Rabia Naz’ın ölümünde ilginç ayrıntı!
Giresun’un Eynesil ilçesinde, evlerinin önünde yaralı halde bulunan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Rabia Naz Vatan'ın (11) ölümünü araştıran müfettiş ve cinayet masası ekipleri, hastane, adli tıp ve olay yeri keşif raporları ile dinlediği tanıklar üzerinden ilginç bir ayrıntıya ulaştı. Olay sonrası Rabia Naz'ın üzerindeki okul üniformasında tespit edilen talaş ve saman parçalarının polisin 27 Eylül'de olay yeri incelemesi yaptığı okul yolu üzerindeki metruk bir evdeki talaş ve saman parçaları ile örtüştüğünü belirledi. Otomobil çarptığı ve sürücünün Rabia Naz'ı önce metruk eve götürdüğü, ardından evlerinin önüne bırakarak kaçtığı iddia edildi. Küçük kızın ölümündeki sır perdesini aralayacak metruk evin ise olay yeri keşfi sonrası yıkıldığı ortaya çıktı.
Abone olRabiz Naz Vatan, 12 Nisan 2018'de, Eynesil ilçesine bağlı
Gümüşçay Mahallesi'ndeki evlerinin önünde yaralı halde bulundu.
Çağırılan ambulansla hastaneye kaldırılan Rabia Naz, doktorların
tüm müdahalesine karşın kurtarılamadı. Küçük kızın ölüm nedeninin
tespiti için Adli Tıp Kurumu'ndan istenilen iki ayrı raporda, Rabia
Naz'ın, genel beden travmasına bağlı kırık ve iç organ
yaralanması sonucu yaşamını yitirdiği, bunun da yüksekten
düşme ile uyumlu olduğu kaydedildi. Aile ise kızlarına otomobil
çarptığını ve Rabia Naz'ın yaralı olarak evin önüne
bırakıldığını iddia etti. Soruşturmayı yürüten Giresun
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan açıklamada ise iddia ve
ihtimallerin titizlikle değerlendirildiği vurgulanarak, olayın
trafik kazası olabileceği yönündeki görgü tanıklığına dayanmayan
iddiaların, elde edilen bulgularla doğrulanamadığı
belirtildi. Soruşturmada, 60 kişinin de tanık olarak ifadesine
başvuruldu.
MÜFETTİŞLER VE ÖZEL EKİP SORUŞTURUYOR
Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan, olayın yeniden soruşturulması için
Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Adalet Bakanı Abdulhamit
Gül'ün talimatı üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu
(HSK) yeniden soruşturma için müfettiş incelemesine karar
verdi. İlçeye gelen müfettişler, soruşturmada daha önce
ifadelerine başvurulan 60 tanığı yeniden dinliyor, Giresun Emniyet
Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ndeki özel bir ekip de olayın
çok yönlü soruşturuyor. Müfettişlerle koordineli yürütülen
soruşturmada, bölgedeki güvenlik kamera kayıtları ile olay günü
çevredeki cep telefonlarına ait HTS kayıtları da
incelemeye alındı.
SORUŞTURMANIN EN ÖNEMLİ DELİLİ 'METRUK EV'
YIKILMIŞ
Müfettiş ve cinayet masası ekipleri, hastane, adli tıp ve olay
yeri keşif raporları ile dinlediği tanıklar üzerinden ilginç bir
ayrıntıya ulaştı. Bir görgü tanığı ifadesinde Rabia Naz'ın son
olarak okul yolundaki metruk bina çevresinde görüldüğünü belirtti.
Baba Şaban Vatan da incelediğini belirttiği evde fark ettiği talaş
ve saman parçalarının olay günü kızının üzerinde olduğunu söyledi.
Olay sonrası Rabia Naz'ın üzerindeki okul üniformasında ailesinin
ve sağlık görevlilerinin tespit ettiği ve ifade tutanaklarına da
giren talaş ve saman parçalarının, polisin 27 Eylül'de olay yeri
keşfi yaptığı okul yolu üzerindeki metruk bir evdeki talaş ve saman
parçaları ile örtüştüğü belirlendi.
Soruşturmada önemli bir delil olan ve Rabia Naz'ın ölümündeki sır
perdesini aralayacak metruk evin ise 27 Eylül'de polisin yaptığı
olay yeri keşfinden hemen sonra yıkıldığı ortaya çıktı. Binanın
belediye ekiplerince tehlike oluşturduğu gerekçesiyle yıkıldığı
iddia edildi.
Baba Şaban Vatan, daha önce metruk eve dikkat çekmiş, DHA
kameralarına o evi ve içini göstererek iddialarını dile getirmişti.
Vatan, kızına otomobil çarptığını, sürücünün kızını önce metruk
eve, sonra da kendi evlerinin önüne bıraktığını iddia etmişti.
AİLENİN AVUKATI: SAVCILIK 'İNTİHAR' DİYE OLAYI KAPATMA
NİYETİNDEYDİ
Vatan ailesinin avukatı Emel Bodur Kılıç, Rabia Naz'ın evinin
önünde âdeta sihirli el tarafından bırakılmışçasına bulunduğunu
belirterek tek isteklerinin kıza ne olduğunun ortaya
çıkarılması ve evin önüne kim tarafından getirildiğinin tespit
edilmesi olduğunu söyledi. Küçük kızın düştüğü iddia edilen yerde
ve vücudunda bir sürtünme ve kan lekesi olduğuna dikkat çeken
Kılıç, "Sadece kan biraz ayakkabısının içerinde vardı. Boşalmış
olan kandan hiçbir iz yoktu. Zaten ilk etapta bu durum kayıtlara
trafik kazası olarak geçti ve akabinde gece saatlerinde Rabia'nın
intihar edebileceği ihtimali üzerinde duruldu. Bunu yapan olay
yerine gelen kolluk kuvvetleridir. Kolluk kuvvetlerinin hiçbir
şekilde görevini yapmadığını düşünüyorum. Dosyada zaten ambulans
kamera kayıtları yok. Olay yerinde fotoğraf ve video kaydı dahi
yapılmadı. Rabia Naz'ın çantasında olduğu söylenen bir kitabın
ilgili sayfasındaki durumdan etkilenilip intihar etmiş olabileceği
algısı yaratıldı. 6 Mayıs tarihine kadar baba polis memurlarının bu
durumlarına itibar etmek zorunda kaldı. Savcılık intihar diyerek
dosyayı kapatma niyetindeydi" dedi.
'BU KADAR ÖNEMLİ DELİLİ ORTADAN KALDIRMAK HUKUKU HİÇE
SAYMAKTIR'
Soruşturmada önemli bir deli olan metruk evin yıkımının
soruşturmanın tamamlanmasına kadar durdurulmasına ilişkin karar
olduğunu hatırlatan avukat Kılıç, şunları dedi:
"Bu yönde savcılık kararı vardı. Ancak bu karara riayet edilmedi.
Olay yeri incelemesi 27 Eylül'de yapıldı. Akabinde bu metruk bina
yıkıldı. Aile, Rabia Naz'ın bu metruk binaya götürüldüğünü iddia
ediyor. Metruk binanın yıkılmasına yönelik olarak savcının sözlü
talimatı yeterli denilse de bunu asla bir hukukçu olarak kabul
etmiyorum. Bu kadar önemli bir soruşturmada, bu kadar önemli olan
bir delilin ortadan kaldırılması, hukuk kurallarını hiçe saymaktır.
Soruşturma tamamlanıncaya kadar yıkımın durdurulmasına karar veren
savcılık makamı, neden sözlü bir talimatla polis memurlarına
buranın yıkılmasına yönelik işlem yapılmasına izin vermiştir. Bunun
açıklanmasını istiyoruz. Zaten dosyada mevcut tanıkların da
beyanları doğrultusunda çocuğun üzerindeki bazı talaş, saman ve
fare yemiş gazete parçaları vardı. Çocuğun metruk ev
çevresinde görüldüğüne dair bir tanık var. Baba, o yol
üzerindeki metruk binaya gidiyor ve aynı talaş parçalarını da orada
görüyor. Dosyada keşif anında dinlenen tanık ambulans şoförü de
çocuğun üzerindeki talaş parçaları ile o evdeki talaş parçalarıyla
birebir aynı olduğunu mahkeme huzurunda da söylüyor."
'O ÇOCUK O ÇATIYA HİÇBİR ZAMAN ÇIKMADI'
31 Ekim tarihinde yeniden keşif yapıldığını hatırlatan Kılıç,
"Keşif mahallinde 16,85 metre yükseklikten bir çuval atıldı. O
çuval atılırken annenin gözlerine bakamadım bile. Çünkü polis
memurları çuval atılırken adeta eğlenerek attılar. Bu çok çirkin,
vicdansız ve kabul edilemez bir şekilde yapıldı. Elbette biz maket
attırmasını da bilirdik, ama maalesef ki keşif kararının alınması
bile bizim için bir hukuk savaşını kazanma şeklindeydi. Keşiften
sonra raporu bekledik. Rapor geldikten sonra 20 Kasım'da dosyanın
Adli Tıp'a gönderilmesini istedik. Dosyadaki tanıkların çelişkili
ifadelerini açıkça ortaya koyduk. Bu tanıkların tekrar dinlemesini
talep ettik ve bu taleplerimiz maalesef yerine getirilmedi. Bu
soruşturmada kolluk kuvvetleri kesinlikle görevlerini yerine
getirmemişlerdir. Görevlerini yerine getirmek bir yana suç
işlemişlerdir, delil karartmışlardır ve dosyayı kapatmaya
çalışmışlardır. Tek istediğimiz Rabia Naz'a ne olduğu, oraya kim
tarafından getirildiğini öğrenmektir. Şimdi yumuşatılmaya
çalışılıyor, 'çocuk çatıdan düştü mü?' O çocuk o çatıya hiçbir
zaman çıkmadı" ifadelerini kullandı.