Anasayfa /  Popüler  /  Önemli günler

Büyük Taarruz : "Hattı Müdafaa yoktur. Sathı Müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır"

Büyük Taarruz : "Hattı Müdafaa yoktur. Sathı Müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır. Bu vatanın her toprağı kanla sulanmadıkça terk edilemez" - Mustafa Kemal Atatürk

Abone ol
Abone ol 21 Ağustos 2017 00:00

Büyük Taarruz : "Hattı Müdafaa yoktur. Sathı Müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır. Bu vatanın her toprağı kanla sulanmadıkça terk edilemez" - Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Taarruz ( Başkomutanlık Meydan Muharebesi), Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun Yunan kuvvetlerine karşı başlattığı genel saldırıdır.

Bakanlar Kurulu taarruz kararını almış ve 14 Ağustos 1922 tarihinde kolordular taarruz için yürüyüşe geçmiş, 26 Ağustos'ta saldırı başlamış, 9 Eylül'de Türk Ordusu İzmir'e girmiş ve 18 Eylül'de de Yunan Ordusu'nun Anadolu'yu tamamen terk etmesiyle savaş sona ermiştir.

Türk Ordusu Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanmış olsa da Yunan ordularını savaşa zorlayarak yok edecek bir durumda değildi.

Atatürk tarafından yurt çapında organize edilip, düzenli bir ordu haline getirilen güçler, İşgalci diğer ülkelere karşı etkili bir mücadele sergilemiş ve bu güçler bir şekilde ülkeyi terk etmişlerdir.

Fakat işgal ettiği topraklarda bağımsız Rum devleti kurma hayali güden Yunanlılar terk etmemekte ısrar etmiş ve İzmir'i kuracakları devletin başkenti olarak ilan etmişlerdir.

Bunun üzerine, Atatürk büyük bir risk alarak orduya Yunanlıların üzerine hareket emri verdi.

Eğer Türk ordusu kaybederse Sevr Antlaşması hükümleri gereği Yunanlılar topraklarımıza ebediyen sahip olacaklar ve ideallerini gerçekleştirmiş olacaklardı.

Bu sebeple sonucun mutlak galibiyet olması gerekti.

İlk olarak Ankara'ya doğru hareket etmekte olan Yunan ordusunun önünün kesilmesi gerekmekte idi.

İki ordu 23 Ağustos 1921 tarihinde Sakarya Nehrinin doğusunda karşı karşıya geldi.

Türk ordusunun büyük bir saldırıya girişmesi için büyük eksikleri vardı. Bunların giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi.

Bütün mali kaynaklar son sınıra kadar zorlandı ve hemen hazırlıklara başlandı; subaylar ve askerler saldırı için eğitilmeye başlandı.

Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi. Muharebelerin fiilen sona erdiği Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine kaydırıldı.

Öte yandan İstanbul'da da Türk Kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler İtilaf devletlerinin silah depolarından kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler.

Türk ordusu ilk kez saldırıya geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak zorundaydı. Anadolu'da bu dönemde 200.000 Yunan askeri vardı.

Türk ordusu da bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186.000'e yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı.

Ancak Türk ordusu tüm bu çabalara rağmen süvari birlikleri dışında Yunan birliklerine bir üstünlük sağlayamamış, ancak bir denge kurulabilmişti.

Saldırı zamanı yaklaştıkça Sakarya Meydan Muharebesi'nden önce çıkartılan ve üç defa süresi uzatılan ve süresi 4 Ağustos'ta sona erecek olan Başkomutanlık yasasının süresinin yeniden uzatılması gündeme geldi.

Bunun için Mustafa Kemal Paşa 20 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde "Ordunun maddi ve manevi gücü milli gayeyi tam bir güvenle gerçekleştirecek düzeye ulaşmıştır. Bu sebeple yüce meclisimizin yetkilerine lüzum kalmamıştır." diyerek yasadaki olağanüstü maddelere gerek olmadığını bildirdi.

Başkomutanlık yasası meclisin verdiği kararla oy birliğiyle süresiz uzatıldı.

Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra kamuoyunda ve TBMM’de taarruz için sabırsızlıklar baş gösterdi.

Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara;

"Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır.

Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür." 

diyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırladı.

1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını aldı.

Bu karar sadece üç kişi ile paylaşıldı: Cephe Komutan Mirliva İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Fevzi Paşa ve Millî Savunma Bakanı Mirliva Kâzım Paşa.

Asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktır. Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son safhasını ve zirvesini teşkil etti. 

Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı. 

Batı Anadolu'yu Türk Ordusu'na karşı savunmayı planlayan Yunan Ordusu; Gemlik Körfezi'nden Bilecik, Eskişehir ve Afyonkarahisar ilinin doğusu ile Büyük Menderes Nehri'ni takiben Ege Denizi'ne dayanan savunma hattını bir yıla yakın bir süre ile tahkim etti.

Özellikle Eskişehir ve Afyon bölgeleri gerek tahkimat gerekse birlik miktarı bakımından daha kuvvetli tutulmuş, hatta Afyonkarahisar ilinin güneybatısındaki bölge birbiri gerisinde beş savunma hattı şeklinde tertiplenmiştir.

Hazırlanan Türk taarruz planına göre 1. Ordu kuvvetleri, Afyonkarahisar ilinin güneybatısından kuzeye doğru taarruza geçtiğinde Afyonkarahisar ilinin doğusu ve kuzeyinde bulunan 2. Ordu kuvvetleri de taarruzla kesin sonuç alınmak istenen 1. Ordu bölgesine düşmanın kuvvet kaydırmasına engel olacak ve Döğer bölgesinde bulunan düşman ihtiyatlarını kendi üzerine çekmeye çalışacaktır. 

5. Süvari Kolordusu da Ahır Dağları'ndan aşarak düşmanın yan ve gerilerine taarruz ederek düşmanın İzmir ile telgraf ve demir yolu irtibatını kesecektir.

Baskın prensibi ile Yunan ordusunun imhasının gerçekleşmesi düşünüldü ve Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922 tarihinde Ankara'dan Akşehir'e giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi.

26 Ağustos 1922 akşamından  30 Ağustos 1922 tarihine kadar 4 gün süren çetin bir savaş yapıldı.

Bu safhaya "Başkomutanlık Meydan Muharebesi" adı verildi.

Savaşın sonunda Türk ordusu büyük bir zafer kazandı. Mustafa Kemal ve fikir arkadaşları; ordunun İzmir'e doğru kaçan Yunan asker kalıntılarının peşine düşerek tamamen ortadan kaldırılması gerektiği kararı aldılar.

Mustafa Kemal'in tarihi sözü olan;" Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir İleri" ile ordu Yunan askerinin peşine düştü.

1 Eylül 1922 tarihinde başlayan büyük takip, 18 Eylül 1922 tarihinde Yunan askerinin Balıkesir- Erdek  limanından ülkeyi tamamen terk etmesi ile son buldu.

Türk ordusu İzmir valiliği binasına tekrar Türk Bayrağını çekti.

Bu zafer Türk ordusunun isimsiz kahramanları tarafından 15 gün gibi bir zamanda 450 kilo metre yolu yaya yürüyerek kazanılmış bir zaferdir.

Atatürk'ün büyük zafer için dediği gibi;

"Unutulmamalıdır ki genç Türkiye Cumhuriyetin temelleri burada atıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devletimiz ve cumhuriyetimizin Ebedi muhafızlarıdır. "

Ruhları Şad Olsun. 


Yorumlar