Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Adalet, ahlak ve vicdan temelinde yeniden yapılandırılacak bir BM insanlığa yeniden umut verecektir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 74. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Adalet, ahlak, vicdan temelinde yeniden yapılandırılacak bir Birleşmiş Milletler ve özellikle de Güvenlik Konseyi insanlığa yeniden umut verecektir. Türkiye olarak bu konuda atılacak her adımı desteklemeye, buna katkı vermeye hazırız” dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 74. Genel Kurulu’nda
yaptığı konuşmada, “Adalet, ahlak, vicdan temelinde yeniden
yapılandırılacak bir Birleşmiş Milletler ve özellikle de Güvenlik
Konseyi insanlığa yeniden umut verecektir. Türkiye olarak bu konuda
atılacak her adımı desteklemeye, buna katkı vermeye hazırız”
dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu’na katılarak bir
konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Akdeniz
havzasının Suriye krizinin tetiklediği göçmen trajedileri yanında
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler nedeniyle başka sorunlarla da karşı
karşıya olduğunu ifade etti. Kıbrıs meselesinin 50 yıldan uzun
süredir devam eden müzakerelere rağmen Rum tarafının uzlaşmaz tavrı
sebebiyle çözüme kavuşamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Rum tarafı, Kıbrıs Türkleriyle siyasi gücü ve refahı paylaşmayı
reddeden, adaletsiz ve hakkaniyetsiz bir dayatma siyaseti izliyor.
Türkiye, derin tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğu Kıbrıs Türk
halkının uluslararası antlaşmalara dayalı garantörüdür. Kıbrıs’taki
sorunun ‘sıfır güvenlik, sıfır garanti’ şartıyla çözüleceğini ileri
sürenlerin en başından kötü niyetli oldukları ortadadır. Türkiye
olarak Kıbrıs Türk halkının güvenliğini ve haklarını teminat altına
alan bir çözüm bulunana kadar çaba göstermeye devam edeceğiz”
dedi.
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını “kazan-kazan” anlayışıyla
önemli bir işbirliği fırsatı olarak gördüklerini de söyleyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bölgedeki bazı ülkeler ise bizim bu makul tavrımıza rağmen tek
taraflı adımlarla enerji kaynaklarını birer sorun ve çatışma alanı
hâline dönüştürmeye çalışıyor. Doğu Akdeniz’de hem Türkiye’nin hem
de Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını sonuna kadar
koruyacağız. İşbirliğini ve adil bir paylaşımı esas alan her türlü
teklife ise kapımız sonuna kadar açık olmaya devam
edecektir.”
“Libya’nın güçlenmesi, hem Kuzey Afrika’yı hem de Avrupa’yı
rahatlatacaktır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akdeniz’in bir diğer kritik bölgesi olan
Libya’da halkın özgür iradesine dayalı demokratik bir yönetimin
tesisi ile güvenlik ve istikrarın sağlanması konusunda gayret
gösterdiklerini dile getirerek, “Libya’nın siyasi ve ekonomik
açıdan güçlenmesi, hem Kuzey Afrika’yı hem de Avrupa’yı
rahatlatacaktır. Bu ülkedeki çözümün Libya halkının tercihlerine
saygı gösterilmesinden geçtiğine inanıyoruz” dedi.
Yemen’e ve Katar’a yönelik müdahalelerin hem insani hem de
ekonomik olarak ağır sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, “Petrol üretim tesislerine saldırılar nedeniyle yeniden
alevlenen bölgedeki krizin bir an önce çözülmesi herkesin
özlemidir” şeklinde konuştu.
2018 yılında katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı ve bu sene
mahkeme salonunda şüpheli bir şekilde vefat eden Mısır’ın seçilmiş
ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin bölgenin adalete ve
hakkaniyete olan derin ihtiyacının adeta birer sembolü olduğunu
dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’ın faaliyetleriyle ilgili
tartışmaların ve bu ülkeye yönelik tehditlerin de bir an önce
rasyonel bir zeminde çözüme kavuşturulmasını temenni ettiklerini
söyledi.
“1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti bir an
önce kurulmalıdır”
“Bugün dünyamızda adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden
birisi, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır” diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut İsrail yönetimi, Gazze’deki insanlık
dışı abluka, yasa dışı yerleşim faaliyetleri, Kudüs’ün tarihi ve
hukuki statüsüne yönelik saldırıları gibi eylemleriyle uluslararası
hukukun ötesinde insanlığın tüm değerlerini ayaklar altına alıyor”
ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bu konudaki tavrının net olduğunu ifade eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm, 1967 sınırları temelinde başkenti
Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip bir Filistin
devletinin bir an önce kurulmasıdır. Bunun dışındaki herhangi bir
barış planının adil olma, kabul edilme ve uygulanma şansı yoktur.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden soruyorum; İsrail devletinin
sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967 sınırları mıdır,
yoksa daha başka bir sınırı var mıdır? Tıpkı işgal edilen diğer
Filistin toprakları gibi, Golan Tepeleri ve Batı Şeria’daki
yerleşim yerleri bu devletin sınırları içinde değilse nasıl oluyor
da dünyanın gözü önünde gasp edilebiliyor? ‘Yüzyılın anlaşması’
olarak takdim edilen girişimin amacı Filistin devletinin ve
halkının mevcudiyetini tamamen ortadan kaldırmak mıdır?”
dedi.
“Türkiye, mazlum Filistin halkının yanında yer almaya devam
edecektir”
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası camianın tüm
aktörlerinin Filistin halkına vaatlerin ötesinde somut destek
vermesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mülteciler için
Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın çalışmalarının etkin şekilde
sürdürülmesi bu bakımdan çok önemlidir. Türkiye, bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da mazlum Filistin halkının yanında yer
almaya devam edecektirç”
Güney Kafkasya’nın dünyanın sorunlu bölgelerinden biri olmaktan
çıkartılması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan
toprağı olan Yukarı Karabağ ve çevresinin alınmış kararlara rağmen
hâlâ işgal altında tutulmasının da kabul edilemez bir durum
olduğunu vurguladı. Uluslararası toplumun yeterince ilgi
göstermediği sorunlardan birinin de 72 yıldır çözülemeyen Keşmir
ihtilafı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güney Asya’nın
istikrarı ve refahı, Keşmir meselesinden ayrı düşünülemez.
Keşmirlilerin Pakistanlı ve Hintli komşularıyla birlikte güvenli
bir geleceğe bakabilmeleri için buradaki sorunun çatışma değil,
adalet ve hakkaniyet temelinde diyalogla çözümü şarttır”
dedi.
Müslüman Rohingaların karşı karşıya oldukları insanlık
trajedisine dünyanın bigâne kaldığını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Bağımsız Araştırma
Komisyonu, Myanmar’ın Arakan eyaletinde yaşanan olayların gerisinde
‘soykırım niyeti’ olduğunu kayıt altına almıştır. Türkiye,
Rohingaların güvenlik ve temel haklarının sağlanmasına yönelik
girişimleri ile ilk günden beri sürdürdüğü insani yardım
faaliyetlerine devam edecektirç”
Afganistan’da yaklaşık 40 yıldır kesintisiz süren işgaller,
çatışmalar ve terör faaliyetlerinin küresel düzeyde sorunlara yol
açtığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık bu kadim
coğrafyanın huzura ve güvenliğe kavuşmasının vakti gelmiştir.
Uluslararası toplum olarak hep birlikte bu konuda sorumluluk
üstlenmeli, çaba göstermeliyiz” şeklinde konuştu.
“Küresel barışa en büyük tehditlerden biri de ırkçı ve İslam
karşıtı eğilimlerdeki yükseliştir”
Küresel barış ve huzura en büyük tehditlerden birinin de ırkçı,
yabancı düşmanı, ayrımcı ve İslam karşıtı eğilimlerdeki yükseliş
olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam
etti:
“Müslümanlar, nefret söylemine, kutsal değerlerine hakarete,
ayrımcılığa maruz kalanlar arasında ilk sırada yer alıyor.
Geçtiğimiz Mart ayında Yeni Zelanda’da vuku bulan terör saldırısı,
bunun en çarpıcı örneğidir. Christchurch’te Müslümanları hedef alan
terör saldırısı ne kadar yanlışsa, Sri Lanka’da Hristiyanları veya
Amerika’daki Yahudileri hedef alan terör eylemleri de o kadar
yanlıştır. Bu hastalığın adeta bir çılgınlık hâline dönüşmesinin
birçok sorumlusu vardır. Sorumluların en başında bu tür eğilimleri
tahrik ederek oy kazanmaya çalışan popülist siyasetçiler ile ifade
özgürlüğü bahanesiyle nefret söylemlerini normalleştiren çevreler
geliyor.”
Göçmenlere, özellikle Müslümanlara cehalet ve önyargıyla
yaklaşan, onları ötekileştiren herkesin bu hastalıklı akımların
yükselişine çanak tuttuğunu ifade kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Bu bela, ancak ortak irade ve çabalarımızla defedilebilir.
Tepkimizi, hoşgörüyü esas alan kapsayıcı bir söylem ve somut
önlemlerle ortaya koymak biz devlet adamlarının en önemli
görevidir. Bu kapsamda Sayın Genel Sekreter, geçtiğimiz günlerde
kuruluşuna öncülük ettiğimiz Medeniyetler İttifakı tarafından
hazırlanan ‘Dini Mekânların Korunmasına Yönelik Eylem Planı’nı
açıkladı. Planın bu konudaki farkındalığın artırılmasına yardımcı
olmasını temenni ediyoruz” dedi.
Christchurch saldırısının gerçekleştiği 15 Mart’ın Birleşmiş
Milletler tarafından “İslam Düşmanlığına Karşı Uluslararası
Dayanışma Günü” olarak ilan edilmesi çağrısında bulunan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasını da Sünni-Şii ayrımı başta
olmak üzere kendi iç kavgalarının zeminini oluşturan ve esasen
siyasi çıkar çatışmalarının aracı olarak kullanılan hususlarda
derin bir muhasebeye davet etti.
“75. Genel Kurul Başkanlığı görevine talibiz”
Türkiye’nin kadim dünyanın merkezinde yer alan bir coğrafya
olarak hem Doğu’nun hem de Batı’nın insani birikiminin varisi
olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolayısıyla her iki
dünyadaki gelişmeleri de yakından takip etmek, sorumluluk
üstlenmek, inisiyatif kullanmak mecburiyetindeyiz. Bugün burada
sadece bir kısmını ifade edebildiğim kriz başlıklarının tamamından
doğrudan veya dolaylı etkilenen bir ülke olarak, insanlığa karşı
sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz. Adalet, ahlak,
vicdan temelinde yeniden yapılandırılacak bir Birleşmiş Milletler
ve özellikle de Güvenlik Konseyi insanlığa yeniden umut verecektir.
Türkiye olarak, bu konuda atılacak her adımı desteklemeye, buna
katkı vermeye hazırız. Bu anlayışla, 75. Genel Kurul Başkanlığı
görevine talibiz. Bu önemli görev için Avrupa Birliği eski Bakanı
ve hâlen Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışişleri Komisyonunun
Başkanı Büyükelçi Volkan Bozkır’ı aday gösterdik. Tecrübeli bir
diplomat ve siyasetçi olan Sayın Bozkır’ın bu sorumluluğu başarıyla
yürüteceğine olan güvenimiz tamdır. Sizlerin de kendisine
desteğinizi esirgemeyeceğinize inanıyorum” dedi.
Hâlihazırda Birleşmiş Milletler’in çeşitli ajanslarının bölge
yönetimlerine ev sahipliği yapan İstanbul’u çok daha kapsamlı bir
Birleşmiş Milletler merkezi hâline getirmek istediklerini kaydeden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“En Az Gelişmiş Ülkeler İçin Birleşmiş Milletler Teknoloji
Bankası, geçtiğimiz yıl İstanbul yakınlarında faaliyete geçti.
Geçen yıl bu kürsüden gündeme getirdiğim İstanbul’da Birleşmiş
Milletler Gençlik Merkezi kurulması önerimize aldığımız olumlu ve
teşvik edici yaklaşımdan da memnuniyet duyuyoruz. Eşbaşkanı
olduğumuz Birleşmiş Milletler Arabuluculuk Dostlar Grubu’nun üye
sayısı da 59’a ulaştı. Bu girişimi Birleşmiş Milletler’den sonra
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı
bünyesine de taşıdık. Karşı karşıya olduğumuz her küresel meselede
adil, hakkaniyetli, vicdanlı çözümler bulabileceğimizin mümkün
olduğuna inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu temennilerle
tamamladı:
“Herkes için özgürlük, herkes için barış, herkes için refah,
herkes için adalet, herkes için huzurlu ve güvenli bir gelecek. 74.
Genel Kurul çalışmalarının başarılı geçmesini diliyorum. Hepinizi
şahsım ve milletim adına saygıyla selamlıyorum.”