Anasayfa /  Güncel

FETÖ'nün 'istihbaratçı polisleri' savunma yaptı

FBI'ın, FETÖ'nün 6 üst düzey yöneticisine ilişkin bilgi verilmesi talebiyle gönderdiği bir belgeyi yok ettikleri gerekçesiyle 18 eski istihbarat görevlisinin yargılandığı davada, tutuklu sanıklar savunma yaptı.

Abone ol
Abone ol 17 Mart 2017 01:51

ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI), Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bazı üst düzey yöneticilerine ilişkin bilgi verilmesi talebiyle gönderdiği bir belgeyi yok ettikleri, birini mevzuata aykırı biçimde arşive kaldırdıkları gerekçesiyle eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de aralarında yer aldığı 18 eski istihbarat görevlisinin yargılanmasına devam edildi. 

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Ali Osman Öztürk, Cemal Kalay, Ahmet Yavuz, Ali Madan, Ali Poyraz, Lokman Kırcılı, Yunus Hazar ile tutuklu bulundukları cezaevlerinden telekonferans sistemiyle bağlantı kurulan sanıklar Gökay Havabulut, Hasan Alperen, Adem Polat ve Mutlu Köseli'nin savunmaları alındı. 

Duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlanan sanıklardan eski Emniyet Amiri Gökay Havabulut, FBI'dan, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına gelen "evrakların imha edilmesi" ve "FETÖ üyeliği" nedeniyle hakkında iddianame hazırlandığını belirtti. 

İsnat edilen suçların somut delillere dayanmadığını, haksız yere tutuklandığını iddia eden Havabulut, FETÖ'nün sözde emniyet imamı "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil ile telefonla görüşmediğini öne sürdü. 

Havabulut, "Aradığım söylenen telefon numarası, Polis Sandığının iştiraki olan Ankara Sigortanın acentasına aittir. Bu şahısla kesinlikle görüşmem olmadı. Sigorta ve kasko işlemleri için arandığım şirketin numarasıdır. 10 yıl önce yapılmış bir aramadır." şeklinde savunma yaptı. 

Firari sanık Osman Hilmi Özdil'e ait olduğu belirtilen numara için iddianamede, "Bu numarayı kullanmış olabileceği değerlendirildiği" şeklinde bir tespitin yapıldığını aktaran Havabulut, "Bu numaranın onun kullandığıyla ilgili kesin bir bilgi ve delil yoktur. Özdil'e ait olduğu söylenen bu numarayla ilgili ayrı bir soruşturma devam ediyor." dedi. 

Havabulut, FETÖ'nün şifreli yazışma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu yönündeki savunmaları da reddederek, tahliyesini talep etti. 

"Suç tarihinde yurt dışındaydım" 

SEGBİS üzerinden savunmasını yapan sanık eski Emniyet Müdürü Hasan Alperen de FBI'dan gelen evrakın imha edilmesiyle ilgili suçun 5 Kasım 2007'de işlendiğini, söz konusu tarihte eğitim için Amerika'da görevlendirildiğini söyledi. 

Basit bir sorgulama ile yurt dışında olup olmadığının teyit edilebileceğini belirten Alperen, "Evrakta parafımın olması doğaldır, bu da işimi yaptığımı gösteriyor. Çünkü gelen evrakı, ilgili birime göndermişim, sonrasında yapılanlarla ilgili bir tasarrufum yoktur. Evrakın imha edildiği söylenen 'C Şubesi'nde değil, 'D Şubesi'nde görevliydim." şeklinde savunmada bulundu.

Osman Hilmi Özdil ile irtibatının olmadığını da iddia eden Alperen, iddianamede yer aldığı gibi "ByLcok" kullanıcısı olmadığını da öne sürdü. 

İki hattında da "ByLock" çıktı

Sanık eski Emniyet Müdürü Ali Osman Öztürk de "Osman Hilmi Özdil ile telefon görüşmesi yaptığı" ve "FETÖ üyeliğiyle suçlandığını" belirterek, hakkındaki iddiaları kabul etmediğini söyledi. 

Mahkeme başkanının, kendisine ait iki telefon numarasında da "ByLock" kullandığının tespit edildiğini hatırlatması üzerine Öztürk, "Bu iddiaları kabul etmiyorum, bahsedilen iki numara bana aittir. Soruşturmanın ana omurgasını oluşturan iki evrakla ilgim yoktur. Bununla Önder Aytaç ile görüştüğüm belirtiliyor. İstihbarat Daire Başkanlığının Özel Kalem Amiri olarak görev yapıyordum. Aytaç da Polis Akademisi öğretim üyesiydi. Hatırladığım kadarıyla bir randevu talebi için görüşmüş olabiliriz." iddiasında bulundu. 

Balyoz mağduru albay tanık

Sanık savunmalarından sonra "balyoz davası" kapsamında yargılanan emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel, tanık olarak dinlendi. 

"FETÖ'nün kumpası balyoz davası" mağduru olduğunu, 5 yıl boyunca cezaevinde tutulduğunu anlatan Önsel, sanıklardan Cemal Kalay'ı yakından tanıdığını, kendisinin tipik bir Türk milliyetçisi olduğunu söyledi. 

Kalay ile yaptığı görüşmelerde kendisine, "İstihbarat Daire Başkanlığında cemaat yapılanıyor. Size karşı (TSK) bir kumpasa hazırlanıyor bilginiz olsun" dediğini aktaran Önsel, bu diyalogdan iki yıl sonra "balyoz davası" kumpasının başladığını ifade etti. 

Kalay'ın "insanlık düşmanı terör örgütü FETÖ" ile bağlantısının olduğuna inanmadığını savunan Önsel, "Herhangi bir tarikat, cemaat, dini yapıyla bağlantısının olmadığını söyleyebilirim. Ben FETÖ'yü Cemal'den öğrendim ama ne ilginçtir ki kendisi onlarla birlikte tutukludur." dedi. 

"FETÖ'nün VIP dinleme" davasıyla birleştirilmesi kararlaştırıldı

"Terör örgütü üyesi olmak" ve "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek" suçlarından yargılanan sanıkların savunmalarının ardından, taraf avukatlarının talepleri ile duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme, ara kararını açıkladı. 

Buna göre sanıklardan polis memurları Ahmet Yavuz, Ali Madan ve Cemal Kalay'ın "suç vasfının değişmesi ihtimali" ve "tutuldukları süre göz önüne alınarak" adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın "suçtan zarar görme ihtimaline karşı" davaya katılma talebini yerinde gören mahkeme, Avcı'nın bir sonraki duruşmada dinlenilmesine hükmetti. 

Ayrıca mahkeme heyeti bu davanın, siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve iş adamlarının da aralarında bulunduğu birçok kişiyi usulsüz dinledikleri gerekçesiyle 43'ü tutuklu 185 kişinin yargılandığı "FETÖ'nün VIP dinleme" davasıyla birleştirilmesini kararlaştırdı. 


Yorumlar