiz oldu. Fakat FETÖ denilen örgüt kırk
yıldır gençlerimizi ilmek ilmek dokudu. Nesillerimizin beyinleri
ile oynadı. Genlerine kadar fikirlerini işledi.
Einstein “Ön yargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan
daha zordur” der.
İşte biz bugün insanlarda 30 yıldır kabullenilmiş ön yargılarla
uğraşıyoruz. Elbette bunu kabul ettirmek için bir gece yetmez. Çok
geceler ve çok mücadeleler gerekir. FETÖ örgütünün yıllarca
evlerde, yurtlarda, okullarda yıkadığı beyinleri bir gecede
sıfırlayamazsınız.
30 yıldır bu örgüte karşı talebeleri uyaran bir akademisyen olarak
söylüyorum. İçinden çekip alabildiğim kişi sayısı çok fazla
değildir. Belki sadece şüphe oluşturabiliyordum. Zira bunlar dini
en yüksek düzeyde kullanıyorlardı. Gençlere cennet, tapulu malları
gibi sunuluyordu. Yurtlarında doyuyor iş, aş ediniyorlardı. Din
adına, hizmet adına orada olmaları gençleri rahatlatıyordu. O
günlerde elbette siyasilerimizin orada olmaları da kendilerini
etkiliyordu.
Bugün siyasilerimizin sözleri onun için fazla tesirli olmuyor.
Hadiseye siyasi nazarla bakılıyor ve işlerine gelmedi deniyor.
Nereden vurulmalı?
Mademki FETÖ örgütü en çok dini kullandı, öyleyse dinî noktası
millete tam ve doğru bir biçimde ortaya konulmalıdır. Konulmalı ki,
gençler, nasıl bir dinsizlik girdabına doğru yuvarlanmakta
olduklarını geç de olsa fark etmelidirler. Elbette bu işin başında
Diyanet olmalıydı. Diyanet’in darbe gününe kadar en küçük bir
mücadele etmediğini hatta yanlarında durduğunu biliyoruz. Peki
darbeden sonra adamakıllı bir mücadele örneğine rastlanıldı mı?
İşte sıkıntı burada. Diyanet’in üst düzey temsilcileri bırakın
mücadele etmeyi mücadele edenlere karşı mücadele vermeye
başladılar. Hatta mücadele edenleri FETÖ’cülükle suçlayıcı bir akıl
tutulmasına yakalandılar. FETÖ’ye karşı dikkat çeken tarikat ve
cemaatlere neredeyse FETÖ’cü gibi paralel devlet yaftalaması
yaptılar.
İşte böyle bir noktada FETÖ ile sıhhatli bir mücadeleden
bahsedilebilir miydi?
Tam da bu noktada!
Yazımı bu minval üzere yazarken Diyanet’in hazırlattığı 140
sayfalık FETÖ raporu açıklandı. Kabul etmek gerekir ki, eksik ama
ciddi bir çalışma. Emeği geçenleri tebrik ederim. 1980’lerden beri
FETÖ’nün dilinden dökülen sözler veya kaleminden çıkan yazılar
aktarılmış ve ardından tahlillerle dinsizliği ortaya konulmuş. Bu
raporu okuyanlar, gençlerin neden FETÖ kıskacına düştüklerini daha
iyi anlayacaklardır. Şöyle ki:
Son derece sinsi ve muğlak ifadelerle kendisini haşa Allah katında
göstermek; Peygamber yerine koymak; meleklerle görüşmek; levh-i
mahfuzda olanları görmek, gayb âlemini sınırsız bilme hakkına sahip
bulunmak; Peygamber Efendimizin dublesinin bulunduğunu savunmak.
Peygamberlerin dışındaki insanlara da masumiyet addetmek;
bağlılarına halkın maslahatları adına (!) farzları terk etme ve her
türlü haramları fütursuzca işleyebilme hakkını vermek;
Müntesiplerinin Cehenneme gitmeyeceklerini bildirmek.
Raporda dehşete düşeceğiniz daha çok hezeyanlar var. Ayrıca Dinler
Arası diyalog fitnesine de özel bir bölüm ayrılmış. Şayet bu
çalışma devam ettirilse bunun gibi beş kitabın daha hazırlanacağını
ifade edeyim.
Evet nesillerimiz mahvoldu. Milletimiz kırk yılın sonunda, CIA
ajanı, Vatikan casusu çıkan bir örgüt liderinin pençesinde
evlatlarının eriyip gittiği gerçeği ile tanıştı. Korkunç bir travma
yaşadı.
Şimdi insan şunu söylemeden edemiyor. Diyanet bu raporu bugün mü
hazırlamalıydı? Devleti ve en önemlisi halkı bugün mü ikaz
etmeliydi? Artık körlerin de gördüğü sağırların da işittiği bir
zamanda Diyanet’in raporu buruk bir sevinç oluşturuyor.
Diyanet bu raporunu hutbelerde işlerse ve kitap hâline getirip lise
ve üniversite gençlerine dağıtırsa büyük hizmet etmiş olur.
Rapor hakkında sorular
Şimdi de rapor üzerinden birkaç soru sormak istiyorum. Diyanet
bu raporu neden tam da Görmez’in gideceği belli olunca piyasaya
sürdü! Böylece, Görmez iyi mücadele verdi deyip yeni görevlere
pazarlanmak mı isteniyor!
Raporda 80’lerden itibaren neredeyse dinsizliği ortaya konulan FETÖ
hakkında o günlerden bugünlere gelinceye kadar Diyanet İşleri
Başkanları neden hiçbir şey yapmadılar ve milleti uyarmadılar?
Bunun hesabı sorulmayacak mı?
Bu raporu hazırlayan ekibin adı neden yok! Açıkçası buna imza
atanları bilmek istiyor insan. Yoksa bilinmek istemiyorlar mı?
Görmez ve Bardakoğlu bütün cemaatleri neredeyse FETÖ ile
özdeşleştiriyorlardı. Bu fikirlere sahip başka kimler var
açıklayabilirler mi? Açıklamazlarsa vebal altındadırlar!
Ahmet Hakan, Taha Akyol, Ali Bardakoğlu başta olmak üzere Görmez’e
sahip çıkanlar ve çağın âlimi diye lanse edenler şimdi bu rapor
üzerinde ne düşünüyorlar acaba? Böyle dinsiz bir örgütü 20 sene
sonra tanımak mı âlimliktir!
Raporun girişinde “Gülen hareketinin başlangıçta geleneksel İslam
anlayışını muhafaza ettiği düşünüldüğünden dikkati çekmemiştir”
vurgusu yapılmaktadır. Oysa Gülen hareketi başlangıçta radikal,
sonrasında ılımlı İslam olmak üzere, reformist bir inanca sahipti.
Ehl-i sünnet inancını geleneksel diye küçümseyen ilahiyatçılara,
reformistlere şimdi ne söylenecek acaba? Bunlar için de rapor
hazırlanması için üzerimize top ve tankla gelmeleri mi
beklenecek?
Yeni Diyanet İşleri Başkanı’nın yapacak çok işi var…
Vah ki vah!
Şimdi de gelelim can alıcı meseleye ve neden FETÖ ile tam
mücadele edilemedi sorusuna!
Tarih 24-25 Kasım 2005. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve
Başkan Yardımcısı da Mehmet Görmez.
Konrad Adenauer Vakfı, Ankara’da “Türkiye ve Avrupa’da Çok Dinli
Yaşam” konulu bir sempozyum-çalıştay düzenledi. Ardından burada
sunulan bildiriler 2007 yılında “İslam ve Hristiyanlık - Dinler
Arası Diyalog İçin Dinî İçerikler, Tasavvurlar ve Duyguların
Karşılaştırılması” ismiyle yayımlandı. İşte bu Dinler Arası
Diyaloğun açılış konuşmasını yapan ve kitabın giriş bölümünü yazan
kişi Mehmet Görmez idi.
Bugün de FETÖ raporunda Dinler Arası Diyaloğa özel bir bölüm ayıran
ve raporun giriş bölümünü yazan Mehmet Görmez. Şayet önceki
faaliyetlerine ve fikirlerine pişmanlık duydu ve tövbe etti ise
bunları açıkça belirtmesi lazım.
Yoksa başkanlığı bırakıp ilmî faaliyetlere yöneleceğim derken,
eline teslim edilecek genç beyinler adına daha da dehşete
düşüyorum.
Bence köyünde biber ve domates yetiştirse daha faydalı olur!