Anasayfa /  Sağlık

Bu virüs cinsel ilişkiyle bulaşıyor! Kansere bile yol açıyor

Kadın jinekoloji kanserleri arasında üçüncü sırada yer alan ve cinsel ilişki sırasında bulaşan HPV virüsü, rahim alt bölgesi kanseri olan rahim ağzı kanserine yol açıyor. Sinsice ilerlediğinden ileri evrede teşhis edilebilen HPV virüsü, özellikle genç kadınları tehdit ediyor.

Abone ol
Abone ol 18 Ocak 2019 11:46

HPV aşısı ile büyük ölçüde koruma sağlanan virüsün bulaşmasına erken yaşta korunmadan ve bilinçsizce yaşanan cinsel ilişkiler de neden olabiliyor. Sinsice ilerleyen bu hastalığın en yaygın belirtisi ise bel ağrısı.

Sinsice ilerlediğinden çoğunlukla ileri evrede teşhis edilebilen bu tehlikeli hastalığa özellikle HPV virüsü denilen ve cinsel yolla bulaşan bir virüsün neden olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Osman Temizkan "Bu kanser HPV infeksiyonları genç yaşlarda bulaştığından dolayı özellikle genç kadınları tehdit ediyor.

Cinsel yaşamı olan her 2 kadından birisi, hayatının herhangi bir döneminde HPV virüsü alırken, buna karşın virüsü almak kanser olmak anlamına gelmiyor" diyor. Bugüne dek HPV virüsünün 100'e yakın çeşidinin tespit edildiğini, bunlardan 14 tanesinin onkojenik açıdan yüksek riskli olduğunu söyleyen Dr. Osman Temizkan "Olguların yüzde 70-80'inden iki çeşit HPV virüsü sorumludur. Kondom ve bariyer önlemleri, HPV enfeksiyonu riskini azaltır, ancak bu tam olarak koruyucu değildir" diyor.

HPV AŞISI BÜYÜK ÖLÇÜDE KORUMA SAĞLIYOR

HPV aşısı ise rahim ağzı kanserinden büyük ölçüde koruma sağlıyor.Dünya Sağlık Örgütü de 9-13 yaş arası kızların aşılanmasını yani daha cinsel ilişkiye girmeden önce aşı yapılmasını öneriyor. Bu yaş grubundan sonra ise 45 yaşına kadar aşı yaptıranlar, henüz karşılaşmadıkları HPV tiplerine karşı aşıyla korunabiliyor. Doç. Dr. Osman Temizkan, HPV aşısı yapılsa bile rahim ağzı kanserine karşı düzenli Pap-Smear testi yapılmasının önemli olduğunu söylüyor. Cinsel yönden aktif olan ve 21 yaşın üstündeki kadınların 30 yaşına kadar 3 yılda bir PAP Smear testi yaptırması yeterli. 30 yaşından sonra Pap-smear testinin ne sıklıkla yapılacağı kişinin taşıdığı riske göre değişiyor.

ERKEN YAŞTA KORUNMADAN VE BİLİNÇSİZCE YAŞANAN İLİŞKİLER DE ETKİLİ

Rahim ağzı kanserine HPV virüsünün yanı sıra birçok faktör yol açabiliyor. Doç. Dr. Osman Temizkan; Erken yaşta korunmasız cinsel ilişki yaşayan, birden fazla cinsel partnerle ilişkisi olan, cinsel ilişki sırasında korunma yöntemi kullanmayan, genital bölge temizliğine dikkat etmeyen, sigara içen, yetersiz ve sağlıksız beslenen ayrıca ailesinde rahim ağzı kanseri geçmişi olan kişilerin daha yüksek risk taşıdıklarını söylüyor.

BEL AĞRISI DEYİP GEÇMEYİN!

Sinsice seyreden ve ileri evreye ulaşıncaya dek herhangi bir belirti göstermeyebilen rahim ağzı kanserinde bazı ipuçlarına çok dikkat etmek gerekiyor. Cinsel ilişkiden sonra ağrı, aşırı vajinal kanama ve akıntı ile kasık ve bel ağrısı da rahim ağzı kanserine işaret edebiliyor. Doç. Dr. Osman Temizkan rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunu belirterek "Uygulaması oldukça kolay olan Pap-smear testi servikal kanserlerin yüzde 90'ını erken dönemde yakalayabilir. Serviks tarama çalışmalarının rutin olarak kullanıldığı ülkelerde serviks kanseri oranı yüzde 50'den fazla azalmıştır. Düzenli tarama testleri ve HPV virüsüne karşı koruyucu aşıların yapılması bu kanseri önleyebildiğinden hayat kurtarıcıdır" diyor.

KORUYUCU AŞI ÇALIŞMASI UMUT VERİYOR

HPV aşısının tedavi edici değil, koruyucu etkisi olduğunu belirten Doç. Dr. Osman Temizkan, son yıllarda serviks kanserlerine neden olan HPV virüsü ile ilgili tedavi amaçlı aşı geliştirme çalışmalarının da umut verici olduğunu belirterek "Günümüzde hastalığın seyrini ve seçilecek tedavi yöntemini; kanserin tipi, yerleşimi, evresi, büyüme hızı, hastanın yaşı ve tedaviye verdiği/vereceği yanıt belirliyor. Temel tedavi yöntemi cerrahi olmakla birlikte; ileri aşamadaki hastalarda radyoterapi ve kemoterapi seçilecek tedavi yöntemidir. Cerrahi tedavi yöntemi artık laparoskopik ya da robotik olarak yapılmaktadır. Bu yöntemlerle sinir koruyucu cerrahi yapılarak idrar kesesini ve bağırsak fonksiyonlarını korumak mümkündür. Ayrıca yapılan cerrahinin cinsel fonksiyonlara etkisi ortadan kaldırılmaktadır" diyor.








Yorumlar