Enflasyon asgari ücretliyi vurdu
Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı Ekim 2017 Dönem Raporu’nun sonuçlarına göre asgari ücret geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 artış göstererek AGİ (Asgari Geçim İndirimi) dâhil 1404 lira seviyesinde buna karşın ekim ayı enflasyon oranı resmi olarak yüzde 11.9 olarak gerçekleşti. Asgari ücret geçtiğimiz yılın aynı ayına göre enflasyon karşısında alım gücünü yüzde 3.8 seviyesinde kaybetti. Aylık alım gücü kaybı ortalaması yılın ilk 10 ayı için yüzde 2.9 olarak gerçekleşti.
Abone olAsgari ücretli ürün grupları esas alındığında bir yıl öncesinin
aynı ayına göre alım gücünü balıkta yüzde 15, ette yüzde 4.2, temel
hastane hizmetlerinde yüzde 3.3, sebzede yüzde 12, katı ve sıvı
yağlarda yüzde 5, gerçek kirada yüzde 1.3, süt, peynir ve
yumurtada yüzde 8.6 kaybetti. Genelde kayıp yüzde 3.8 olarak
gerçekleşti.
Toplamda asgari ücretli enflasyon hesaplamasına dahil edilen
ürünlerin yüzde 70’i için alım gücü kaybı yaşadı. 4 kodlu alt sınıf
kapsamındaki 91 harcama grubunun yüzde 89’unun karşısında asgari
ücretli alım gücünü kaybetti.
Asgari ücretlilerde geçtiğimiz yılın aynı ayına göre alım gücü
kaybı ise bölgelere göre yüzde 3 ila yüzde 5 oranında değişiklik
gösterdi. Asgari ücretlinin en çok alım gücü kaybı yaşadığı bölge
geçtiğimiz ay olduğu gibi yüzde 5 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis ve
Zonguldak, Karabük, Bartın bölgesi oldu. Bu bölgeleri yüzde 4.9’luk
kayıpla Van, Muş, Bitlis, Hakkari, yüzde 4.8 ile İzmir ve
Konya-Karaman bölgesi takip etti. Ankara’da ise asgari ücretlilerin
yaşadığı alım gücü kaybı ise yüzde 3 olarak gerçekleşti.
Asgari ücrete geçtiğimiz yıl aralık ayında 2017 yılı için tek bir
ücret artışı yapılmıştı. Ancak asgari ücretli, yüksek enflasyon
oranları karşısında, her ay bir önceki yılın aynı dönemine göre
alım gücü kaybı yaşamaya devam etti. Asgari ücret enflasyon
karşısından alımgücünü aylık ortalama yüzde 2.94 oranında
kaybetmemiş olsaydı, asgari ücretlinin 10 ayda eline 413 TL daha
fazla geçmiş olacaktı. Bir başka ifade ile asgari ücretli
geçtiğimiz yılın aynı dönemine (ocak-ekim) göre reel olarak 413 TL
daha az gelir elde etti.
BİSAM, TÜİK Tüketim Harcamaları İstatistikleri ve TÜİK Tüketici
Fiyat Endeksi Harcama Gruplarına Göre Endeks Sonuçlarını kullanarak
farklı gelir grupları için yaptığı enflasyon hesaplamasına
göre:
Ekim 2003-Ekim 2017 dönemleri arasında genel TÜFE yüzde 213 artış
gösterirken bu oran düzenli ücretlilerde yüzde 232,
Yevmiyeli çalışanlar için yüzde 245,
Emekli aylığı ile geçinenlerde yüzde 237,
Nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesiminde yüzde 241 oldu. En zengin
yüzde 20’lik dilim için ise enflasyon yüzde 228 olarak
gerçekleşti.
BİSAM tarafından Ekim 2003-Ekim 2017 dönemlerine göre gizli
yoksullaşma oranları hesaplamalarına göre, son 14 yıllık dönemde
(Ekim 2003-Ekim 2017) gizli yoksullaşmayı en yoğun olarak
yaşayanlar, işteki duruma göre yüzde 10.3 ile “Yevmiyeliler”,
mesleğe göre yüzde 8.9 ile “Nitelik gerektirmeyen işlerde
çalışanlar”, temel gelir kaynağına göre yüzde 9.5 ile “Diğer
Transferlerle Geçinenler” oldu. Enflasyon nedeniyle yaşanan gizli
yoksullaşma, en yoksul yüzde 20 için yüzde 8.8 seviyesinde
gerçekleşti. Buna karşın en zengin yüzde 20 için gizli yoksullaşma
yüzde 4.7 oldu.
Enflasyondaki hareketler doğrudan doğruya alım gücüne etki eden bir
role sahip. Kişinin kendi yaptığı harcama kalemlerindeki fiyat
artışları (enflasyonu) ile resmi Tüketici Fiyat Endeksi arasındaki
fark istatistiklere yansımayan bir yoksulluğa neden olmaktadır.
Aynı zamanda sepete her yıl müdahaleye olanak tanıyan yöntem,
sonuçların güvenilirliği açısından soru işaretlerine neden
olmaktadır. Dar gelirli için ağırlığı son derece önemli olan kira
ve gıdanın, sepetteki ağırlığının sistematik olarak azalması
enflasyon verileri üzerinden yaşanan tartışmaları artırmaktadır.
Ayrıca yüksek enflasyonlu günlere geri dönüş yaşandığı bu dönemde
ücret kayıpları derhal giderilmelidir. Bu nedenle;
Ücret artışlarında dar gelirlileri dikkate alınacak ayrı bir endeks
oluşturulmalıdır.
Toplum tarafından yaygın olarak kullanılmadığı halde, yüksek değer
taşıdığı için enflasyonu önemi oranda etkileyen ürünlerin mal
sepetindeki ağırlığı gözden geçirilmeli, teknolojik gelişmeye koşut
olarak fiyatları sürekli olarak gerileyen ürünler, sepetten
çıkartılmalıdır.
Her türlü sübjektif müdahaleye açık olan yıllık sepet değişiminden
vaz geçilmeli. Sepetteki değişiklikler üçer yıllık dönemler halinde
gerçekleştirilmelidir.
İstatistik konseyinin kapsamı genişletilerek emek örgütlerinin
katılımı ve denetimi sağlanmalıdır.
Hükümetin TÜİK’e müdahalesi anlamına gelecek yaklaşımlardan ve
söylemlerden uzak durulmalıdır.
Enflasyon hesaplamasında araştırma kapsamında belirtilen
unsurlardan kaynaklı olarak yaşanan gelir kayıpları
giderilmelidir.
Asgari ücrete yapılan artışın enflasyon verilerinin gerisinde
kaldığı görülmektedir. Yılsonu tahminleri de bu durumun süreceğini
göstermektedir. Bu nedenle yaşanan kayıplar derhal
giderilmelidir.