11 yıl sonra aydınlatılan cinayette sevinç gözyaşları
BALIKESİR'İN Savaştepe İlçesine bağlı kırsal Karacalar Mahallesi'nde okula giderken kaybolan ve 44 gün sonra cesetleri bulunan 10 yaşındaki kuzenler Büşra Karabacak ile Tuğçe Yıldırım'ın katil zanlılarının 11.5 yıl aradan sonra yakalanması buruk da olsa sevinç yarattı. Sevinç gözyaşı döken Karabacak ve Yıldırım ailelerinin ilk işi, kızlarının mezarına giderek dua etmek oldu. Mahallede iki kuzen için lokma hayrı yapıldı, vatandaşlar iki aileye "gözünüz aydın" ziyaretinde bulundu.
Abone olSavaştepe'nin kırsal Karacalar Mahallesi'ndeki Mustafa Kangal İlkokulu 4/B sınıfına giden Büşra Karabacak ile kuzeni Tuğçe Yıldırım, 21 Mart 2006'da öğle arasında evlerinde yemek yedikten sonra yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki okullarına giderken ortadan kayboldu. Okula da gitmedikleri anlaşılan kuzenlerin bulunması için jandarma, arama-kurtarma ekipleri ve köylüler her yeri aradı ancak bir sonuç alınamadı. Kuzenlerden 44 gün sonra acı haber geldi. İki kızın cesedi, evlerine 8 kilometre uzaklıktaki komşu Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde, poşete sarılı olarak bulundu. Bursa Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsinin ardından iki kuzen, yüzlerce kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından Karacalar Mahallesi Mezarlığı'nda yan yana toprağa verildi.
11.5 YIL SONRA 5 GÖZALTI
Çifte cinayetin şüphelisi olarak polis; 11.5 yıl sonra, İzmir'in
Bergama İlçesi İnkılap Mahallesi Üç Kahveler Mevkii'nde tütün
satıcısı olan 39 yaşındaki Seyhan Y. ile cezaevinde evlendiği eşi
37 yaşındaki Yeliz E.Y.'yi Bergama'da, Dikili İlçesi'ndeki bir
mandırada çalışan kardeşi 37 yaşındaki Ayhan Y.'yi ise Balıkesir'de
gözaltına alındı. Ayrıca yardım ve yataklık ettikleri ileri sürülen
2 kişi daha gözaltına alındı. 5 şüpheli, emniyete götürülüp sorguya
alındı
TECAVÜZDEN CEZAEVİNE
Gözaltına alınan şüphelilerden Seyhan Y.'nin bir trende, yetiştirme
yurdunda kalan 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmek, Yeliz
E.Y.'nin ise bu tecavüze yardım suçundan daha önce cezaevinde
yattıkları öğrenildi. Seyhan Y. ve Yeliz E. Y.'nin Balıkesir
Cezaevi'ndeyken evlendikleri öğrenildi. Daha önce de gözaltına
alınan Seyhan Y. ve kardeşi Ayhan Y.'den alınan ve öldürülen Büşra
Karabacak ile kuzeni Tuğçe Yıldırım'ın tırnakları arasında bulunan
doku örnekleri, olayın ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda
yapılan DNA testi ile karşılaştırlaştırılmıştı. Adli Tıp'tan gelen
raporda, doku örneklerinin Seyhan Y. ve Ayhan Y.'ye ait olmadığı,
onların soyundan bir veya iki erkeğe ait olduğunu belirtmişti. İki
şüpheli bu raporun ardından serbest bırakılmıştı. Ancak savcılığın
talebi üzerine, 11.5 yıl önce alınan doku örneklerinin yeniden
incelenmesi sonucu Seyhan Y. ve Ayhan Y.'ye ait olduğu
belirlendi.
"DEVLETİMİZİN BİR İHMALİ VAR BU KONUDA"
Bir televizyon kanalındaki programa katıldıktan sonra İstanbul'dan
dün (cuma) gece Balıkesir'e dönen iki aile, bugün olayın
aydınlanmasında büyük emeği olan avukat İbrahim Erenci, emekli
emniyet amiri Orhan Kemiksiz ile Karacalar'da buluştu. Büşra
Karabacak'ın annesi Hanife Karabacak, "Cinayeti çözmek için bizim
televizyona çıkmamızı mı beklediler, madem cinayetin çözümü kadar
yakındı neden DNA testini tekrar tekrar yapmadılar. Devletimizin
bir ihmali var bu konuda. Özel ekip kurulsun dedik, bu ekibi
kurmadılar. Her şeye rağmen yıllar sonra da olsa katillerin
yakalanmasını sağlayan herkesten Allah razı olsun" dedi.
Baba Mustafa Karabacak ise, "Katil zanlılarının yakalanmasıyla
Türkiye huzura kavuştu. Gerçekten çok inançlı, duyarlı bir
milletimiz var. Büşra ve Tuğçe'nin katilleri yakalandı, kanları
yerde kalmadı. Artık ölüm gelse 'niye geldi' demem, gönül rahatlığı
ile Büşra'nın yanına giderim" diye konuştu.
Tuğçe Yıldırım'ın annesi Ayşe Yıldırım ise operasyondan daha önce
haberi olduğunu belirtirken, "Katillerin bayram öncesi
yakalanmasını istiyorduk. Çünkü katillerin bayram eti yemesini
istemiyordum. Bu gece kızım Tuğçe huzur içinde uyudu" dedi.
AVUKAT ERENCİ, 11 YILDIR CİNAYETİN
PEŞİNDEYDİ
Yıllardır olayın çözümü için çaba harcayan avukat İbrahim Erenci,
katil zanlılarının yakalanmasıyla köyün üzerindeki töhmetin
kalktığını vurguladı. Erenci, "Karacalar'dan bu infial uyandıran
alçakça eyleme katılan olmadığını düşünüyordum. Diğer senaryolara
eşit mesafede yaklaşılmadığı için sonuç alınamadığını farkettim.
Köy dışında bir çalışma yapılmadığını söyledim. Okulla ilgili
hiçbir çalışma yapılmadığını vurguladım. Y kromozomu örtüşen Seyhan
Y'nin dosyada ifadesi bile yoktu. Soruşturma hep eksik yürütüldü.
Tayinler oldu, görev değişimleri oldu. Daha önce
değerlendirilemeyen ihtimaller bizim talebimiz doğrultusunda
değerlendirildiği için olay 11.5 yıl sonra da olsa aydınlanmıştır.
Ben kendimi bu işin peşini bırakmayan adam olarak tanımlıyorum.
Yoksa bu işi çözüme kavuşturan çok kahraman var" dedi.
"BİLİM VE İNATLA ÇÖZÜLDÜ"
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Ersi Kalfaoğlu'nun raporunun büyük önem taşıdığını
belirten Erenci, "Biz bilime olan inancımızı hiç yitirmedik. DNA
ile ilgili yeterli çalışma yapılmadığını, bu kadar eşleşme olduğu
halde üzerine gidilmediğini vurguladık. Seyhan Y'nin ailesinden bu
işle hiç ilgisi alakası olmayan insanların da DNA'sı alındı. Ve
doğal olarak hepsinin kromozomları uyuştu. Ancak kimliklendirme
yapıldığında uyuşma olmamıştı. Bu işin çözümü bilimle oldu, inatla
oldu. Biz bu dosyadan elimizden çekseydik, bu işin üzerine
gidilmeseydi cinayet faii meçhul kalacaktı" diye konuştu.
OPERASYON BAYRAM ÖNCESİ YAPILACAKTI
Operasyonun bayram öncesi planlandığını ancak yetiştirilmediğini
söyleyen Erenci, "Bu operasyon büyük bir gizlilik içinde yapıldı.
Operasyon sızmadı. Ne bizden ne basından ne üniversiteden ne
emniyetten ne jandarmadan sızdı. Bu çalışma bir gizli haber alma
teşkilatı titizliği ile yapılmış bir operasyondur. Katkısı olan
herkesi tebrik ediyorum. Herkesin alnından öpüyorum" dedi.
"DOSYADA GİZLİLİK KARARI VAR"
Emekli cinayet büro amiri Orhan Kemiksiz ise operasyonla ilgili şu
bilgiyi verdi: "Soruşturma o dönemin getirdiği teknik imkanlarla
belli bir aşamaya gelmiş ancak orada tıkanmış kalmış. Devamında
özel bir üniversitede DNA testi yaptıralım dedik. Savaştepe
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da girişimiyle bu yapıldı. Balıkesir
emniyeti ve jandarmasının katkılarıyla operasyon hazırlığı yapıldı,
şüphelilerin adresleri belirlendi, gece yarısı operasyonlarıyla
gözaltına alındılar. Şu an sorguları devam ediyor. Dosyada gizlilik
kararı olması dolayısıyla şüphelilerin ne söylediğini, neyi
açıkladığını, yani ifadelerini bilmiyoruz. Ama emin olun çok
titizlikle yapılan bir çalışma var. Bu çalışma sonrası şüpheliler
adliyeye sevkedilecek. Hep beraber sonuçlarını göreceğiz. İnşallah
iki masum yavrunun günahına girip, 11 yıl boyunca sokaklarda
gezenlerin burunlarından fitil fitil gelir" diye konuştu.
MEZARDA BULUŞTULAR
Açıklamaların ardından aileler Büşra ve Tuğçe'nin mezarını ziyaret
etti. Ziyarete iki kuzenin o dönemdeki sınıf arkadaşları da
katılıp, gözyaşı döktü. Kızının mezarı başında ağıtlar yakan Ayşe
Yıldırım, "Kızım doktor olacaktı" diye ağlarken, Hanife Karabacak
ise "Kızım hep boyum kısa kalacak derdi, ne yazık ki öyle kaldı"
dedi. Baba Mustafa Karabacak ise "Daha önce kızıma sahip
çıkmadığım, onu koruyamadığım için mezarına bile gelemiyordum. Ama
11 yıl boyunca hiç yılmadım. Katillerin yakalanması için çalıştım.
Sonunda iki yavrumuzun katillerinin yakalanmasını sağladım"
dedi.
Öte yandan; köy sakini bir kadın, suçsuz olduğunu belirtiği oğlunun
daha önce aileler tarafından töhmet altına alındığını, yakalanan
zanlılarla oğlunun masum olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Kuzenlerden Tuğçe Yıldırım'ın annesi Ayşe Yıldırım, bu kadına "Git
buradan" diye bağırınca ortam gerildi. Araya girenler, olayı
yatıştırdı.