Pamuk Prenses ile 7 Cüceler
Abone olPamuk Prenses ile 7 Cüceler
Pamuk Prenses, cücelerin evine geldikten sonra 7 tane cüce,
prensesin tüm gün ne yaptığını merak etmişler. Sabahleyin evden
çıkıp arka tarafa geçmişler ve arka arkaya dizilerek bir delikten
içeriye bakmaya başlamışlar. En öndeki prensesin ne yaptığını
söylüyor, arkadakiler ise sırayla birbirlerine
fısıldanıyorlarmış.
– Prenses banyoya doğru ilerliyor!
– Prenses banyoya doğru ilerliyor!
– Prenses banyoya doğru ilerliyor…
– Banyoya girdi!
– Banyoya girdi!
– Banyoya girdi!..
– Duşu açtı!
– Duşu açtı!
– Duşu açtı!..
– Sabunu aldı!
– Sabunu aldı!
– Sabunu aldı!..
– Sabunu düşürdü!
– Sabunu düşürdü!
– Sabunu düşürdü!..
– Eğildi!
– Eğildi!
– Eğildi!..
– Kalktı!
– Benimki de!
-Benimki de!Benimki de!..
BONUS FIKRA
Bir gözlem:
Üniversitenin ilk günü dekan bir sınıfa girdi ve “Günaydın!” dedi. Sınıf hep birden; “Günaydın, hocam!” deyince, “A! Siz birinci sınıfsınız” dedi.
Sonra açıkladı:
Bir hoca sınıfa girip “Günaydın!” dediğinde, Hepsi, “Günaydın, hocam!” derse, birinci sınıftırlar;
Gazetelerini ortadan kaldırıp kitaplarını açarlarsa ikinci sınıftırlar;
Hocayı görmek için gazetelerinin yukarısından bakarlarsa üçüncü sınıftırlar;
Ayaklarını sıraya koyup gazetelerini okumaya devam ederlerse dördüncü sınıftırlar.
Hoca içeri girip “Günaydın!” dediğinde, bunu not alıyorlarsa master öğrencisidirler
Daha ileri gidebilirsin Temel
Temel, Fadime ile nişanlanmış. Fadime’yi arabasına almış,
gezmeye çıkarmış. Arabayla biryerlerde durmuşlar.
Kalkarken Temel vitesi bire almak istemiş, eli Fadime’nin eline
değmiş. Fadime kızarmış. Temel de utanmış.
Günler geçmiş. Nihayet evlenmişler. Balayına arabayla Bodrum’a yola
çıkmışlar.
Bodrum’da otele vardıklarında Temel el frenini çekmiş.
O sırada yine eli Fadime’nin eline değmiş.
Fadime yine kıpkırmızı olmuş. Ama laf etmekten de geri
durmamış:
-“Ula Demel, artük evlüyüz daaa, daha ileru cidebilursun.”
Temel bunu duyunca hemen el frenini indirmiş. Marmaris’e doğru yola
çıkmışlar.
BONUS FIKRA
Temel deniz kenarında balık tutuyormuş diğer insanlarla. Oltasını atmış, beklemiş ve kocaman bir balık çekmiş…
Balığı almış eline, nazikçe çıkarmış iğneyi balığın ağzından, şöyle bir balığa iyice bakmış ve denize atmış.
Ondan başka kimse balık yakalayamıyormuş.
Temel tekrar oltasını atmış daha kocaman bir balık, tekrar balığın ağzından iğneyi nazikçe çıkarmış ve balığa şöyle bir etraflıca bakmış ve tekrar denize atmış.
Her seferinde daha kocaman balıklar yakalamış yine etraflıca baktıktan sonra balıkları denize.
Yanında balık tutanlar artık dayanamamışlar ve Temel’in yanına gelmişler:
– Amcacığım ne yapıyorsun sen, demişler.
Biz saatlerdir buradayız tek bir balık bile yakalayamadık. Sen ise kocaman kocaman balıkları denize atıyorsun.
Temel, dönmüş kalabalığa ve şöyle demiş;
– Çünkü benim tavam küçük
Mektup
Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu
görünüyordu. Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını
farketti.
Üzerinde “Babama” yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle
mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu: -Sevgili
baba; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde
yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi
yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben
jale ile buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam…
Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı
küpeleri,derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim
tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük
olmasıda bir sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku
ve gerçek aşk… Baba jale hamile! jalenin dediğine göre çok mutlu
olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek
kadarda yakacağı var.Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi
rüyalarımızı süslüyor. Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve
artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez.
Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede
ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız. Artık tam
anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDS’in çaresi
bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye…
O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15
yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim. Eminim birgün
geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin
Oğlun cihan
NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben
Mehmet’lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen
karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.
BONUS FIKRA
Adamın biri arabasıyla akıl hastanesinin önünden geçerken arabanın lastiği patlar ve fırlar gider. Adam aracını zorla kontrol eder ve şans eseri zararsızca yolun kenarına çeker. Bagajından stepne lastiği çıkarır fakat onu takmak için hiç bijonu yoktur. Adamcağız başlar kara kara düşünmeye. Bu sırada akıl hastanesinin parmaklıklarına bir deli tırmanır ve adama seslenir
“Hişt.. napıyorsun orada?”
Adam:
“Ya sorma lastik patladı, yenisini takacağım ama hiç bijonum yok”
Deli güler:
“O da dert mi, diğer tekerleklerden al birer bijon, böylece her tekerde 3 bijonun olur istediğin yere güvenle gidersin”
Adam bu akla hayret eder ve deliye sorar:
“Ya sen bunu nasıl düşünebildin be kardeşim”
Deli yeniden güler:
“Deliyiz ama aptal değiliz”