Adnan Oktar suç örgütü davasına devam ediliyor
Adnan Oktar suç örgütüne yönelik davada savunmasını yapan Tarkan Yavaş, “Bizi suç örgütü olarak adlandırmak tamamen vicdansızlık. Somut bir suçlama yapılmıyor. Bizim şiddetle cebirle ilişkimiz yok. Bizim arkadaşlarımız asker değil polis değil. Bizim zaten bir avuç arkadaşımız var, hepsi de burada” dedi.
Abone olAdnan Oktar suç örgütüne yönelik davada savunmasını yapan Tarkan
Yavaş, “Bizi suç örgütü olarak adlandırmak tamamen vicdansızlık.
Somut bir suçlama yapılmıyor. Bizim şiddetle cebirle ilişkimiz yok.
Bizim arkadaşlarımız asker değil polis değil. Bizim zaten bir avuç
arkadaşımız var, hepsi de burada” dedi.
Adnan Oktar ve grubuna yönelik 226 sanık hakkında açılan davanın
görülmesine devam ediliyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince
Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki büyük salonda görülen
duruşmada 162 tutuklu sanık ile 20 tutuksuz sanık hazır bulundu.
Sabah saatlerinde başlayan duruşmada ilk olarak örgütün
yöneticilerinden olduğu kaydedilen Tarkan Yavaş’ın savunması
alındı.
“Suçlamalar müştekilerin delilsiz iddialarına dayanıyor”
Haklarındaki suçlamaların soyut iddialardan ibaret olduğunu
savunan Tarkan Yavaş, örgüt içerisindeki erkeklerin imam olduğu
iddiasını kabul etmediğini söyledi. İnsanların maneviyatını
arttırmaya yönelik faaliyetler yürüttüklerini kaydeden Yavaş,
“Tamamen ülkemizin devletimizin lehine faaliyetler yapıyoruz. Suç
örgütü gibi bir iddiayı kabul etmiyorum. Bunlar sadece müştekilerin
delilsiz iddialarına dayanıyor. İddianamede suçsuzluğuma ilişkin
somut konulara yer verilmemiş, suçlamaya yönelik soyut iddialar
anlatılmış. Bugüne kadar tek bir adli sicil kaydımız bile yok.
Türkiye’nin her ilini dolaşarak Kuran’ı anlattık. Birlik ve
beraberlik içinde olunması gerektiğini anlattık. Böyle
faaliyetlerimiz varken bizi suç örgütü olarak adlandırmak tamamen
vicdansızlık. Kuzey Kıbırs’a gittik konferans verdik, burada
mehteranı ilk biz çaldık. Kamu güvenliğini bozan hareketler
deniyor. Ancak somut bir şey denmiyor. Faydalarımızın olduğu 40
yıllık dönemimiz gösterilmemiş. Yaptığımız konferansları
iddianamede suçları gizlemek için yapıldığı şeklinde soyut tabirler
var. Materyalist felsefeye karşın dünyadaki en etkin çalışmayı biz
yapıyoruz” diye konuştu.
“Bir avuç arkadaşımız var, hepsi de burada”
Örgüt oluşması için amaçlanan suçların olması gerektiğini
kaydeden Yavaş, “İddianamede böyle suçlamalar yok. Mehdiliğe
yönelik suçlama ve cinsel suçlara yönelik suçlamalar var. Bunlara
karşın da hukuki bir dayanak yok iddianamede. Mehdilikten kast
edilen devleti ele geçirmekse bunu yapan FETÖ var. Bu bambaşka bir
yapı. Bizim şiddetle cebirle ilişkimiz yok. Bizim arkadaşlarımız
asker değil polis değil. Bizim zaten bir avuç arkadaşımız var,
hepsi de burada” dedi. Allah rızasına uymanın sevincini
yaşadıklarını kaydeden Yavaş, “Biz bunu hissettiğimiz için sevinç
kaplıyor. Bunları şikayet olarak anlatmıyoruz. Adnan Oktar’a
yönelik tehditlere normal bir insan bir dakika bile katlanamaz. Çok
zor bir hayat. Ama faaliyetlerimiz Allah rızası olduğu için
kolaylaşıyor bu durum” ifadelerini kullandı.
“Bir deli kuyuya taş atmış, biz 40 akıllı çıkarmaya
çalışıyoruz”
Mahkeme başkanının iddianamede geçen cinsel istismar ve turnike
sistemine ilişkin soruları üzerine Yavaş, "Dediğiniz konu aslında
bugün 200 bin Müslüman Türk kadını genelevlerde turnike denen
sistemde fuhuş yaptırılmasıdır. Bunu eleştirip karşı çıktığımız
için aynı konuyla karşımıza geliyorlar. Bu kadar kadının vesikası
var, Türkiye’de turnike sistemi bu. Biz bir kere Allah’tan korkan
insanlarız. Biz çekiniriz böyle bir şeyi asla yapamayız. Bir deli
kuyuya taş atmış, biz 40 akıllı çıkarmaya çalışıyoruz. 50-60
kişinin yıllarca cinsel istismarından söz ediliyor. Bu hayatın
olağan akışına da aykırı. Hepsi normal hayatına devam ediyor.
İnsanları en itibarsızlaştıracak şey cinsel suç iftirasıdır.
Cinsellik iddiasını kullanıyorlar” dedi.
“Biz şu anda garibanları kurtarmaya çalışıyoruz”
İtirafçı olanların baskı ile ifade vermeye zorlandıklarını öne
süren Yavaş, “Bizim bu olayımızı organize eden 5-6 kişilik bir çete
var. Kriminal bir ortamda yetişmişler. Bu çete bizim aramıza
menfaat elde etmek için girmişler. Tavırlarını beğenmediğimiz için
uzaklaştırdık. Kediweeks diye Twitter hesabı açıp, iddianamedeki
konuyu yazdılar. FETÖ’cüler gibi önce sözde iddialar ortaya
attılar. Bu kızları, kendi hayatlarını mahvetmeye zorladılar. Biz
aslında şu anda bu garibanları kurtarmaya çalışıyoruz.
Cezaevlerindeki arkadaşlarımız için de aynı mantık geçerli. Kendi
avukatlarını gönderdiler. 30-40 yıl çıkamazsınız buradan diye
korkuttular. Şikayetçi olacaksınız dediler. Bunlar mecburen
şikayetçi oldular. Bu kızlar aslında kendilerine iftira attılar.
Bunların hiçbirinin ifadelerine itibar edilmemesi kanaatindeyim.
Ceylan Özgül, bize atılan iftiraların merkezinde olan bir insan.
10-15 yıl içimizdeydi. Ama bu istismarla ilgili görmedim, ben
yaşamadım diyor hem ifadelerinde hem basına” şeklinde
konuştu.
“Zekeriya Öz’e dilekçe verdim”
İddianamedeki FETÖ iddialarına değinen Yavaş, “Sözde FETÖ gibi
bir örgütüz, o da tutmazsa FETÖ’yle bağlantılı bir örgütüz
iddianameye göre. Bir tanık 2008 yılında Zekeriya Öze bir dilekçe
verdiğimi söylüyor. Bu olaydan çıkıp, Öz’le bir bağlantı kuruldu,
FETÖ ilişkisi meydana getirildi diyor iddianame. Ben hiç görüşmedim
Zekeriya Öz ile. Ben Bilim Araştırma Vakfı başkanı olarak 1999
yılında yaşadıklarımızı devletin yetkili makamında olanlara
anlatmak için bir dilekçe verdim. O gün orada Zekeriya Öz vardı.
Ondan ona verdim dilekçemi. 1999’da çok ciddi olaylara maruz
kaldık. Adil Serdar Saçan bir hafta boyunca bize işkence yaptı.
Birçok arkadaşımız mağdur oldu. Anlattığım dönem 28 Şubat
dönemiydi. Bunları anlatalım, devletimizle paylaşalım, tarihe not
düşelim diye gittik, dilekçeyi ona verdik. Bu, Ergenekon davasına
müdahil olma gibi algılandı” dedi.
Yavaş’ın savunmasının ardından duruşmaya öğle arası
verildi.