Seçimi İmamoğlu değil, Koç kazandı!
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Abone olHabertürk yazarı Fatih Altaylı, Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Ekrem İmamoğlu'nun hak ettiği bir seçim zaferi kazandığını belirten Fatih Altaylı, ilginç bir bilgi paylaştı.
Ekrem İmamoğlu'nun belediyedeki en kritik göreve, seçim sürecinde kendisini açıktan destekleyen Koç Holding'in sahibi olduğu TÜPRAŞ'ın eski CEO'sunu getireceğini yazdı.
Fatih Altaylı, "Duyduğum kadarı ile Belediye’deki en önemli görev olan genel sekreterliğe, Tüpraş’ın eski CEO’sunu getirecekmiş. Bana doğru bir tercih gibi görünüyor." ifadelerini kullandı.
İşte o yazı;
Sevgili okurlar, bakmayın öyle kocaman kocaman laflar
edildiğine, aslında iki şey çok basittir.
Basit olduğu için de herkes üzerine ahkam kesmekte kendini özgür ve
rahat hisseder.
Bunlardan biri futboldur, diğeri ise siyaset.
Basiti görmek de kolaydır aslında.
Bakın, daha YSK seçimleri iptal kararı vermeden, 31 Mart
seçimlerinden sonra oylar tekrar tekrar sayılırken, bu köşenin
sahibi kulunuz bakın 6 Nisan günü ne yazmışım:
“11 Aralık 1977 günü yapılan Konya Belediye Başkanlığı
seçimi sonucunda sandıktan 1. Sırada Mehmet Keçeciler
çıktı. 27 bin 556 oy almıştı.
İkinci sırada ise CHP adayı Adnan Ertanık vardı ve 21 bin 927 oy
almıştı. Adalet Partisi’nden Mehmet Ortaer’in oyu ise 17 bin 683
idi. Bazı sandıklarda itiraz edildi.
Oydu, buydu derken süreç uzadıkça uzadı.
Adalet Partisi ve CHP, YSK’ya itiraz ettiler ama bambaşka bir
gerekçe ile.
Keçeciler’in adaylık başvurusunun il başkanı değil, ilçe başkanı
tarafından yapıldığı gerekçesi ile.
İtiraz aslında geçersizdi çünkü seçimden önce yapılmış olması
gerekiyordu.
Ama YSK kazanan adayın hakkını yiyerek usulsüz biçimde seçimleri
iptal etti.
19 Mart 1978 günü seçimler yenilendi.
Mehmet Keçeciler bu kez 34 bin oy alarak ve farkı itiraz
edilmeyecek biçimde açarak seçimi kazandı.
Seçmen mağdur edilen siyasetçiye sahip çıkmıştı.
Ancak Belediye Meclisi seçimleri yenilenmediği için orada AP ve CHP
çoğunlukta idi.
Belediye Başkanının maaşını düşürdüler, her türlü zorluğu
çıkardılar.
Ama Konyalılar seçtikleri başkana sahip çıktılar.
Sonuna kadar arkasında durdular.
Bunu niye mi yazdım şimdi.
Ne bileyim, bazen tarihi hatırlamakta fayda var.”
Yetmemiş, seçim tekrarı kararı alındıktan sonra okurlar, yani
sizler “Yenilenen seçimde ne sonuç çıkar?” diye ısrarla
sormuşsunuz.
8 Mayıs günü de şöyle yazmışım:
“"Okurlar soruyor merakla:
23 Haziran’da sandıktan ne çıkar?
Bu köşenin takipçileri farkındadır ki, ben 1 Nisan’dan bu yana
seçimlerin tekrarlanacağını yazıp duruyorum. Ve seçimleri
tekrarlatmak isteyenlere geçmişten bir misal veriyorum.
1977 yerel seçimlerinden.
O seçimde Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına Mehmet Keçeciler
seçilmişti.
O günün iktidarı, YSK üzerinde baskı kurarak Konya seçimlerinin
yenilenmesini sağlamış ve bunun sonucunda Mehmet Keçeciler
tekrarlanan seçimi bu kez 34 bin oyla, yani oylarını arttırarak
kazanmıştı.
Bunu 6 Nisan günü yazdım.
Açıp detaylarına bakabilirsiniz.
Anlayacağınız bu millet oyuna sahip çıkar.
Yeter ki sandığa leke düşmesin."
Siyaset bu kadar basit aslında.
Yoksa ben nereden bileceğim aylar öncesinden sandıktan ne
çıkacağını...
Müneccimbaşı mıyım!
Çok ağır sorumluluk
Ekrem İmamoğlu kendisinin bile ummadığı kadar büyük bir
sorumluluğun altında şu anda.
Öncelikle görevi hayırlı uğurlu olsun.
Anasının ak sütü gibi helaldir.
Ama dediğim gibi sorumluluk çok ağır.
Türkiye’de ya yeni bir siyasetin başlangıcını yapacak ya da bir
siyaseti yeniden Türkiye halkından uzaklaştıracak.
Tarafsız, adil, hukuka saygılı, yolsuzluğa bulaşmamış, temiz bir
“Kent hizmetkarı” olursa partisinin ve kendisinin önünü açar,
Türkiye’yi yeni bir yere taşır 2023’te yepyeni bir hikaye yazar
veya yazılmasına vesile olur.
Çuvallar ise Türkiye’nin geleceğine ilişkin bambaşka bir yolun
açılmasına neden olur!
Duyduğum kadarı ile Belediye’deki en önemli görev olan genel
sekreterliğe, Tüpraş’ın eski CEO’sunu getirecekmiş.
Bana doğru bir tercih gibi görünüyor.
En azından mantık olarak.
İstanbul’da yazılacak başarılı bir hikaye, Türkiye için de yeni ve
önemli bir umut demektir.
Göreceğiz.
Teşekkürler Binali Bey
Binali Yıldırım’a dün televizyonda da teşekkür ettim.
Burada da etmek istiyorum.
Siyasi hayatı boyunca gerekirse partisinin politikaları ile ters
düşme pahasına asla kutuplaştırıcı, ötekileştirici bir dil
kullanmadı.
Yenilenen kampanya sırasında ise “Çalmışlar” cümlesi dışında hatalı
bir söz söylememeye gayret etti.
Ve en önemli işi dün seçim gecesi yaptı.
Tamamen kendi inisiyatifi ile saat 19.15’te yani seçim yasaklarının
bittiği anda halkın karşısına çıkıp “Seçimi kaybettim. Rakibi
kutluyorum. Yapacağı doğru işlerde yanında olacağız” dedi.
Bu, Türkiye’nin tansiyonunu da bir anda normale çekti.
Olası her türlü gerilimi önledi.
Her şeyi kolaylaştırdı.
Geçen seçimde düşürüldüğü hataya bu kez düşmedi.
Adam gibi yenildi.
Bize de düşen teşekkür etmek oldu.
Ekonomik
AK Parti niye kaybetti, CHP ya da İmamoğlu niye kazandı!
Nedeni basit.
Ekonomik.
AK Parti’yi iktidara taşıyan ekonomi idi, 2001 ekonomik krizi
idi.
İktidarını sallayan da ekonomi oldu.
Gerisi lafügüzaf.
Lüks otomobile, zenginleşmeye kızmış seçmen.
Hayır ona kızmadı.
“Kendisi fakirleşirken zenginleşmeye kızdı”
Beraber zenginleşirken başkasının da zenginleşmesini
umursamazdı!
Yanından geçen çakarlı lüks otomobile kızmadı.
O hep geçiyordu.
Ama kendisi otomobilinin taksidini ödeyemezken, benzinini alamazken
yanından geçen çakarlı otomobile kızdı.
Geçen gün Isparta’da 4. ölüm yıldönümünde anmaya gittiğim Demirel,
tencerede pişenin sandıktan çıktığını söylerdi.
Olan bitenin yüzde 80’i ekonomiktir.
Ha bu arada CHP, AK Parti’yi şaşırtacak adaylar çıkardı.
O tuzu biberi oldu.
Ek fatura
Tekrarlanan seçimde farkın büyüyeceğini biliyorduk ama bu kadar
büyüyeceğini açık söyleyeyim ben bile tahmin etmiyordum.
Benim tahminim 250-300 bin fark idi.
800 bin biraz ağır oldu.
Bu açılmada temel nedenler AK Parti’nin hatalarından
kaynaklandı.
1. Pontus söylemi. Büyük oranda Karadenizlilere yaslanmış bir AK
Parti’de akıl tutulmasına delalet ediyordu.
2. Valiye hakaret etti söylemi. Türkiye’de seçmen valiyi devlet
otoritesi olarak görür ve valilere pek de bayılmaz. Vali’nin
yaptığını da haksızlık olarak gören çoktu. Üstelik de “Seçilmişi
atanmışa yedirmeyiz” diyen bir siyasi hareketin atanmışa sahip
çıkması seçmende benimsenmedi.
3. “Seçilirse yargı ile indiririm” söylemi tamamen ters tepti.
4. Ve tabii “Öcalan Brothers”ın kamu ajans ve televizyonlarında boy
göstermesi ve seçime yönelik mesajlar vermesi milliyetçi
muhafazakar seçmenin hiç ama hiç hoşuna gitmedi.
E bunca hatanın da bir “Ek faturası” olmalıydı.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Demokrasinin sandıkla gelmek değil sandıkla gitmek olduğunu bildiğimiz zaman.