"Mars’a ilk yolculuk 2 yıl gecikebilir"
Malatya’daki Robocot 2018’e katılan NASA’nın Türk yöneticisi Sırrı Oğuz, “Mars’a yolculukta ilk büyük adımı 2021’de atacağız, ancak 2030 hedefinde 2 yıl gecikme yaşayabiliriz” dedi.
Abone olİnönü Üniversitesi tarafından Malatyalı İşadamları Derneği
(MİAD), Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesi’nin
desteğiyle üçüncüsü düzenlenen ROBOCOT 2018 Bilim Şenliği’ne bu yıl
Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya kıtalarından Türk bilim
insanları katıldı.
NASA, MIT, OXFORD VE SİLİKON VADİSİNDEN BİLİM İNSANLARI
MALATYA’DA
NASA’nın ve Mars programının kadrolu tek Türk yöneticisi Sırrı Oğuz, Japonya Osaka University’den Ayonix kurucusu Sadi Vural, Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Dortmund University of Technology’den Prof. Yılmaz Uygun, İsviçre Fribourg University’den Prof. Dr. Ali Coşkun, Oxford University’den Emre Eren Korkmaz ile Avustralya CSIRO’dan Dr. Hilkat Özgün Robocot Malatya 2018’de bilgi ve birikimlerini gençlerle paylaştı.
Robocot 2018 için Malatya’ya gelen Sırrı Oğuz, sistem sorumlusu
olduğu Orion Projesi ve Mars Programı hakkında değerlendirmelerde
bulundu. Mars’a yolculuğun zamanı geldiğinde yapılacağını belirten
Oğuz, “Ancak birçok kişinin sandığı gibi işimiz hiç de kolay değil.
Mars’a gidecek aracın insansız uçuşlarını 2021’de başlatarak
hazırlık çalışmaları sonrası ilk büyük adımı atacağız. Bu çok
önemli bir aşama. Ardından 2022’de ise insanlı uçuşlara geçeceğiz.
Ancak uzay aracının hazır olması her şeyi çözmüyor. Mars görevine
gidecek astronotlar 6 ay boyunca yer çekimsiz ortamda seyahat
edecekler. Yolculuk boyunca radyasyona maruz kalacaklar. Bütün bu
sorunların çözümü elbette zaman alıyor. Bu nedenlerle NASA’nın
2030’da öngörülen Mars yolculuğu kanaatimce bir-iki yıllık rötarla
ancak 2031 veya 2032’de yapılabilecek” şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE ULUSLARARASI UZAY ÇALIŞMALARINDA DAHA AKTİF
OLMALI”
Sırrı Oğuz, Türkiye’yi de bilim için, insanlık için yapılan ve
yapılacak projelerde görmek istediğinin altını çizdi. 15 ülkenin
ortaklığı ile devam eden Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ)
projesini hatırlatan Oğuz, “Bu projede yer alan ülkelerin
üniversitelerinde uzay çalışmaları ile ilgili çok ciddi bir eğitim
veriliyor. Ben Türkiye’nin de bir gün uzay projelerinde aktif
olarak yer almasını çok isterim. Bu ülkenin yetiştirdiği bir bilim
insanı olarak bilgi ve deneyimlerimi paylaşmaktan da ayrıca büyük
onur duyarım “ ifadelerini kullandı.
“BEYİN GÖÇÜ DEĞİL BEYİN GÜCÜ OLARAK
GÖRÜLMELİYİZ”
Avustralya Hükümeti Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CSIRO) görevli Dr. Hilkat Özgün ise son günlerde sıkça gündeme gelen ‘beyin göçü’ tartışmalarını değerlendirdi. Bilim insanlarının ve akademisyenlerin yurt dışını tercih etmesini ‘beyin göçü’ yerine ‘beyin gücü’ olarak değerlendirdiğini vurgulayan Özgün, “Bizler yurt dışında edindiğimiz bilgi ve deneyimi ülkemize taşıyoruz. Ben enerji depolama alanında çalışıyorum ve bu konuda TÜBİTAK ile sürekli işbirliği halindeyiz” dedi.
Avustralya’nın yükseköğrenim için tüm dünyadan öğrencilere
kapılarını açtığını hatırlatan Hilkat Özgün, Türkiye’den bu ülkeye
öğrenci olarak gidenlerin yüzde 80’inin eğitimi değil, bir şekilde
ülkede kalmayı hedeflediklerine dikkat çekti. Özgün, Türkiye’den
Avustralya’yı tercih eden öğrencilere ülkedeki eğitim fırsatlarını
değerlendirmelerini önerdi.
Oxford Üniversitesi Öğretim üyelerinden Dr. Emre Korkmaz ise,
Türkiye’de eğitimin değerinin henüz tam olarak anlaşılamadığının
altını çizdi. Çin, Birleşik Arap Emirlikleri gibi birçok ülkede
hükümetlerin Oxford Üniversitesi ile özel işbirliği anlaşmaları
yaptığını anlatan Korkmaz, “Bir tarafta böyle örnekler varken diğer
tarafta çok zorlu bir süreci geçerek yüksek lisans ya da doktora
için Türkiye’den Oxford’a gelen arkadaşlarımız, ülkemizde burs
bulmakta zorlanıyorlar. Biz burada onlar için internet üzerinden
destek kampanyaları düzenliyoruz” ifadelerine yer verdi.
“GECE ATMOSFERDEN SUYU YAKALAYIP GÜNDÜZ
KULLANACAĞIZ”
Robocot 2018’in konuklarından İsviçre Fribourg Universitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Coşkun ise dünyanın ve Türkiye’nin bir
başka sorunu olan küresel iklim değişikliğine dikkat çekti.
Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğunu hatırlatan Coşkun, “Gece
nemli saatlerde atmosferden etkin bir şekilde suyu yakalayıp gündüz
hava ısındığında kullanabileceğimiz bir proje geliştiriyoruz”
dedi.
Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) ve Dortmund
University of Technology’den Prof. Yılmaz Uygun da ‘endüstri 4.0’ın
bir fırsat olarak değerlendirmesi gerektiğini belirtti. Prof.
Uygun, “Ancak bunun için Türkiye’de yeterli alt yapı, ekosistem
yok. Ülkemizi gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda bizim en
önemli eksikliğimiz, dezavantajımız olarak öne çıkıyor. Bu nedenle
endüstri 4.0’a uygun alt yapıyı oluşturup ardından üretime
geçmeliyiz” diye konuştu.