Anasayfa /  Sağlık

Huzursuz bacak sendromu (HBS) kadınlarda erken ölüme sebep oluyor!

Huzursuz bacak sendromu (HBS) olan kadınlarda erken ölüm riski, diğerlerine göre yüzde 43 daha fazla.

Abone ol
Abone ol 20 Aralık 2017 02:30

Neurology dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, Pennsylvania Üniversitesi bilim insanları, yaş ortalaması 67 olan 57 bin 417 kadının verilerini analiz etti. Araştırma sırasında her 2 yılda bir gönüllülerin, aralarında HBS dahil sağlık sorunlarıyla ilgili veriler toplandı.

Uzmanlar, 10 yıl içinde, çeşitli nedenlere dayanan 6 bin 448 ölüm kaydetti. HBS hastası kadınların kardiyovasküler hastalık kaynaklı ölüm riskinin diğerlerine göre yüzde 43 daha fazla olduğunu ortaya çıktı.

Diğer yandan HBS ile onkoloji ve diğer nedenlere bağlı ölüm oranı arasında bir bağın tespit edilmediği kaydedildi.

Huzursuz bacak sendromu, uyku ya da istirahat esnasında bacaklarda rahatsızlığın hissedilmesiyle karakterize edilen sensimotor bozukluk. HBS sıkça akşam ve gece saatlerinde şiddetlenir ve uyku bozukluğuna yol açar.

Sensorimotor Sistemi Nedir?

Yoga, yer değiştirmek, yürümek, koşmak, tırmanmak, itmek, çekmek, eğilmek, çömelmek, uzanmak ve dönmek gibi tüm günlük hayat aktiviteleri de dahil herhangi bir hareket pratiğinde ‘sensori-motor’ sistem ya da ‘nöromüsküler kontrol’ devrededir.

Hareket sırasında hangi kasın, ne zaman ne kadar, hangi sırayla kasılıp gevşeyeceğini kontrol eder. Bunu feedforward (ileri bildirim) mekanizması ile sağlar1. Yani siz farkına bile varmadan sırf bir şey yapmak aklınıza geldiği anda derin stabilizatör kaslar devreye gire-rek hareket için stabil bir ortam oluşturur. Eklemde minimum sürtünmeyi, kasta minimum enerji sarfiyatını ve sistemde maksimum güç üretimini1 yani kısaca optimal hareketi sağlar. Fonksiyonel eklem stabilitesini sağlar (hareket sırasında eklem homeostazisi)1. Dengeyi ve harekette kolaylığı sağlar. Bedenin uzaydaki konumu-na dair bir farkındalıktır. Homeostaz olur yani beden sağlığa döner. Sistem sağlıklı olduğunda Ştiram Sukham Asanam (Patanjali Yoga Sutralar) hissederiz yani rahat ve dengede. Eğer nöromüsküler kontrol yoksa dengesiz, güçsüz ve rahatsız hissederiz ve incinmeler olabilir.

Sensorimotor sistemini bilgilendiren şeyler sırasıyla:

• Kulaktaki Vestibüler Sistem

• Gözler ve Oryantasyon

• Kas, eklem ve fasyadan Propiyoseptif Reseptörlerdir. (1,2)

Sensorimotor sistem ana rahminden itibaren reflekslerle beraber gelişmeye başlar. Herkeste aynı gelişeceği garanti değildir ve muhakkak hepimizin bedeninde ‘offline’ olan ya da işlemeyen bölgeler vardır. Bunların nedeni doğum travması, motor gelişim evrelerini tamamlamamak, fiziksel ve duygusal travmalar, günlük alışkanlıklar (çok oturmak), hamilelik ve doğum yapmak, ameliyat geçirmek, düşmek ve kaza geçirmek olabilir. Gelişim sırasında ya da yetişkin olduktan sonra olan bu travmalar, nöromüsküler sistemde dengesizlikler yaratır. 3,4,5

Travma nasıl sensorimotor sistemi etkiler?

Kucağa alınmayan ve sallanmayan çocuklarda kulaktaki vestibüler sistem gelişmeyebilir. Vestibüler sistemi başın konumunu belirler ve ancak hareket ile gelişir. Çok oturmak, televizyon önünde uzun süre oturmak bu sistemin gelişmesini önler. Vestibüler sistemi nefes alış verişine kadar gündelik hayatımızı derinden etkiler.

Propiyoseptif reseptörler tehdit altında olduğunda kapanır (5). Örnek olarak diz bağı koptuktan sonra ‘dizin etrafındaki kaslar spazma sokayım ki bağlarını hareket etmesin ve kendimi iyileşeyim’ diye düşünürler. İyileştikten sonra o kasların devreye girmesi gerekir, ancak otomatik olarak girmeyebilir. En büyük zorluk, nöromüsküler kontrolü tekrar sağlamaktır. Bedenin o bölgesi ‘offline’ olur ya da artık etkili ve efektif devreye giremez hale gelir.

Bu tarz travmalarla zamanla kaslarımız doğru zamanda doğru miktarda kasılamamaya başlarlar(5). Bu özellikle lokal stabilizatör ‘postür’ kasları için önemlidir çünkü postür kaslarında bir tür proprioseptif reseptör olan kas iğciği yoğunluğu global hareket kasla-rından çok fazladır(6). Bu da bedenin uzayda pozisyonu ve hareketi hakkında beyine bilgi sağlayarak bir sonraki hamlesi için karar verme sürecinde belirleyici olduklarını düşündürür. Ayrıca eklemlerin ‘nötral’ pozisyonda kalmasını sağlayarak dokulara rahat hareket etme alanı açar(6). Bu kaslar ‘offline’ olduğunda duruş bozukluğu oluşur ve kişi bitkin olur, hareket için kullanılan kasları postürü tut-mak için kullanmaya başlar. Normalde kasıl-gevşe prensibinde çalışan ve uzun süreli kasılma gerektiren işler için yaratılmamış olan hareket kasları kronik olarak kasılmaya başlarlar ve bedende ağrılar oluşur (3,4,5).

Çoğu kişi nöromüsküler sisteminde olan dengesizlikleri fark etmez çünkü ancak fiziksel aktivite sırasında dengesizlikler ortaya çıkar. Kısa sürede yükleme sonucunda fark edilir hale gelirler. Sporcular ya da zor yoga pozlarında fark edebilirsiniz. Çoğu kişi ağrılar ve sızılar içinde yaşar.

Uzun yıllar sürdürdüğünüz günlük hayat aktiviteler içinde hissetmeyebiliriz çünkü vücut rutini sürdürmek için kendince yollar geliştirir. Bu kompansasyon yolları akşamdan sabaha değil ancak yıllar içerisinde dokularda yanlış yüklenmeler sonucu yıpranmaya yol açar. Doku kırılma noktasına geldiğinde sinyal göndermeye başlar (eklem hareketlerinin kısıtlanması, hafif spazm ve tutulmalar, ağrı, doku hasarı, vb.). Yeni bir aktiviteye başladığınızda (dans, yoga, pilates, vb.) ya da rutinin dışına çıktığınız bir günde (biraz uzun yürümek, ağır kaldırmak, vb.) birden belirgin olarak hissedilebilir. Eski rutine döndüğünüzde herşey ‘normale’ dönebilir. Semptom geliştirme sıklığı zamanla artabilir ve ileri yaşlarda deneyimlenen ve ‘normal’ olduğunu düşündüğümüz eklem deformasyonları, ağrılar ve hareket kabiliyetindeki tüm gerilemelerinde bu kompansasyon mekanizmalarından kaynaklandığı artık sorgulanıyor (7,8).

Postür kaslarınız devrede olup olmadığını anlamak için şunlara dikkat edin:

• Üç ay spor yapmadığınızda sağlığınızda büyük gerileme yaşıyorsanız, sensorimotor sistemininiz dengede işlemiyor anlamına gelebilir. Kas zayıflasa da üç ay içinde genel iyilik hali devam etmelidir.

• Hareket sırasında nefes tutuyor musunuz?

• Dudaklarınız hareket sırasında geriliyor mu?

• El ve ayaklarınızı pençeliyor musunuz?

• Hareket sırasında çok aşırı terliyor musunuz?

• Hareketleriniz de zerafet var mı yok mu?

Sensori motor sistemini düşünerek devreye sokamıyoruz. Bilinçli kontrol altında olan bir şey değildir. Hareket bilinç altından gelir. Hatta zorlanmak, bizi hemen kompanse eğilimimize geri sokar. Ne zaman ki postürümüzü düzeltmek için Plank ya da Vasistasana gibi zorlayıcı bir poz yaptık, beden bilinç altından hemen eski paternlerine girer ve transversus abdominus devreye girse bile yine geç ve dengesiz biçimde devreye girmiş olabilir. Fit olmak ve sağlıklı duruş arasında fark vardır.

Nöromüsküler kontrolün yeniden devreye sokulması gerçek şifanın sağlanmasında en büyük adımdır. Bunu sağlayabilmek için alışkın olduğumuz fiziksel aktivite çalışmalarından çok farklı bir yaklaşım gereklidir.

Neyse ki ümit var! Postür kaslarını ‘offline’ olmaktan çıkaran, on-larda propiyosetif uyarıyı tekrar kavuşturan, minimum çaba ile yapılan 3 boyutlu hareketler, buna destek olarak verilebilir. Yuvarlanmak, yuvarlanarak oturamaya kalkmak, çabasız ve özgür hareketler. İçten gelen hareketler. Yoga pratiğimde buna ‘oyunsu araş-tırma’ diyorum. Çok açık ve özgür bir bölüm olduğu için faydaları belirsiz gibi hissedilebilir. Ancak bir çok kişi için tek derinden ve gerçek şifa, bu bölümden kaynaklanıyor olabilir. Benim gibi hiza dışı ve offline olmuş bedene sahip biri için yoga pozları hep çok zor ve incitici geldi. Fizyoterapistlerin kullandığı bir terapi olan ve kısa tekrarlar ile yapılan Ulolara yıllarca bu kadar ısrar etmemin sebebi-ni şimdi anlıyorum. Kimileri için kısa çabasız tekrarlar, yuvarlak ve özgür içten hareketler fazla basit kaçabilir. Bu çalışma çok derinden, düşünemediğimiz ve bilinçli yolla ulaşamadığımız bir yerlere dokunuyor.


Yorumlar