Anasayfa /  Politika

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: "Bu tür yaptırımlara misliyle karşılık veririz”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Böyle tehditlerle geldiklerinde, şunu yaparız bunu yaparız gibi iddialarla ortaya çıktıklarında geçmişte nasıl cevaplarını aldılarsa bundan sonra da alırlar. Dışişleri Bakanımız da ifade etti, bu tür yaptırımlara misliyle karşılık veririz. Bununla ilgili de Dışişleri Bakanlığı hazırlık yapıyor şu anda. Onların bu konuda bir çalışması varsa elbette Türkiye Cumhuriyeti bunu karşılıksız bırakmayacaktır” dedi.

Abone ol
Abone ol 16 Ekim 2019 20:52

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Böyle tehditlerle
geldiklerinde, şunu yaparız bunu yaparız gibi iddialarla ortaya
çıktıklarında geçmişte nasıl cevaplarını aldılarsa bundan sonra da
alırlar. Dışişleri Bakanımız da ifade etti, bu tür yaptırımlara
misliyle karşılık veririz. Bununla ilgili de Dışişleri Bakanlığı
hazırlık yapıyor şu anda. Onların bu konuda bir çalışması varsa
elbette Türkiye Cumhuriyeti bunu karşılıksız bırakmayacaktır”
dedi.


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Kabine Toplantısı’nın
ardından önemli açıklamalarda bulundu.


Barış Pınarı Harekatına ilişkin Avrupa’nın, Amerika’nın ve başka
ülkelerin harekatla ilgili yaptığı değerlendirmelerden daha önemli
olanın askerimizin can güvenliği ve hedeflerine ulaşması olduğunu
kaydeden Kalın, Barış Pınarı Harekatı’nın birçok oyunu bozduğunu
kaydetti. Kalın, “Gürültünün temel sebebi budur. Bunun oluşturduğu
bölgedeki jeopolitik çalkalanma belli ki bundan sonraki yakın
dönemde de devam edecektir. Dünyada dengelerin yeniden kurulduğu
bir dönemde Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını esas alarak bu
hamleyi yapmış olması bazılarını şaşırtmış olabilir ama Türkiye’yi
tanıyanlar eminim şaşırmamışlardır. Daha önce özellikle yakın
dönemde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarıyla sınırımızı
teröristlerden temizlediysek bundan sonra da Barış Pınarı
Harekatıyla Fırat’ın doğusunu bütün terör unsurlarından temizleme
konusunda kararlılık içerisindeyiz. Bunun oluşturduğu jeopolitik
sarsıntılar bizim de takip ettiğimiz konulardır fakat yöneltilen
eleştiriler, yaptırım tehditleri, kınamalar bizi haklı davamızdan
vazgeçirmeyecektir. Türkiye hem sahada hem de masada güçlü ve
akıllı stratejileri hayata geçirmeye devam edecektir. Harekat
planlandığı şekilde devam etmekte ve 8’inci gününde beklenenden çok
daha kısa sürede büyük başarılar elde etmiş bulunmaktadır. Bugün
itibariyle bölgede askerlerimizin güvence altına aldığı yerlerde
huzur istikrar ve güvenlik havasının oluştuğunu söyleyebiliriz.
Bunun karşısında duranlar ise yıllardır PKK terör örgütünü ve onun
Suriye’deki uzantılarını besleyen çevrelerdir. Burada bir gerçeği
hatırlatmamız gerekiyor. PKK Suriye’deki Irak’taki çeşitli
kollarıyla bir taşeron örgüttür. Uluslararası güçlerin kullandığı
bir maşadır. DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bu örgütün desteklenmesi
onun adeta bir devlet aktörü gibi muamele görmesi son dönem siyasi
tarihimizin en büyük skandallarından birisidir. Şu anda gürültü
koparanlar aslında Suriye bölgesindeki piyonları mevzi kaybettiği
için bu kadar öfkelidir. PKK’nın yenilgisini adeta Kürtlerin bir
kaybı gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Bunun gerçekle en ufak bir
alakası yoktur” ifadelerini kullandı.


“YPG; DEAŞ’ı Batı dünyasına karşı bir şantaj malzemesi olarak
kullanmaktadır”


YPG’li teröristlerin DEAŞ’lıları hapishaneden serbest bırakması
hakkında bir değerlendirmede bulunan Kalın, "PKK, PYD, YPG; DEAŞ’ı
ve DEAŞ’lı esirleri Batı dünyasına karşı bir şantaj malzemesi
olarak kullanmaktadır. Bu oyunun ne boyutlara ulaştığını göstermesi
açısından üzerinde ısrarla durulması gereken bir konudur.
Türkiye’yi harekat konusunda eleştirenlere bu DEAŞ’lıları kimlerin
neden bıraktığını sormak en tabi hakkımızdır. Bunun hesabını PYD,
YPG’lilere soracaklar mı? Düne kadar müttefik dedikleri bu örgütün
DEAŞ’lıları bırakmak suretiyle ne tür bir tehlikenin içine herkesi
soktuğunu görüp bunun hesabını soracaklar mı?” açıklamasını
yaptı.


“Batılı dostlarımızın NATO üyesi Türkiye Cumhuriyetini bir
kenara bırakıp bu terör örgütünün müttefik olarak görmesi bir akıl
tutulmasıdır” diyen Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Düne kadar müttefik dedikleri bu örgütün rejimle ve başka
ülkelerle nasıl bir iş birliği arayışına girdiğini gördük. Bunu da
biz Amerikalı muhataplarımıza ifade ettik. Bugüne kadar
silahlandırdığınız, eğittiğiniz bu kişiler gidip Esad rejimiyle ve
başka ülkelerle ittifak yaptıklarında ne düşünüyorsunuz. Burada
harekat aynı anda birçok oyunu bozmak suretiyle aslında bölgedeki
jeopolitik dengelerin de yeniden yerine oturması için yeni bir
süreci başlatmıştır.”


“Gözümüzün önünde büyük bir hukuk skandalı yaşanıyor”


“DEAŞ ile mücadele konusunda bu sorumluluğun sadece Türkiye’ye
ait olmadığını bunun uluslararası bir sorumluluk olduğunu da ifade
etmek istiyorum” diyen Kalın, “Sanki bundan sonra Suriye’de bütün
DEAŞ ile mücadele Türkiye’nin sorumluluğundaymış gibi bir hava
oluşturuyorlar. Tutup birilerinin palazlandırdığı ve yıllardır
ortalığı talan eden, binlerce insanın kanına giren bu terör
örgütünü adeta Türkiye’ye fatura etmeye kalkmak asla kabul
edilemez. Ne siyaseten ne ahlaken bunu onaylamamız mümkün değildir.
DEAŞ ile mücadele bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada
uluslararası ülkelerin, aktörlerin katılımıyla, iş birliğiyle
yürütülecek bir mücadeledir. DEAŞ’lı esirlerin ne olacağı konusunda
da kaynak ülkelerin sorumluluk alması gerekmektedir. Gözümüzün
önünde büyük bir hukuk skandalı yaşanıyor. DEAŞ mensubu olduğu için
kendi vatandaşını almak istemeyen ülkeler bunları bir şekilde
başkalarına fatura etmeye çalışıyorlar. Biz bu çerçevede üzerimize
düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışacağız. Aynı konu mülteci
krizi meselesinde de karşımıza çıktı. Mülteci konusunu adeta
rakamlara indiren, bize gelmesinler de ne olursa olsunlar diyen
Avrupalı ülkelerin bu konuda nasıl bir sınav verdiğini ve sınıfta
kaldığını hep birlikte gördük. Birilerinin Barış Pınarı Harekatıyla
orada bir insani kriz ortaya çıkacak, binlerce insan evlerinden
ayrılmak zorunda kalacak gibi iddiaları açıkçası bizim için
gülünçtür. Mülteciler için bugüne kadar parmağını bile oynatmayan
kişilerin Türkiye’yi bu konuda hesaba çekmek gibi bir hakkı yoktur.
Bugüne kadar Suriyeli mültecilere hiçbir ayrım yapmadan sahip
çıktık bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Biz 4 milyona
yakın Suriyeli mülteciye ülkemizde ev sahipliği yaparken yaklaşık 3
milyona yakın Suriyeliye de Suriye tarafında yardım ediyoruz. 7
milyon Suriyeli Türkiye’nin koruması altında bulunuyor. Bu Suriye
nüfusunun 3’te birine tekabül ediyor. Bunu yapabilen başka bir ülke
var mı?” dedi.


“Hedeflerimiz de son derece açık ve nettir”


Barış Pınarı Harekatı’nın hedeflerine ulaşana kadar hız kesmeden
devam edeceğini belirten Kalın, “Hedeflerimiz de son derece açık ve
nettir. Sınır bölgelerimizi terör unsurlarından tamamen temizlemek,
ikinci olarak da güvenli bölge haline getirdiğimiz bölgelere
Türkiye’de bulunan mültecilerin geri dönmelerini sağlamaktır.
Burada Barış Pınarı Harekatı ile Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın
doğusunda demografik yapının değiştirileceğine dair iddiaların
asılsız olduğunu, bunların birer propaganda olduğunu ifade etmek
istiyorum. Terör unsurları bu bölgeden temizlendiği zaman Barış
Pınarı Harekatı hedeflerine ulaşmış olacaktır. Hedeflerine ulaşana
kadar bu harekat kararlı bir şekilde devam edecektir.
Cumhurbaşkanımızın yaklaşık 4 yıldır bütün dünyanın gözü önünde
ifade ettiği bu bölgenin teröristlerden temizlenmesi konusunda
dünyanın bir şey yapmayacağını açık bir şekilde gördük” dedi.


“Rus tarafı bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir”


Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Esad rejimi ile anlaştığı
iddiaları hakkında Kalın şunları söyledi:


“Ruslarla Suriye konusunu uzun süredir görüşüyoruz. Astana
sürecinde Rusya ve İran ile birlikte 3’lü olarak yürüttüğümüz bir
süreç var. Oradaki önceliğimiz de hem sınır bölgemizin hem de
Suriye’nin tamamının terör unsurlarından temizlenmesidir. Rus
tarafı bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir. Orada Amerika
bayrağının yerine Rus bayrağının geçip PYD’nin,YPG’nin bir başka
gücün himayesi ya da kontrolü altında olması bizim için kabul
edilebilir bir şey değildir. Şu anda PYD’nin yapmaya çalıştığı şey
de tam budur, rejimle anlaşarak, Rusları yanlarına alarak orada
yeni bir oyun kurmaya çalışıyorlar. Bunun gerçekleşmeyeceği çok
açıktır. Ruslar ile bizim bu konuda dün akşam da Cumhurbaşkanımızın
Putin ile bir görüşmesi oldu. Önümüzdeki günlerde tekrar bir araya
gelmek suretiyle bu konunun detaylarını konuşacaklar. Burada
Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği açısından da PYD,YPG
tahakkümünün artık sonlanmasının zamanı gelmiştir. Bugüne kadar
Amerika himayesinde buraları adeta talan eden kendi kendilerine
buraların hükümdarlığını ilan eden örgütler artık bu rahatlığı
bulamayacaklardır. Türkiye bu konuda son derece kararlıdır.”


“Yarın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkan Yardımcısını kabul etmesi
planlanmaktadır”


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkan Yardımcısı Pence ile yarın
bir görüşme yapacağını ifade eden Kalın, “Bu konu Amerika’nın da
sıcak gündeminde. Bize zaman zaman Amerika’da bu konuda çok büyük
bir baskı var bir kamuoyu baskısı var diye ifade edilen konuyu not
ediyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin de bir kamuoyu var, burada da
bizim insanlarımızın güvenlik öncelikleri var. Nasıl ABD Meksika
sınırını güvence altına almak için bir takım tedbirlerden
bahsediyor, bunu önemsiyorsa ki biz öyle bir yola başvurmadık, aynı
şekilde bizim sınırlarımızı korumakta en büyük hakkımızdır. Burada
DEAŞ ile mücadele ediyor bahanesiyle terör örgütüne silah vermenin
Meksika sınırında uyuşturucu kartelleriyle mücadele ediyor diye bir
terör örgütüne destek vermekten bir farkı yoktur. Geçmişte ABD bu
hataları çok yaptı. Şu anda da maalesef PYD, YPG politikasında
sıkışmış durumdalar. Onlar da bir çıkış arıyorlar. Bizim önerimiz
son derece bellidir. Amerikan yardımı gelmeden önce Suriye’de PYD,
YPG gibi böyle bir silahlı güç yoktu. Bugün İletişim Başkanı Altun
onunla ilgili bir düzeltme yaptı. Yarın Cumhurbaşkanımızın ABD
Başkan Yardımcısını kabul etmesi planlanmaktadır. Saati yarın
netleşecektir” diye konuştu.


“Bizim pozisyonumuz net”


Kalın, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı O’Brien ile yaptığı
görüşmeye ilişkin şu bilgileri verdi:


“Gündemdeki en sıcak konu olarak Barış Pınarı Harekatını, bunun
gerekçelerini ve bundan sonraki seyrini konuştuk. 6 Ekim akşamı
Cumhurbaşkanımızın Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde
Cumhurbaşkanımız açık bir şekilde bugüne kadar Amerikalılar ile
güvenli bölgenin birlikte tesis edilmesi konusunda pek çok görüşme
yaptığımızı ama bunlardan arzu ettiğimiz neticenin alınmadığını
ifade ettiler. Bizim güvenlik kaygılarımızı karşılayacak bir
düzenleme yapılmadığı, aylarca bunun üzerinde çalışıldığı halde
hala bir oyalama taktiğinin devam ettiği, bizde bu kanaatini ağır
bastığı ve artık beklememizin, daha fazla bu süreci uzatmamızın
mümkün olmadığını açık bir şekilde ifade ettiler ve 9 Ekim’de de bu
harekat başladı. Bu görüşlerimizi Amerikalı muhataplarımıza da açık
ve net bir şekilde ifade ettik. Obama döneminden kalma bu yanlış
politikanın Trump döneminde devam ettirilmesinin büyük bir hata
olduğunu ifade ettik. Harekata yönelik eleştirilerin yersiz
olduğunu, başka bir gündemin amacına hizmet ettiğini ifade ettik.
Bugün ve yarın bu görüşmelerimiz devam edecektir. Bizim
pozisyonumuz net. Güvenli bölgenin oluşturulması ve bu bölgeden
terör unsurlarının tamamen çıkartılması.”


“Esad rejimi ile bir görüşme trafiği söz konusu değil”


Esad rejimi ile resmi olarak bir görüşme temaslarının olmadığını
kaydeden Kalın, “Bir mesaj iletilmesi gerektiğinde özellikle bizim
askerlerimizin can güvenliği söz konusu olduğunda bunu Ruslar veya
İran üzerinden iletiyoruz. Böyle bir görüşme trafiği söz konusu
değil. Esad konusunda bizim pozisyonumuz bellidir. Burada bir
değişiklik yok. Bizim amacımız Astana ve Cenevre süreçlerini bir
araya getirip Anayasa Komitesinin yazacağı veya revize edeceği yeni
Anayasa çerçevesinde bir geçici hükümet kurulmak suretiyle
seçimlere gidilmesi ve Suriye halkının özgür bir şekilde tercih
edeceği yönetimin iş başına gelmesidir” dedi.


“Dışişleri Bakanlığımız hazırlık yapıyor”


Barış Pınarı Harekatı sonrasında Amerika’nın yaptırım kararına
yönelik Kalın, “Daha önce de benzer tehditlerle gelenler oldu,
yaptırımlarda uygulandı ama neticesini hep birlikte gördük. Türkiye
güçlü bir ülkedir, onurlu bir ülkedir. Devlet kurumlarıyla,
toplumuyla, siyasetiyle, parlamentosuyla, ekonomisiyle birlik
beraberlik içinde bu tür tehditlere asla prim vermeyecek bir
ülkedir. Yönetim ya da kongre farklı yaptırımlar geçirebilir.
Bunların hiçbirisi bizim varoluşsal ulusal güvenlik sorunlarımızı
kendi imkanlarımızla çözmemizin önünde bir engel olmayacaktır. Biz
hala bu sorunları birlikte çözelim diye bir çabanın içerisindeyiz.
Müttefiklerimizle konuşarak, anlaşarak hem bizim güvenlik
kaygılarımızı ortadan kaldıracak hem de Suriye’yi rahatlatacak
formüller üzerinde çalışabiliriz diyoruz. Ama böyle tehditlerle
geldiklerinde, şunu yaparız bunu yaparız gibi iddialarla ortaya
çıktıklarında geçmişte nasıl cevaplarını aldılarsa bundan sonra da
alırlar. Dışişleri Bakanımız da ifade etti, bu tür yaptırımlara
misliyle karşılık veririz. Bununla ilgili de Dışişleri Bakanlığı
hazırlık yapıyor şu anda. Onların bu konuda bir çalışması varsa
elbette Türkiye Cumhuriyeti bunu karşılıksız bırakmayacaktır. Bu
bizim kararlılığımızı zayıflatmaya dönük bu tür hamleleri dikkate
almayacağımızı tam tersine ülkemizin çıkarları için, askerlerimizin
can güvenliği için, bölgenin barış ve selameti için sonuna kadar bu
mücadeleyi sürdüreceğimizi ifade etmek isterim” açıklamasında
bulundu.


“Cumhurbaşkanımızın Putin ile yüz yüze bir görüşmesi olacak”


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacağı
görüşmenin takvimine yönelik bilgi veren Kalın, “Yakın bir vadede
Cumhurbaşkanımızın Putin ile yüz yüze bir görüşmesi olacak. Tarihi
bende şimdilik paylaşmayım” dedi.


Yorumlar