Göç İdaresi’nden öğretmenlere ve imamlara sosyal uyum çalıştayı
Mersin’de, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum Ve İletişim Dairesi Başkanlığı Tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı Ve Milli Eğitim Bakanlığı Personeline Yönelik Sosyal Uyum Çaliştayi Düzenlendi.
Abone olMersin’de, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi
Başkanlığı tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim
Bakanlığı personeline yönelik Sosyal Uyum Çalıştayı
düzenlendi.
Göç İdaresi tarafından Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği işbirliğinde gerçekleştirilen çalıştayda, Diyanet ve
Milli Eğitim personeline, Türkiye’de geçici koruma kapsamında
bulunan başta Suriyeliler olmak üzere yabancılarla ev sahibi
toplumun sosyal uyumunu artırmak amacıyla yapmaları gereken
çalışmalar anlatıldı. Bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya, Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Dr. Aydın
Keskin Kadıoğlu, Mersin Vali Yardımcısı Süleyman Deniz, Mersin İl
Göç İdaresi Müdür Vekili Prof. Dr. Nalan Yetim, İl Müftüsü Şaban
Kondi ile öğretmenler ve imamlar katıldı.
Çalıştayın açış konuşmasını yapan İl Göç İdaresi Müdür Vekili
Prof. Dr. Yetim, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen
Suriyelilerin tercih ettiği kentlerden birinin de Mersin olduğunu
söyledi. Mersin’de bugün gerçekleştirdikleri ‘Sosyal Uyum
Çalıştayı’ ile göçle Türkiye’ye gelen bireylerin kültürel, sosyal,
ekonomik açıdan ülkeye dahil edilmesi, aidiyet hislerinin
geliştirilmesi ve bir arada yaşama inancının oluşturulmasını
hedeflediklerini belirten Yetim, “Suriyeli göçmenlerin ülkemiz
değerleri, maneviyatı, sosyal ilişkileri ile uyumlu olmalarında
Milli Eğitim ve Diyanet görevlilerimizin anahtar rolleri
bulunmaktadır” dedi.
İl Müftüsü Kondi de Türk tarihine bakıldığında, her zaman ‘açık
kapı’ politikası izlendiğine işaret ederek, Türkiye’nin; şu an
bulunduğu coğrafi konumu gereği Ortadoğu’dan, Balkanlardan,
Kafkasya’dan ve değişik bölgelerden göçüp gelenlerin adeta sığınağı
haline geldiğini vurguladı. Kondi, “İnsanları dünyada hareket
ettiren en önemli etken inançları ve kültürleridir. Bizim
inancımızda, dünya milletlerinin din ve dil ayrımı gözetmeden
ülkemize koşarak gelmelerinin temelinde yatan gerçek; bizim
insanlara karşı muamelemizdir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz
inancımızdan aldığımız değer ve güçle bize çeşitli sebeplerle göç
edenleri ensar olarak karşılayacağız” diye konuştu.
“Şu an yaptığımız çalışma dünyaya örnek olacak şekilde devam
ediyor”
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Daire Başkanı
Kadıoğlu ise Türkiye’de şu anda geçici koruma kapsamında 3 milyon
600 binin biraz üzerinde Suriyeli bulunduğunu, ayrıca uluslararası
koruma hakkında sahip olmayan ve Türkiye’nin uluslararası koruma
hakkı verdiği 330 bin insana kucak açtıklarını söyledi. Kadıoğlu,
“Türkiye’nin siyasi istikrarı, ekonomik cazibeleri de Türkiye’yi
bir çekim merkezi haline getirmiş, bu çerçevede eğitim, çalışma ve
başka nedenlerle de 975 bin kişi ülkemizde bulunmakta” ifadelerini
kullandı.
Türkiye’nin her zaman göçe alışkın olduğunu ve göçle ilgili
sosyolojik altyapıya sahip olduğunu belirten Kadıoğlu, şu an
yapılan çalışmanın da dünyaya örnek olacak şekilde devam ettiğini
söyledi.
“Uyumun en önemli ayaklarından birisi de öğretmenler ve
hocalarımız”
Bugün Türkiye’nin, ikinci aşama olarak adlandırdıkları ve
meşakkatli olarak nitelediği uyum aşamasına geldiklerine dikkat
çeken Kadıoğlu, uyumun sabahtan akşama olabilecek bir olay
olmadığını, sabır ve akıl gerektiğini kaydetti. Öğretmenler ve
imamların kanaat önderi oldukları için verecekleri bilgilerin de
değerli olduğunu dile getiren Kadıoğlu, “Amacımız, Göç İdaresi
Genel Müdürlüğümüzün yaptığı uyum faaliyetleri, Mersin’de
yaptığımız çalışmalarla öğretmenlerimiz ve hocalarımızı göç
konusunda bilgilendirmek. Uyumun en önemli ayaklarından birisi de
öğretmenler ve hocalarımız. Ana kitlemiz de kendi toplumumuz. Kendi
toplumumuzu doğru ve yerinde bilgilendirmek” şeklinde
konuştu.
Kadıoğlu, Suriyelilerin uyumu noktasında yaptıkları çalışmaları
şöyle anlattı:
“Bizim Suriyelilerle ilgili bakışımız şu; bu insanlarla biz şu
aşamada beraber yaşıyoruz. Birlikte yaşamamız gerekiyor. Birlikte
yaşama noktasında ne yapmamız gerekiyorsa, hepimizin üzerine ne
düşüyorsa ki bence bunun asla politik veya herhangi bir şekilde
menfaat karşılığı olmaması gerekiyor; çünkü göç, akıl üstünde
vicdanı gerektiren bir nokta. Bununla ilgili çalışmalarımız var. Bu
çalışmaları sadece Göç İdaresi olarak biz yapmıyoruz; Aile, Çalışma
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı,
devletimizin tüm kurum ve kuruluşları, özellikle sivil toplum
kuruluşlarının çalışmaları var.”
“Suriyelilerin suç oranları çok düşük”
Sanıldığının aksine Suriyelilerin suç oranlarının çok düşük
olduğunu dile getiren Kadıoğlu, “Suriyelilerle Türkler
kıyasladığımız zaman suç oranlarının çok düşük olduğunu
görebiliyoruz. İstatistikler mevcut. İlginç örnek, biz Ankara’da
7-8 ay önce Çukurambar bölgesinde dilencilerin çok arttığı yönünde
şikayetler almıştık. Emniyet yaptığımız çalışmada, topladığımız 100
kişiden 90’ının kendi insanımız olduğunu ve Türkiye’nin farklı
bölgelerinden geldiğini, 10 kişinin Suriyeli olduğunu gördük. Öyle
bir algı oldu ki, herhangi bir olay olduğu zaman biz buna Suriyeli
diyoruz. Böyle bir şey yok. Suriyeliler noktasında bir önyargı var.
Suriyelilere bizim kültürümüzü anlatmak için çalışıyoruz. Yetişkin
insanlara bunu anlatmak çok zor ama yılmayacağız, bunu başaracağız.
Onun için öğretmenlerimizle ve imamlarımızla konuşuyoruz. Ama
Suriyelilerle ilgili toplumda bazı noktalarda Türk toplumunu yanlış
bilgilendirmeler var. Uyumun en önemli ayağı bizce Türk toplumu.
Türk toplumumuza da uyum noktasında gerekli tüm bilgilendirmeyi
yılmadan yapacağız. Bakanımızın talimatıyla 120 gündür sahalardayız
ve sene sonuna kadar da her gün bir ilde olacağız” dedi.
Vali Yardımcısı Deniz de hiç kimsenin kendi vatanının gönüllü
şekilde terk etmesinin söz konusu olamayacağını vurguladı.
Ortadoğu’nun içinde bulunduğu durum nedeniyle önemli bir göç olayı
yaşandığına dikkat çeken Deniz, “Özellikle Suriye’den 3 milyon 600
bin küsur kişi ülkemize geldi. Biz bu insanlarla yaklaşık 8 senedir
birlikte yaşıyoruz. Bazı olumsuzluklar, bazı çatışmalar oldu, ancak
ben şu u görüyorum; ülkemiz o insanlara sahip çıkmak zorunda. Bizim
komşumuz, biz komşumuza sahip çıkmak zorundayız. Bizim
misafirimizdir şu an. Ülkesinde huzur olmadan, insanoğlu kendi
güvenliğini sağlamadan bir yerde barınması söz konusu değil.
Suriye’de güvenlik sağlandıktan sonra bu insanların döneceğine
inanıyorum” diye konuştu.
Bayramlarda Suriyelilerin ülkelerine gidip geri dönmelerinin hep
eleştirildiğini kaydeden Deniz, “Bu, devletimizin o insanları
geriye dönüş için özendirmeleridir, ancak güvenli bölge oluşturmak,
güvenliklerini sağlamak kaydıyla” ifadelerini kullandı.
Çalıştayda daha sonra sunumlara geçildi.