Başkan Öner: "Haysiyetli duruşun, ilkeli sendikacılığın adresiyiz"
Memur-sen Manisa İl Temsilciliği Ve Eğitim-bir-sen Manisa Şubesi İl Divan Toplantısını Manisa Öğretmenevi Ve Akşam Sanat Okulunda Gerçekleştirdi.
Abone olMemur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube
Başkanı Mesut Öner, "Hakkın hatırını her türlü hatırın üzerinde
tutan, haysiyetli duruşun, ilkeli sendikacılığın tarihini yazan bir
sendika olduk" dedi.
Memur-Sen Manisa İl Temsilciliği ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şubesi
İl Divan toplantısını Manisa Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulunda
gerçekleştirdi. Sabah oturumunda Eğitim-Bir-Sen Manisa Şubesi
tarafından gerçekleştirilen İl Divanı, öğlen oturumunda Memur-Sen
Manisa Şubesi tarafından gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan
Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube
Başkanı Mesut Öner, “Hakkın hatırını her türlü hatırın üzerinde
tutan, haysiyetli duruşun, ilkeli sendikacılığın tarihini yazan bir
sendika olduk. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu
Sözleşme Kanunu’nun, kamu görevlilerinin mali, sosyal, özlük
hakları ve çalışma şartlarından kaynaklanan sorunlarının toplu
pazarlık masasında çözümü konusunda yetersiz kaldığı görülmüştür.
Kamu görevlileri sendikacılığının, toplu sözleşme süreci, yasası,
masası, kapsamı ve kazanımları bakımından sendikacılığın ideal
ölçütleriyle örtüştürülecek nitelikte, akıtılan terle uyumlu hâle
getirilmesi, mevcut kanunun değişmesi için mücadele edeceğiz"
dedi.
Eğitimde sorunlara duyarsız kalınmasını kabul etmeyeceklerini
söyleyen Öner, "Uzlaşmazlıkla sona eren 5. Dönem Toplu Sözleşme
pazarlık sürecinde bir milyonu aşkın eğitim çalışanının haklı
beklentilerinin, alın terinin karşılığı taleplerinin kamu
işverenince karşılanması bir yana üzerinde durulmadan
geçiştirilmesi, sorunlara duyarsız, çözüm önerilerine kayıtsız
kalınması asla kabul edilemez. Üzerinde uzlaşılan konuların
geçmişteki toplu pazarlık pratiği görmezden gelinerek tek taraflı
bir tespit tutanağıyla yok sayılması; eğitim çalışanlarının sayısal
çoğunluğunun ve varlığının toplumsal bir güç yerine bir yük olarak
görülmesi, eğitim çalışanları adına esef verici, çalışma hayatının
geleceği açısından ise kaygı vericidir” ifadelerini
kullandı.
Bundan sonra, örgütlü yapının yapması gereken neyse onu
yapacaklarını vurgulayan Öner, “Şimdi düşünme, planlama, yenilenme,
azim ve kararlılıkla çalışma zamanıdır. Örgütlü yapının yapması
gereken neyse onu yapacağız. Gençlerin geleceğimiz olduğunu
biliyoruz. Bu nedenle Genç Memur-Sen’in çalışmalarını çok anlamlı
buluyoruz. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ çalışmasını sürdüreceğiz;
ateizm, deizm, cinsiyetsizleştirmeye karşı mücadele edeceğiz.
İstanbul sözleşmesinin toplumda oluşturduğu travmayı ve yarınlara
ilişkin tehlikeleri, birilerinin konforunu bozsak, canını sıksak da
ifade etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizim bu topluma ve bu toplumun
geleceğine sahip çıkmak gibi bir borcumuz var. İHH ile ortaklaşa
gerçekleştirdiğimiz ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesini
bu yıl da sürdürüyoruz. Seksen ihtilalinden kalan kılık-kıyafet
yönetmeliğine karşı olan eylemimiz kararlılıkla devam edecektir.
Sorunların çözümü için ter akıtacağız, haksızlığa uğrayanların
yanında olacağız.
Üniversitelerimizdeki akademisyenlerimizin yükselme süreçlerinde
adaleti tesis edecek, kadro almalarında keyfî tutumları ortadan
kaldıracak, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetleri
giderecek, özlük haklarına ve iş güvencelerine zarar vermeyecek,
mali ve sosyal haklarını geliştirecek, bilgi üretme konusunda
gerekli imkan ve ortamı sağlayacak yeni bir çalışma düzeni
kurulmalıdır" diye konuştu.
Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan anneleri ve babaları sonuna
kadar desteklediklerini vurgulayan Öner, "Orada bir yürek yangını
var. Orada yüreğinden konuşan insanlar var. Tüm sadeliği ve
samimiyetiyle bir anne, bir baba hassasiyetiyle orada feveran eden
insanlar var. Duyup da etkilenmemek, görüp de duygulanmamak
gözyaşına gözyaşı katmamak mümkün müdür. Biz kamu görevlisiyiz. Bir
öğretmen olarak konuşuyorum. Biz bu teröre 142 öğretmen
arkadaşımızı kurban verdik. 283 okulumuz terörden zarar gördü,
birçok okul yakıldı. 135 cami, 11 Kur’an kursu zarar gördü.
Mabetler yakıldı. 112 personelinin yolu kesildi. Sağlık, dünyanın
hiçbir yerinde hedef alınmazken, terör hedef tanımadı. Bizim bu
konuya vurgu yapmamız, oradaki annelerin yürek yangınına ortak
olduğumuzu belirtmek ve gözyaşına gözyaşı katmak içindir”
dedi.
Sendikal mücadelede kadın liderlerin ve üyelerin örgütlenmeye
katkılarına değinen Öner, “Yola çıktığımız günden beri kadının
sendikal mücadeledeki yerini güçlendirmek ve bu mücadele yolunda
birlikte yürümek için elimizden geleni yaptık. Her zaman
söylediğimiz gibi burada bize düşen görev kadın üyelerimizin
sayısını artırmak, kadın üyelerimize düşen ise temsilde sorumluluk
almak için ter akıtmaktır. Sloganımız açık ve birçok şeyi anlatmak
için de yeterli: Yol açık, yola çık” dedi.
"Eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümü konusunda
kararlılığımız sürecek"
Eğitim-Bir-Sen olarak, eğitim çalışanlarının sorunlarının
çözümü, özlük haklarının korunması ve geliştirilmesi konusundaki
mücadeleyi her platformda sürdüreceklerini dile getiren Öner,
"Üyemiz, ülkemiz ve milletimiz için çalışmaya, üretmeye; haktan ve
haklıdan yana olmaya ilk günkü kararlılıkla devam edeceğiz. İnsana
saygının giderek azaldığı, temel insan haklarını çiğnemenin
sıradanlaştığı dünyamızda, şiddet sarmalının korkutucu boyutlara
ulaşması, eğitim süreçlerine sıçraması ve eğitimin paydaşları
arasında vuku bulması geldiğimiz noktayı net olarak göstermektedir.
Geride bıraktığımız yıllarda birçok eğitimci arkadaşımızın kurbanı
ve mağduru olduğu şiddet illetinin önlenmesi için caydırıcı
tedbirler alınmalı, Bakanlık bu konuda öncü rol üstlenmelidir" diye
konuştu.