Profesör, karda uyuyarak mülteci sorununu dile getirdi
ERZURUM'daki Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Resim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, mülteci sorununa dikkat çekmek için, 'Yatak' başlıklı farklı bir çalışmaya imza attı. Prof.Dr. Kavukcu, yatağını taşıdığı karla kaplı ovada kimi zaman uyudu kimi zaman da bir yaşam biçimini sergiledi.
Abone olDaha önce şiddete yönelik yaptığı performanslarla tanınan
Prof.Dr. Kavukçu, bu kez mülteci sorununu dile getirdi. Demirden
yaptırdığı karyolayı fakültenin arkasındakı karla kaplı ovaya
taşıyan Kavukcu, üzerine serdiği döşek ve yorganın içerisine
girerek tepkisini ortaya koydu. Hava sıcaklığının sıfırın altında
10 dereceye kadar düştüğü ovada yaklaşık 3 saat boyunca kalan
Prof.DR. Kavukcu, zaman zaman yatağın içerisinde girerek uyudu,
çevresinde dolaştı ve yatağın üzerine kar atarak bir yaşam bicimini
sergiledi. Savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan
mültecilerin sorunlarını ilginç bir performansla ortaya koyan
Prof.Dr. Mehmet Kavukcu, dünyada mültecilerin yanlızlaştırılmasına
bir anlam veremediğini söyledi.
Projenin, mülteci sorununa değinen ve yerinden yurdundan edilen
insanları anlatan bir dil olduğuna değinen Prof.Dr. Mehmet Kavukcu,
günümüz sanatının dili ile gerçekleştirilen bu performansta, terör
ve şiddete vurgu yapıldığını söyledi. İlk insandan günümüze, insan
algısında yer alan insan-yatak olgusu, temelde korunaklı, saklı,
güven veren bir mekana ihtiyaç duyduğunu ifade eden Prof.Dr.
Kavukcu şunları söyledi:
"Bu algıdaki insan yatak ilgisinden öte, açık mekanda adeta gök
kubbeyi çatı yapmış, doğada yaşanabilecek olumsuz şartlara direnen,
bir anlamda söz konusu olumsuz şartlara başkaldıran insanın görsel
ve anlamsal sunumu hedeflenmektedir. Yakın perspektiften
bakıldığında ise insanın yataktan doğayı izlemesi, gecenin ve
gündüzün etkisindeki sonsuz uzamda varlığın kendisini sorgulaması,
çağdaş bir sanat diliyle sunulmaktadır. Aynı zamanda kendi ile baş
başa kalan insan, sonsuzluk ilişkisi içerisinde zayıflığını,
gücünü, yalnız bırakılmayı, terkedilmeyi çözümleme çabasına
girecektir. İnsan-yatak performansı, doğanın çekirdeği hükmünde
olan insanın, yaşamındaki gereksinimlerinin en önemlilerinden biri
olan barınmayı kaybetmesi ya da ona bunun kaybettirilmesi, tacize
açık durumda işgale uğramış halini anlatır. Bu performans
şiddet ve terörizmin açıkça tehdit ettiği insandaki başkaldırıyı
uyandırmayı hedeflemektedir. Günümüz insanının yaşadığı
güvensizlik, korku, dehşet gibi duyguları anlatma çabasındadır.
Çalışmada, terörün dünyayı ve ülkemizi sardığı-kuşattığı bu
günlerde, insanlığa yaşattığı ve yaşatabileceği şiddet ve
güvensizlik ortamını sert bir tepkiyle sorgulamak amaçlanmıştır.
Terör ve orantısız şiddete, öncelikle insan ve çağdaş bir sanatçı
bilinci ile bir duruş sergilenmesi hedeflenmektedir."
Kavukcu, çalışmasında günümüz koşullarının getirdiği bir sonuç
olarak insananın yalnızlaşması ya da yalnızlaştırılmasına da vurgu
yaptığını söyledi.