Anasayfa /  Güncel /  Gündem

Darağacında üç fidan ne demek? Deniz Gezmiş kimdir?

Siyasilerin Üç fidan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan anmasının ardından 'Dar ağacında üç fidan' ne demek bilmeyenler için merak konusu oldu. 68 kuşağının devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idam edilişlerinin 50. yıl dönümünde düzenlenecek eylem ve etkinliklerle anılacak. Peki, Darağacında üç fidan kim? Deniz Gezmiş kimdir? Deniz Gezmiş neden asıldı? İşte Deniz Gezmiş son mektubu!

Abone ol
Abone ol 06 Mayıs 2022 19:53

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilmelerinin 50. yılında anılıyor. 12 Mart darbesinin ardından Türkiye demokrasi ve hukuk tarihine kara bir gün olarak geçen 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, bugün anılıyor. Pek çok kişi anmalar ile ilgili Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile ilgili paylaşımlar yapıyor. Peki, Darağacında üç fidan kim? Deniz Gezmiş kimdir? Deniz Gezmiş neden asıldı? Deniz Gezmiş ne zaman öldü? İşte Deniz Gezmiş son mektubu!

DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN KİM?

Hayatlarının baharında katledilen üç fidan olarak anılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’dır.

Darağacına gönderildiklerinde Gezmiş ve Aslan 25, Hüseyin İnan ise 23 yaşındaydı. Hayatları boyunca hiç bir ölümlü şiddet olayına karışmamalarına rağmen üçü de ‘anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs’ten yargılanmış ve haklarında kalem kırılmıştı. Son sözleri ise “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Kahrolsun emperyalizm” olmuştu.

DENİZ GEZMİŞ KİMDİR?

Deniz Gezmiş, 27 Şubat 1947’de Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. Annesi ve babasının öğretmen olması nedeniyle ilk ve ortaöğremini Sivas’ta yaptı.

 Ardından liseyi İstanbul’da okudu. 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin Üsküdar ilçe başkanlığına aday oldu. Deniz Gezmiş henüz lise yıllarındayken tanıştığı sol görüş ile genç yaşta kendini eylemlerin ortasında buldu. 31 Ağustos 1966 tarihinde Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin, Taksim Anıtı’na çelenk koymaları sırasında Türk-iş yöneticilerini protesto eden grupla beraber yaptığı eylem sonucunda tutuklanarak gözlatına alındı. Bu olay Deniz Gezmiş‘in ilk gözaltına alınmasıydı.

Deniz Gezmiş 1966 yılının Kasım ayında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Ardından 19 Ocak 1967’de Türkiye Milli Talebe Fedarsayonu’nunda çıkan olaylarda arkadaşları ile gözaltına alındı ancak kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967’de ise öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağının yakılması nedeniyle tekrar gözaltına alındı.

 30 Ocak 1968’de hukuk fakültesindeki arkadaşları ile birlikte Devrimci Hukukçular Örgütü’nü kurdu ve hemen ardından 7 Mart 1968’de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan devlet bakanı Seyfi Öztürk’ü protesto ettiği için bir kez daha tutuklandı. 2 Mayıs 1968’e kadar tutuklu kalan Deniz Gezmiş, yargılandı ancak beraat etti.

12 Haziran 1968’de İstanbul Üniversitesi’nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adı verilen grubun lideri olarak Baltalimanı’nda yapılan görüşmelere katılan Deniz Gezmiş, öğrenci haklarının elde edilmesinde etkili oldu. 30 Temmuz’da 6. Filo’nun İstanbul’a girişini protesto etmek suçundan tutuklandı.

Deniz Gezmiş, Milli Demokratik Devrim görüşünün öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. 1968 yılında yapılan öğrenci eylemlerinde Cihan Alptekin, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Mustafa İlker Gürkan, Cevat Ercişli, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Erim Süerkan ile birlikte Devrimci Öğrenci Birliği’ni kurdu. Ardından 1 Kasım 1968’de Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nın da içinde bulunduğu AÜTB, DÖB ve ODTÜÖB’nin de içinde bulunduğu “Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. 28 Kasım 1968’de ABD büyükelçisinin İstanbul’a gelişini protesto etmek amacıyla düzenlenen eylemde tutuklandı ancak tekrar serbest bırakıldı.

 Deniz Gezmiş bu dönemde 2-3 aylık tutuklanma süreçleri geçirdi. 16 Mart 1969’da İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediği öğrenci hareketleri nedeniyle 19 Mart’ta tutuklandı ve 3 Nisan’a kadar tutukluluğu devam etti. Ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği protesto gösterilerine önderlik etti. Çıkan çatışmalarda yaralandı. 23 Haziran 1969’da TMGT’nin toplandığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı’nda FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir program hazırladıktan sonra hakkında tutuklama kararının olmasından dolayı Filistin’e kaçtı.

1 Eylül 1969’a kadar Filistin’de kaldı. Bu dönemde üniversiteyi işgalden dolayı Hukuk Fakültesi’nden atıldı. 23 Eylül 1969’da hukuk fakültesinde olduğu bir sıra polis tarafından yakalanarak gözaltına alında da 25 Kasım’da serbest bırakıldı. Ardından Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi’nde Battal Mehetoğlu’nun sağcılar tarafından öldürülmesi olayında okulda yapılan araştırmalarda Deniz Gezmiş‘e ait olduğu öne sürülen silahların ele geçirilmesi üzerine hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarıldı. 20 Aralık 1969’da tutuklanan Deniz Gezmiş, 18 Eylül 1970’e kadar hapis yattı.

 Hapisten çıkmasından sonra öğrenci hareketlerinden uzaklaştı ve Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan’la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu kurdu. Türkiye’de silahlı mücadele veren ilk siyasi örgüt olan THKO, bağımsız ve demokratik bir Türkiye için mücadele yürüttü. Sosyalist gençliğin katıldığı bu örgüt Hüseyin İnan, Sinan Cemgil, Yusuf Aslan, Alparslan Özdoğan, Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin tarafından kurulmuştu. Bir takım eylemlerden sonra 4 Mart 1971’de yayınlanan bir bildiri ile örgüt kamuoyuna tanıtıldı.

İlk silahlı eylemleri 29 Ocak 1970 tarihinde verdi ve 12 Mart dönemi boyunca faaliyetlerini dürdürdü. Daha sonra bu örgüt içinde Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş’in de bulunduğu idam kararının iptali için çalışmalarda bulundu. Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan’nın Nurhak’ta, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna’nın Kızıldere’de öldürülmesinden sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan‘ın idamıyla bu örgüt dağıldı.

Deniz Gezmiş, 11 Ocak 1971’de Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu adına Ankara İş Bankası, Emek Şubesi’nin soygununda yer aldı. Bu sırada Deniz Gezmiş hakkında tutuklama kararı çıkarılmıştı ve polisten kaçmaktaydı. 1971 yılında gerçekleşen 12 Mart darbesinin hemen ardından Yusuf Aslan ile birlikte Sivas’a giderken motosikletlerinin bozulmasıyla gelen ihbarla 16 Kasım 1971’de tutuklandı. Gemenek’te yakalandıktan sonra Kayseri’ye getirildi. Ardından Ankara’ya o dönem içişleri bakanı olan Haldun Menteşeoğlu’na götürüldü.

DENİZ GEZMİŞ NEDEN İDAM EDİLDİ?

16 Temmuz 1971’de Sıkıyönetim Mahkemesi, Altındağ Veteriner Okulu binasında Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığındaki, Baki Tuğ savcılığında toplandı. 9 Ekim 1971’de son bulan mahkemede TCK’nın 146. maddesinin ihlali gerekçesiyle 9 Ekim 1971’de idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972 tarihinde Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile birlikte saat 1.00-3.00 arasında Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

İŞTE DENİZ GEZMİŞ'İN VEDA MEKTUBU

İşte Deniz Gezmiş'in babasına yazdığı o mektup:

"Baba,

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.

Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…"

Yorumlar