SEYİR DEFTERİ : BODRUM

 25 haziran perşembe günü Güvercinlik’i aştıktan sonra, Torba-Türkbükü yoluna sapıp Bodrum’a selam vermeden Yalıkavak’a  yerleştik. Batı Anadolu’nun en güzel manzaralı yollarından biridir.

İki üç gün Yalıkavak’ta oyalandık. Yazlıkçıların tamamı gelmiş değil. Merkezde normal dönemlerde yaşadığımız park yeri sorununu hiç yaşamadık desem yeridir. Çarşı, plajlar, restoranlarda tenhalık hakim. Sağlık Bakanlığının ‘’ Hayat Eve Sığar ‘’ uygulamasından risk haritasına girdiğimde rahatlıyorum. İzmir’de yaşadığımız çevreden çok daha temiz çünkü. Bu rahatlıkla cumartesi akşama doğru Bodrum’a gitme kararını uygulamaya koyuyoruz.

Bodrum.. Bence gezegenin en özel coğrafyalarından biri. İnsan hırsının hoyratlığına, beton sevdasına hala onurla direnen Bodrum!. En azından dikey yapılaşmadan kurtarabildiğimiz, kendine has beyaz badanalı evleriyle Halikarnas Balıkçısı’nın kzı Bodrum..

Çevre yolu’nun trafiğinden kurtulmak amacıyla Gümbet ayrımından hemen sonra dalıyoruz aşağıya, Bodrum’a, denize doğru.  Beyaz badanalı evlerin sıralandığı dar sokaklardan kıvrıla kıvrıla, garajı solumuza alıp ulaşıyoruz Belediye Meydanı’na. Neyzen Tevfik Caddesinden marinaya doğru ilerleyip Cumhuriyet Ortaokulu’nun bahçesine park ediyoruz. Burada da bir şaşırma merasimi!. Üçüncü araç olarak bulunuyoruz park yerinde. Görevliden bronz madalyamızı alıp; şaka şaka!.. Giriş saatimizin de yazdığı makbuz takdim ediliyor tarafımıza..

Yolun karşısına, deniz kenarına geçemiyoruz. Sahil şeridinde düzenleme çalışması var. İş makineleri egemenliğini ilan etmiş durumda!. Israr etmiyoruz!. Restoran ve kafeteryaların sıralandığı kaldırımdan yürüyüp ulaşıyoruz Belediye Meydanı’na. Sıcaklık 33 derece civarında.Çarşının kalabalığına karışmak üzere giriyoruz sokak aralarına, Veli Bar’ın asık suratlı kepenklerinin yanından. Eğlence yerlerinin tamamı kapalı!. Dükkanların yarısından fazlası! O kepenkler göz yaşı olmuş da akıyor sanki kalenin yanı başından denize doğru!. Kalabalık falan yok!. Esnaf sayısı daha fazla turistten. İçimiz burulsa da bir dosta rastlama umuduyla yürüyoruz. Rastlıyoruz da; Penguen Cafe!. Açık işte.. Merhum Zeki Müren’in de pek sevdiğini bildiğimiz mekan alıyor burukluğumuzu az da olsa!. Masaya oturmadan ateşlerimiz ölçülüyor; 36,1!. Ohh!.  Dezenfektan siparişten önce alıyor yerini dekorda. Limonata, dondurma falan sonraki işler!. İyi geliyor denize karşı soğuk bir şeyler yudumlamak..

Dönüş yolunda birkaç esnaf ve zabıtayla sohbet ediyoruz. Moraller bozuk olsa da umutlar solmamış!. Öyle ya!.. Neyimiz kaldı ki umuttan başka!.

Salgının kıskacında keyifsiz Bodrum!. Yüzü asık, neşesiz!. Cevat Şakir geliyor aklıma.. Mırıldanıyorum belli belirsiz..

Merhaba! Yokuşbaşı’na geldiğinde Bodrum’u göreceksin. Sanma ki sen, geldiğin gibi gideceksin!. Senden öncekiler de böyleydiler; akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.

Mazı’da görüşmek üzere…

 

Yorumlar