Anasayfa /  Sağlık

Organ nakli sonrası psikoloji

Organ nakli sonrası psikoloji

Abone ol
Abone ol 08 Kasım 2016 10:33

Böbrek yetmezliği, hastaların bedenleri kadar ruhlarını da etkiliyor. Diyaliz ve organ bekleme sürecinde pek çok problemle boğuşan hastalar, nakil sonrasında özellikle ilk aylarda korku, stres, suçluluk, üzüntü gibi psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Uzmanlar, kişinin bu olumsuzluklara odaklanmak yerine kendine daha çok zaman ayırarak keyif aldığı şeyleri yapmasını tavsiye ediyor.

“Ruh iyi olmadan beden de iyileşmez” diyen Psikolog Yekta Korkmaz, hastaların özellikle bir yılın sonunda diyaliz dönemine kıyasla fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da olumlu gelişmeler yaşadığını vurguluyor.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ bekleyen hasta sayısı artmaya devam ediyor. En sık rastlanan organ yetmezliği vakalarını ise böbrek yetmezliği oluşturuyor ve binlerce hasta umutla böbrek nakli olmayı bekliyor.

Kaygı düzeyi artıyor

Gerek diyaliz ve organ bekleme sürecinde gerekse organ nakli sonrasında bu hastalar birçok psikolojik sorun yaşıyor. Ülkemizde her yaş grubunda ciddi binlerce hastanın diyalize bağlı hayatını sürdürmeye çalıştığını hatırlatan Korkmaz, “Haftada birkaç kez makineye bağlı şekilde yapılan diyaliz tedavisi öncesi ve sonrasında hasta, hem fiziksel hem ruhsal olarak olumsuz etkileniyor. Diyaliz sürecinde çoğu hastanın gündelik yaşamı ve iş hayatında sorunlar oluşurken, okullarına ara vermek zorunda kalan hastalar da bulunuyor. Böbrek yetmezliğinin yarattığı yorgunluk, halsizlik, kısıtlı ilgi alanları, kısıtlı beslenme gibi etkenler diyaliz sürecinde de devam ediyor. Bu durum hastaların depresif duygulanım ve kaygı düzeylerinde artışa neden oluyor” diye konuştu.

Korku ve mutluluk bir arada

Psikolog Yekta Korkmaz, böbrek naklinin yalnızca böbreğin görevini düzeltme değil, aynı zamanda nakil yapılan hastalarda yaşam kalitesini de artırma amacı taşıdığının da altını çiziyor. Nakil sürecine giren hastaların hazırlık aşamasında stres, kaygı, heyecan; ameliyat sonrasında ise yaklaşık ilk 3 ay heyecan, korku, mutluluk gibi birçok duygunun iç içe olduğu bir dönemden geçtiğini anlatan Korkmaz, şöyle devam ediyor:

“Bazı hastalarda böbrek naklini takip eden ilk aylar yoğun ilaç tedavisi, uyum süreci gibi nedenlerle sıkıntılı geçse de, özellikle bir yılın sonunda diyaliz dönemine göre fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da olumlu gelişmeler yaşanıyor. Hasta gücünü ve sağlığını yeniden kazanırken yaşam kalitesi de artıyor. Kişiler artık bağımsız yaşamanın zevkine vardıkları için hem kendileri hem de aileleri daha mutlu hissediyor. Ancak bu süreçte hastanın takibi ve tedaviye uyumu da büyük önem taşıyor.”

Olumsuzlukları aşmak için değişim şart!

Tedavide hastanın kendini ruhsal olarak iyi hissetmesinin de büyük rol oynadığına dikkat çeken Korkmaz, kronik rahatsızlıkları olan kişilerde depresyon ve panik atak gibi rahatsızlıkların çok sık görülebildiğini söylüyor.

“Nakil süreciyle beraber zaman içinde bu olumsuzlardan da kurtulmak için kişinin de hayatında değişiklikler yapması gerekiyor” diyen Korkmaz, özellikle böbrek hastalığıyla beraber şeker, tansiyon gibi başka rahatsızlıkları da olan hastalarda bu durumun daha büyük önem arz ettiğini söylüyor.

Yorumlar