Anasayfa /  Sağlık

Emine Erdoğan’dan gıda sektörü için flaş açıklama

Emine Erdoğan, “Ne yazık ki sektöre baktığımızda yiyip içtiklerimizin gıda olmadıkları, kimyasal kokteyllerin olduğu açıktır. Bunu anlamak için paketin içindekiler kısmını okumak yeterlidir” dedi.

Abone ol
Abone ol 24 Nisan 2019 22:58

Günümüzde birçok insanın kronikleşmiş hastalıkların pençesinde olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, “Sağlığımız endüstriyelleşmiş diyetler konusunda yenik durumdadır. Diyabet önlenebilir hastalık kategorisindedir. En basit örneğiyle bundan kurtulmak isteyen kişinin fast foodu bırakması ve tencere yemeklerine dönmesi gerekir. Fakat ne yazık ki sektöre baktığımızda yiyip içtiklerimizin gıda olmadıkları, kimyasal kokteyllerin olduğu açıktır. Bunu anlamak için paketin içindekiler kısmını okumak yeterlidir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı tarafından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) iş birliğiyle 24-27 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Kongresi başladı.

Kongrenin Onursal Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından açılışı gerçekleştirilen Kongreye, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Teknik Sorumlusu Olexandr Polishchuk, bilim insanları ve sağlık çalışanları katıldı.

Emine Erdoğan: “Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir”

Açılışta konuşan Emine Erdoğan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanının bilimsel bir zemine oturmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan, “Geleneksel tıp uygulamalarının modern tesislerde ehemmiyet sahibi kişilerle gerçekleştirilmesi hayati önem taşıyor. Hem bilimsel dünyasında hem de kamuoyunda bu uygulamaların çağ dışı olduğuna dair yanlış bir anlayış var. Bu kongre gibi bilimsel çabalar bu algının kırılmasını sağlayacak, bu tür uygulamaların, ehil olmayan insanların elinde bir sömürü aracı olmasının önüne geçecektir. Bildiğiniz gibi bu kongrenin ana akım yaklaşımlara bir alternatif olmadığının altı çizilmişti. Çünkü tıp alternatifsiz olarak bir bütündür. İnsanın ruh ve beden sağlığını bütüncül ele almalıdır” dedi.

“Sağlığımız endüstriyelleşmiş diyetlere yenik düşüyor”

“Hayat teknolojik ve bilimsel açından her geçen gün ilerliyor” diyen Emine Erdoğan, “Fakat maalesef bu ilerleme yaşam kalitesi ve insani değerler noktasında kendini gösteremiyor. Etrafımızda birçok insanın kronikleşmiş hastalıkların pençesinde olduğunu görüyoruz. Daha endişeleneceğimiz şey ise bu yaşın düşmesidir” ifadelerini kullandı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sağlığımız endüstriyelleşmiş diyetler konusunda yenik durumdadır. Geleneksel mutfak kültürünü sistematik olarak öldürmektedir. Modern hayatın sağlamış olduğu konfor fiziksel aktiveleri bitirdi. Ulaşım kolaylığı arabayla her yere gitmek ise bedensel aktivitelerimizi kaybetmemize neden oluyor. Ekran bağımlığı gençlerde ortaya çıkıyor. Aşırı alkol aktif pasif sigara içmek ve her yanı çevreleyen kimyasallar ise yaşam tarzı hatalarındandır.

“Yiyip içtiklerimiz gıda değil, kimyasal kokteyller”

Diyabet önlenebilir hastalık kategorisindedir. En basit örneğiyle bundan kurtulmak isteyen kişi fastfoodu bırakması ve tencere yemeklerine dönmesi gerekir. Bu da yemek kültürünü yeniden yorumlamayı ve yaşam tarzını yeniden tasarlamayı gerekli kılar. Fakat ne yazık ki sektöre baktığımızda yiyip içtiklerimizin gıda olmadıkları, kimyasal kokteyllerin olduğu açıktır. Bunu anlamak için paketin içindekiler kısmını okumak yeterlidir.

“Kronik hastalık seyri devam ederse hastalığın pençesinde kıvranacağız”

İnsanları hastalığa iterek sömürmek öyle bir noktaya geldi ki, kozmetikte bile müşteriler hasta olarak nitelendirilmektedir. Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir. Ruhun hastalığı hastalık bedene sirayet eder. Bu da insanın düzgün yaşamasının önündeki en büyük engelidir. Dünyanın bozulan hastalık pençesinde şifaya buluşturulması gerekiyor. Kronik hastalıkların seyri devam ederse yaşam, hastalıkların pençesinde kıvrandığımız şeyden başka bir şey olmayacaktır.”

Sağlık Bakanı Koca: “Şiddeti ortadan kaldırmalıyız”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise konuşmasında tarih boyunca hemen her toplumun geleneklerinde hastalıklarla mücadeleye ilişkin uygulamalar olduğuna vurgu yaptı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün “fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı bilgi, beceri ve uygulamaların bütünü” olarak tanımladığı geleneksel tıbbın, gelişmiş ülkelerde bile yer bulmaya başladığını belirten Koca, şunları söyledi:

“Geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile tamamlayıcı ve geleneksel tıp uygulamaları batı ülkelerinde yer bulmaktadır. 2014-2023 stratejisinde bu uygulamalar modern tıp uygulamalarına entegrasyonu ön plana çıkmaktadır.

Tıbbın insan odaklı bir bilim, hekimliğin ise bir sanat olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Konusu ve nesnesi insan olan, bu mahreme müdahale olan mesleğin insani yönüne müdahale edilmemelidir. Bu güveni sağlayabilmek başta şiddet olmak üzere birçok sorunun üstesinden gelebilecek anahtardır. Hasta ve hekimin kendisini güvende hissedeceği hizmet ortamını sağlayabiliriz. Kendini elinden ve bilimden emin olduğunun düşünen toplumların bunu herkesten çok yapabileceğini düşünüyorum. İnsan sağlığının görev olarak üstlenmiş olanlar aynı zamanda aciliyeti kazanan ve hakkını veren bir ahlak anlayışına sahip olmak zorundadır. Bu ahlak anlayışı hizmet etmeyi prensip edinmektir. Ancak tartışmasız bir insan sevgisiyle varlığını sürdürebilir. Nihai vizyonumuz herkesin sağlık hakkının korunduğu kolayca erişebildiği bir Türkiye’ye sahip olmaktır. Bilimin aydınlığından sapmadan tüm kaynaklarımızı harekete geçirerek ve tüm araçlarımızı bu araçta seferber eder böyle bir amaca ulaşabiliriz.”

GETAT uygulamaları

GETAT uygulamalarının sağlam kanıtlar üzerine oturması, klinik ve laboratuvar çalışmaları yapılarak doğru ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi ve bu alanda yapılacak akademik çalışmaların önünün açılması için Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında Klinik Araştırmalar Yönetmeliğini Mart ayında yayımladıklarını anlatan Bakan Koca, mevzuat çerçevesinde, geleneksel tıp uygulamalarında Türkiye’de sadece standart eğitimleri almış olan hekimlerin yetkilendirildiğini kaydetti. Koca, akupunktur, apiterapi, fitoterapi, kupa terapisi, hirudoterapi (Sülük tedavisi), osteopati, kayropraksi, refleksoloji, ozon terapi, mezoterapi, maggotterapi (Larva tedavisi), müzik terapi, homeopati, hipnoz ve proloterapi olmak üzere 15 başlık üzerinde eğitim verildiğini bildirdi.

Fahrettin Koca, “Bugün itibarıyla ülkemizde 56 üniversite hastanemizde öncelikle Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri yapmak üzere GETAT uygulama merkezleri açılmıştır. 3 bin 350 hekime bu üniversitelerimizde GETAT uygulama sertifikası verilmiştir. Yine ülkemizin dört bir yanında 60 tanesi devlet hastanesi olmak üzere, özel sağlık kuruluşları ile birlikte toplamda 910 GETAT ünitesine açılış izni verilmiştir” bilgisini verdi.

“Tıpta öncelikli prensip zarar vermemek”

Sağlık Bakanı Koca, tıpta öncelikli prensibin, zarar vermemek olduğunu belirterek, bu yaklaşımla kontrolsüz, ehil olmayan, tıp eğitimi almamış ellerde yapılan uygulamaları ortadan kaldırmayı amaçladıklarını dile getirdi.

Kongrede 49 yabancı olmak üzere 139 konuşmacı yer alıyor. 2 bin 200 katılımcı ile 4 gün boyunca devam edecek kongreye, 20 ülkeden temsilci ve üst düzey yönetici katılıyor.


Yorumlar