Benim köpeğim daha akıllı
Abone olBenim köpeğim daha akıllı
İki avcı köpekleriyle övünüyorlarmış.
Avcılardan biri :
– Benim köpeğim çok akıllı, geçenlerde ava çıkmıştım, birde ne
göreyim? Kurşunları evde unutmuşum, hemen benim köpeği çağırdım, av
tüfeğimi koklattıktan sonra eve yolladım. Yarım saat sonra akıllı
köpeğim kurşunları alıp getirdi.
Deyince 2. avcı atılmış;
“Benim köpeğim daha akıllı” demiş ve anlatmaya başlamış;
– Geçenlerde karımla sahile gitmiştik karım soyundu fakat mayosunun
altını evde unutmuş, hemen benim köpeği çağırdım karımın cinsel
organını kokladı ve eve gitti. 20 Dakika sonra ağzında neyle geldi
biliyormuşsun? Benim komşunun p**isiyle…
BONUS FIKRA
Nasıl Anladın
Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. ‘Ulan’ diyor, Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. Bana bir fvisku.. yok böyleanlarlar.. Bana bir rakı, yok diyor böyle de anlarlar. Bana bir bira.. tamam diyor böyle iyi.. anlamazlar. Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor:
– Barmen bana bir bira.
Barmen Temel’i biraz süzdükten sonra soruyor:
– Birader sen Laz mısın?
Temel: uuuy nasil anladin?!… diyor:
– Burası resepsiyon, bar karşıda.
Kayseri Fıkraları
Paranın Faizi
Kayserili bir iş adamı tatilini geçirmek üzere bir köye gider. Burada cüzdanını düşürür. İçerisinde yüz milyon lira vardır. Bir zaman sonra cüzdanı bulan bir köylü Kayseriliye mektup yazar ve cüzdanını gelip almasını söyler.
Kayserili gelir ve cüzdanı alır. İçini açıp parayı sayar ve alnını kırıştırır.
Bunu gören köylü;
─ Ne o? Yüz milyondan fazla mı para vardı? diye sorar.
Kayserili;
─ Bu para iki aydır bende değil, bunun faizini kim verecek?
Bu Seferki Ciddi
Çölde petrol arayan şirketin sahibine şantiye şefinden susuzluktan
yakınan mektuplar geliyordu.
Kayserili patron sekretere;
─ Şikayet etmek için ne lazımsa yapıyorlar. Ama ben bir türlü inanamıyorum.
Sekreter;
─ Bu seferki ciddi sanırım. Çünkü zarfın üstündeki pulu toplu
iğneyle tutturmuşlar.
Giriş Bedava
İki Kayserili kasabada bir tiyatro açmışlar fakat Kayserililer para
verip tiyatro izlemek istemediğinden her gün sıfır
çekiyorlarmış.
Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye.
En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş. Ertesi gün her
tarafa ilanlar asılıyor.
“Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır.”
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı.
Cumartesi günü tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkışlıyor.
Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler?Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor;
“Çıkış 10 Lira”
Kaçıncı
İhtiyar köylü hayatında ilk kez trene binmişti.
Boş gördüğü ilk yere oturdu ama çok geçmeden memur geldi, biletleri kontrole başladı ve ihtiyara;
─ Lütfen kalkın, dedi.
─ Biletiniz üçüncü… Burası birinci…
İhtiyarcık kalktı, tren sarsıntısından güçlükle yürüyerek arkadaki vagona geçti. Yine ilk rastladığı boş yere oturdu.
Ancak memur oraya da gelmişti.
─ Babacığım burası da değil.
─ İkinci burası… Sen üçüncüye gideceksin. Daha arkada, dedi.
Adamcağız yine kalktı, arka vagona geçti. Burası da yataklı vagondu.
Biçare ihtiyar o sarsıntıda zorlukla yürürken, eline gelen ilk tokmağı tuttu. Birden kapı açıldı.
Yataklı vagonun o kompartımanında, o gün evlenip balayına çıkmış genç bir çift vardı. İhtiyar gayet nazik sordu;
─ Afedersin evlat, kaçıncı? Üçüncü mü?
Yeni damat, yataktan hırsla bağırdı;
─ Sana ne be? Sana mı hesap vereceğiz?