Anasayfa /  Spor

Gökhan Zan: Antrenörler futbolcuları dövüyor!

Galatasaray, Beşiktaş ve milli takım formalarıyla başarılı bir kariyere imza atan Gökhan Zan, Türk futboluna dair çarpıcı açıklamalar yaptı. VAR sisteminin trajikomik bir şey olduğunu söyleyen Gökhan Zan, Türk futbolundaki yöneticilerin eğitilmesi gerektiğini belirtti. Gökhan Zan ayrıca, Galatasaray'ın son durumunu da masaya yatırdı.

Abone ol
Abone ol 11 Nisan 2019 22:22

Türk futbolunun efsane isimlerinden Gökhan Zan, futbolu bıraktıktan sonraki kariyerinden yabancı kuralına, hafta sonu oynanacak Fenerbahçe - Galatasaray derbisinden VAR sisteminin Türk futbolunda yarattığı etkiye kadar birçok konuda dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Gökhan Zan'ın Totemle.com'dan Merih Önal'a verdiği röportaj şöyle;

Gökhan Zan şu an neler yapıyor ve nerede?

Şu an Kanada'dayım. Toronto'da yaşıyorum. Dil eğitimi alıyorum kendimi geliştirmek için. Aynı zamanda Kanada'da en önemli akademi liglerinden birinden 3 yıllık teklif geldi, o durumu değerlendiriyorum. Fakat başka projelerim de var. Burada çok önemli gençler var, Kanada hem Avrupa'dan hem orta doğudan çok göç alan bir ülke.

''KANADA'DA FUTBOL, HOKEYİN ÖNÜNE GEÇTİ''

İleride Kanada, Amerika ve Meksika'nın beraber bir Dünya Kupası düzenleyeceğini düşünürsek burada futbola ilgi artıyor. Burada 'Soccer' denilen bizim oynadığımız futbol artık Kanada'da en ilgi gören sporu 'Hockey'in önüne geçti. Bu konuda yeterli birikime sahip antrenörleri yok.

Ben de geçmişte Fatih Terim, Mustafa Denizli, Tigana, Rijkaard, Mancini gibi birçok önemli hocayla çalıştım ve tecrübe edindim. Kazandığım bir kariyer var. Milli takım, Galatasaray, Beşiktaş gibi tecrübelerim var. Aldığım bir UEFA lisansı var. Tüm bu bilgi ve birikimi aldığım eğitimle beraber buradaki akademiye aktarmak istiyorum. Hem Avrupa hem Türk pazarına bu oyuncuları sokabiliriz. Çocuklarla çalışmaktan da büyük keyif alıyorum.

Teknik direktörler yurt dışına gitmeli mi? Sizin düşünceleriniz neler?

İstikrar çok önemli. Genç antrenörlere inanmak gerekiyor ve yavaş yavaş ülkemizde bunu görüyoruz. Ancak alınan kötü sonuçlar koltukları sallamamalı, yöneticilere büyük iş düşüyor. Yöneticilerin de vasfı önemli, ne kadar futbolun içindeler bunlara da değinmek lazım.

''YÖNETİCİLERİMİZ FUTBOLCU DÖVÜYOR''

Sadece Süper Lig de değil, amatöre kadar inmek gerekiyor. Ancak yöneticilerimiz futbolcu dövüyor, başkanlar futbolcu dövüyor. Yöneticilerin de eğitilmesi lazım. Tamer Tuna, Bayram Bektaş, Ali Tandoğan, İlhan Palut gibi genç hocalar yetişiyor. Ancak aynı antrenörler 3-5 kulüp arasında dolanıp duruyor.

''FUTBOLU BIRAKAN İSMİNİ KULLANIP ANTRENÖR OLUYOR...''

Bizim kendimize de öz eleştiri yapmamız lazım. Futbol yaşantımız bittiği anda bir an önce antrenör olmaya çalışıyor. İsmimizi kullanıyoruz sadece ve bu bizi hataya zorluyor. Futbolcu olarak önemli tecrübeler elde etmiş olsak da bizim eğitim aldıktan sonra kendimizi geliştirecek şeyler yapmamız gerekiyor.

Futboldan sonra ne yaptığımız önemli. Gökhan Zan, Tuncay Şanlı... Neler yaptı futboldan sonra? Gelecekte de neler yapılabilir buna da bakmak lazım. Ben birkaç sene önce İngiltere'ye gidip hem eğitim hem dil eğitimi aldım. Akademiler geliştiriyor insanı.

Ülkemizde sportif direktör görevi tam oturmadı gibi. Avrupa ile kıyaslarsak biz ne durumdayız?

Önemli bir nokta. Hatayspor'da sportif direktörlük yaptım. Bütçe yönetmek önemli. O dönemde iyi işler yaptık ve şu an çok mütevazı bir ortamda, birlik, beraberlik ve takım ruhuyla iyi bir temel oluşturduk. Şimdi Hatayspor başarı kovalayan bir takım haline geldi. Bundan dolayı da çok mutlu ve huzurluyum.

Sportif direktör, dünya futbolunda önemli bir rol aslında. Kulüp yapısında ekonomik açıdan, futbolun organizasyonu için de deneyim isteyen bir görev. Yurt dışı ve yurt içi bağlantıları sağlam olmalı. İkili ilişkileri, insan kaynaklarını iyi bilmeli. Avrupa'da çok önemli örnekleri var. Ülkemizde biraz zaman alacak gibi. Antrenörle, sportif direktör arasında sorunlar yaşanıyor. Medya ve taraftar baskısı da bunlarda rol oynuyor. Daha çok yolumuz var.

''YORUMCULUKTA AĞZI OLAN KONUŞUYOR''

Saha içi mi saha kenarı mı yoksa yorumculuk mu?

Saha içinden gelen biri olarak saha içinde olmayı, yönetim kısmında olmayı isterim. Teknik adam, sportif direktörlük benim için öncelikli. Yorumculukta ''Ağzı olan konuşuyor'' durumu var. Ben yayıncı kuruluşta görev aldım. Yorumculuk göreceli, kimine göre doğru, kimine göre yanlış olabiliyor. Fanatizm ön planda olduğu için bunlar yaşanabiliyor.

İleriye dönük hedefleriniz neler?

Kanada'da 2026 Dünya Kupası yapılacağı için genç oyuncular yetiştirmek, yetenekli isimleri keşfedip aldığım eğitimlerin karşılığını almak istiyorum. Ülkeme döndüğümde federasyon çapında, Galatasaray'da ya da ülke futbolunda neler yapabilirim buna bakacağım. Gökhan Zan ismi futbolu geride bırakmış olarak anılıyor ben artık 'Yeni bir Gökhan' kimliğiyle yol çiziyorum. Ülkeme faydalı olmak istiyorum.

Kanada, 2026 Dünya Kupası'na nasıl hazırlanıyor?

Geçtiğimiz günlerde Kanada yetkilileri ve Amerika ile Meksika'dan da heyetler ülkemizi ziyaret etti. Artık futbolu ön planda tutup Avrupa'ya yaklaşmak istiyorlar. Dünya Kupası da bu konuda çok önemli. Atiba, Larin gibi önemli isimleri var Beşiktaş'ta oynayan. Bulunduğum yerdeki Toronto FC de önemli bir kulüp. Kupaya kadar olan 6 yılda çok doğru mesafe kat edeceklerini düşünüyorum.

''VAR TRAJİKOMİK BİR DURUM''

Ülkemizdeki gündeme dönelim. VAR için Gökhan Zan öncesinde ne düşünüyordu, şimdi ne düşünüyor?

Hepimiz için trajikomik bir durum. VAR geldiğinde hataların azalacağını, hakemlerden çok futbolculara yarayacağını düşünmüştüm. Doğru olabileceğini düşünüyordum. Ancak aksaklıklar oluyor ve kimseyi memnun edemiyorsunuz. Oyun çok duruyor. Oyunun bu kadar kesilmesi futbolun ruhuna aykırı duruyor. O kadar hakem varken 10 saniyede karar verilebilecekken bazen 3-4 dakika VAR nedeniyle oyun duruyor. Ve buna rağmen hala doğru kararlar verilemeyebiliyor. Ülkemizde oturmadı, zamana ihtiyaç var. Bu sene deneme yılıydı, önümüzdeki yıl daha seri olacağını umut ediyorum.

Yabancı kuralı ile ilgili görüşleriniz neler?

Bu konu yıllardır var. İlk defa tartışılmıyor. Enteresan olan ise Galatasaray'ın başarılı olduğu dönemlerde bu kural gündeme geliyor. Ben bunu yabancı kuralı değil, Türk kuralı olarak görüyorum! İsteyen Türk futbolcu oynatabilir, kimseyi tutmuyorlar. Altınordu yapıyor. İsteyen 11 tane Türk oynatsın, istersen 18 oyuncunun tamamı Türk olsun kimse zorlamıyor. Ancak Galatasaray'a karşı bir alerji var. Başarılı olduğu dönemde yabancı kuralı değişimi ortaya çıkıyor. Bir karar alınıyor, kulüpler buna göre planlama yapıyor sonra olmadı baştan! Yöneticilerimiz kusura bakmasın mühendislikle, doktorlukla olacak işler değil. Futbolun içinden gelmek gerekiyor.

''YABANCI DEĞİL, GALATASARAY'I NASIL FRENLERİZ KURALI!''

Yabancı sınırı olsaydı Ozan Kabak mümkün değil çıkmazdı. Rekabete girdi ve kendini gösterdi, geliştirdi. Çağlar, Merih, Cengiz Ünder... Bunlar bizim gençlerimiz. Semih Kaya, Emre Çolak gibi isimler de gitti. Yabancılar varken rekabeti artırıyor. Yabancı kuralını kaldırırsanız Türk oyuncu nasıl olsa formam hazır mantığında oynuyor. Uzun süreli sözleşmeler var. Altından kalkmak mümkün değil, trajikomik konular. Ben buna yabancı kuralı değil, ''Galatasaray'ı nasıl frenleriz?'' kuralı olarak bakıyorum.

Şenol Güneş, milli takımda iki galibiyetle başladı. Milli takımın durumunu nasıl görüyorsunuz?

Geçmişten bugüne kadar takımda yer alan önemli oyuncular var. Fatih Terim, Abdullah Avcı, Lucescu gibi hocalarımızı da unutmamak gerekiyor. O oyunculara katkıları oldu. Çok deneyimli, ülkemizde önemli yerlere gelmiş, uluslararası başarılar elde etmiş bir hoca Şenol Güneş. İyi bir başlangıç yaptık. Hocamız çok özgüvenli ve deneyimli. Genç oyuncuları da takıma aldı, bu çok önemli. Umarım başarılı olacaktır.

''FATİH TERİM BAHANELERE SIĞINMAZ''

Süper Lig'de hafta sonu derbi var. Fatih Terim, Fenerbahçe deplasmanlarına takımı nasıl hazırlar? Siz bunu deneyimlediniz, anlatır mısınız?

Fatih Terim çok özel bir şey yapmaz. Çünkü futbolcu zaten derbiye kendi kendini hazırlayabiliyor. Taraftar, yönetici, futbolcu hepsi derbi havasını biliyor. Özel bir önlem alacağını düşünmüyorum Fatih Hoca'nın. Luyindama ile Marcao'nun olmaması dezavantaj ama Fatih Terim hiçbir bahanenin arkasına sığınmaz. Oyuncularına bunu hissettirmez, sahaya çıkanlara güvenir ve verdiği şansı da kim oynarsa derbilerde iyi değerlendiriyor.

Derbi sonucu ile ilgili fikriniz nedir?

Basın bu olayı abartıyor. Derbi konuşmaktan çok iki takım arasındaki geçmiş rekabet konuşuluyor. Galatasaray uzun yıllar Kadıköy'de kazanamıyor ama bu süreçte Galatasaray'ın Türk futbolu için elde ettiği birçok başarı var. Kadıköy'de kupa kaldırmak da buna dahil. Ben de bu ana tanıklık etmiş olan biri olarak söylüyorum.





''GALATASARAY'IN KADIKÖY'DE ALDIĞI KUPA 100 YIL UNUTULMAZ''

Bir gün Galatasaray yenecek ve bu istatistik unutulacak. Bunu bir zafer olarak görmem ama Fenerbahçe'nin sahasında kupa kaldırıp orada şampiyon olmak büyük bir zaferdir. Karanlıkta da olsa buna şahit oldum ve biz Galatasaraylıların ruhuyla aydınlattık. Karanlığı, aydınlığa çevirmesini iyi biliriz. Galatasaray'ın o Kadıköy'de kaldırdığı o kupa 100 yıl bile unutulmayacaktır.

Galataaray'ın şampiyonluk şansını değerlendirir misiniz?

En az Başakşehir kadar şanslı. Bu haftaki maçlar kritik. Yarışın son haftaya kadar süreceğini düşünüyorum. Ancak Beşiktaş'ın da son haftadaki galibiyeti önemli. En azından ikincilik için şansının yüksek olduğunu düşünüyorum. Başakşehir'i yenerlerse bu yol açılabilir çünkü rakip strese girecektir.

Derbi için, Galatasaray taraftarı için iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Bir anımla mesajımı ileteyim. Geçen gün bir halı saha maçı yaptık. Galatasaraylılar olarak Fenerbahçelileri 7-6 yendik. 1 gol, 3 asistle maçı bitirdim. Dostluk adına böyle bir maç yaptık. Temennim hakemin değil, dostluğun, maçın konuşulduğu, yöneticilerin güzel demeçler verip birbirlerini güzel ağırladığı, seyir zevki yüksek bir derbi olmasını diliyorum. Futbol ruhunun önde olmasını istiyorum. Galatasaray'ın da 3 puan almasını diliyorum. Ama her şeyden önce dostluk kazansın, ülkemizin bu sıkıntılı dönemlerde doğru mesaj verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her iki camiaya da takıma da başarılar.


Yorumlar