Cinayet büro amirliğinden, akademisyenliğe
Eski cinayet bürosu amiri olan akademisyen Doç. Dr. Miraç Burak Gönültüş, kayıp ve kaçırılan çocuklar konusunda yaptığı bilimsel çalışmalarla önleyici tedbirleri konu alan bir kitap yazdı.
Abone olEski cinayet bürosu amiri olan akademisyen Doç. Dr. Miraç
Burak
Gönültüş, kayıp ve kaçırılan çocuklar konusunda yaptığı
bilimsel
çalışmalarla önleyici tedbirleri konu alan bir kitap yazdı.
Eski cinayet büro amiri olan Cumhuriyet Üniversitesi
Edebiyat
Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Miraç Burak Gönültaş,
çocuk
suçluluğu, çocuklara yönelik cinsel istismar, kayıp çocuk
vakaları
ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında yaptığı bilimsel
çalışmaları, “Türkiye’de Kayıp ve Kaçırılan Çocuklar Sorununa
Bütüncül Yaklaşım” isimli kitabında topladı. Olayların
önlenmesine
yönelik tavsiyelere yer verilen kitapta, faillerin çocuklara
yaklaşma şekilleri ve dikkat edilmesi gereken hususlara da
değinildi.
Gönültaş, çalışmalarına 2016 yılında kaçırılıp cinsel
istismara
uğradıktan sonra öldürülen Irmak Kupal isimli bebek
cinayetinden
etkilenerek başladığını belirtip, “2016 yılında Manisa’da Irmak
Kupal olayı olmuştu. Irmak isimli bir bebeğimiz kaçırıldı. Daha
sonra cinsel istismara uğrayarak öldürülmüştü. Bu vaka ciddi
bir
infial uyandırmıştı. Bununla ilgili ne yapabiliriz diye
düşündük.
Bununla ilgili bir proje hazırladık. Projemiz özel bir
üniversite
tarafından ödüllendirildi. Bize sağladıkları destekle yeni bir
çalışma başlattık. Kayıp çocuk vakalarıyla ilgili ülkemizdeki
uygulamalar ile Avrupa ve Amerika’da ki uygulamaları
karşılaştırmak
istedik. Bu ülkelerdeki bu alanda profesyonelleşmiş kişiler ile
görüştük. ‘Kayıp ve Kaçırılan Çocuklar Sorununa Bütüncül
Yaklaşım’
isimli eserimiz de bu şekilde ortaya çıktı.”dedi.
“Kayıp çocuk vakalarının çözümü, cinayetlerden daha zor “
Kayıp çocuk vakalarının çözümünün bazı cinayet vakalarının
çözümünden daha zor olduğunu ifadeden Doç. Dr. Miraç Burak
Gönültaş, “Kitabımızda nelerden bahsettik? Bir kere kayıp çocuk
soruşturmaları zor soruşturmalar. Bazen diğer cinayet
soruşturmalarından çok daha zor olabiliyor. Çünkü, bir cinayet
soruşturmasında vakanın anlaşılması, failin tespit edilmesi ve
yakalanması yeterli olabiliyor. Ama kayıp çocuk
soruşturmalarından
hem vakanın anlaşılması lazım hem de çocuğun sağ ve sağlıklı
olarak
bulunması lazım. Bu nedenle bu soruşturmalar ciddi bir mekan ve
zaman yönetimi gerektiriyor. Vakanın meydana gelmesinin ardından
ne
kadar zaman geçerse bu zaman çocuğun aleyhinde oluyor” dedi.
“Failler önce çocukları kandırıyor”
Gönültaş, faillerin çocukları kandırıp otoritesi altına
aldıktan
sonra güvenilir olmayan bölgelere çekmesi vurgu yaparak, “Biz
çalışmamızda önleme amaçlı yaklaşımı önerdik. Yine bu çalışmada
özellikle çocuk kaçıran tiplerin nasıl tipler olduğuna dikkat
çekmek istedik. Faillerin çocuklara yaklaşım şekillerini ele
aldık.
Bunları kriminolojik yaklaşımlar açısından anlatmaya çalıştık.
Çocuk kaçırmalarının ağırlıkta cinsel istismar amaçlı olarak
gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu tipler öncelikle çocukları
bazı
vaatler ile kandırmaya çalışıyor. Eğer çocuk inanıp failin
otoritesi altına girerse, fail çocuğu güvende olduğu bölgeden
uzaklaştırıp güvende olmadığı bir bölgeye götürüyor. Bu şekilde
kaçırma vakası başlamış oluyor” dedi.
Kamuoyu desteği önem taşıyor
Kayıp çocukların bulunmasında kamuoyu desteğinin önemine
değinen
akademisyen şunları söyledi: “Çalışmalarımızda şunu tespit
ettik.
Kayıp çocuk vakaları tek başına polisin çözebileceği olaylar
değil.
Çok boyutlu ve çok faktörlü olarak diğer kurum ve sivil toplum
kuruluşlarının da desteğini gerektiriyor. En önemlisi kamuoyu
desteği gerekiyor. Bir çocuk kaybolduğunda, çocuğun kaybolması
ile
birlikte çocuğun eşkali ne kadar çabuk dağıtılırsa, çocuğu
görenlerin bilgilendirmesi ile çocuğun bulunmasında yardımcı
olabiliyorlar.”