NE YAPMALIYIZ ŞAŞIRDIK...

Günlerce tartışma konusu olan, açık oturumlarda anlatılan, her fırsatta açıklama üstüne açıklama yapılan covit-19 aşısı..

Şimdi  şöyle bir okuyalım, İlk olarak Çin'in Vuhan bölgesinde 2019 yılında covit-19 olarak ortaya çıktı. Türkiye’mizde ise 10 mart 2020 de görüldü. Bu tarihten bu yana bir imtihan sürecinin içindeyiz. Tabii ki bu illetten milletçe ve Dünyaca kurtulma derdindeyiz. Bu süreç ilerlerken, Abd, çin, fransa, rusya ve daha nice devletler arası bir aşı yarışı başladı. Tuhaf olan şu ki, hiç biride birbirine güvenmiyor. Halbuki hepsi de alacakları aşıları inceleme ve elementlerini ortaya koyma gücüne sahipken, böyle bir politika içindeler.

2011 yılında 1 saat 46 dakikalık bir salgın filmi çıktı. Belki bir çoğunuz izlediniz. Senaryoyu izlemeye gerek yok. 2019’dan beri oyuncuları biz olarak, yaşıyoruz zaten. 

Bir filim çıkıyor ve bu filimden 8 yıl sonra Dünya aynı filmin atmosferinde kendini buluyor. Ve ardından aşı yarışı başlıyor. Bizlerde hiç sorgulama yapmadan, düşünmeden denekler halinde sırada bekliyoruz. Hayatımız bu kadar kolay mı?

İnsan’ın diğer canlılardan üstünlüğü şundandır ki, düşüne bilir, sorgulaya bilir, akıl edebilir, konuşa bilir, ifade ede bilir, açıklaya bilir vs. Olmasıdır. Peki biz şimdi nasıl kendimizi ve geleceğimizi bir belirsizliğe sürükleye biliriz?

Bir sene sonra nasıl bir belirtiyle bize döneceğini bildiremeyen bir bilgi bizim için yeterli mi? 

Benim acizane fikrimi soracak olursanız eğer, başından sonuna kadar evire, çevire düşündüğümde, İnsanlık üzerinden oynanan bir oyun olarak görüyorum. Bu iyimser olmayan görüşümün sebebi ise, yaşadığımız hayatın içinden gelen bilgi. İçten içe hepimiz biliyoruz ki, her şeyimizle oynanıyor.

Ekmeğimizden tutun da, meyvelerimizin, sebzelerimizin, hayvanlarımızın, havamızın, suyumuzun, başımıza yağan yağmurun bile genetikleriyle oynanmadılar mı? Bunun için aynı hastalıkların isimleri bir anda insanlarda görülür olmadı mı? Dünyaya çocuk geliyor şeker hastalığıyla. Neden bu kadar yaygınlaştı?  İşte bunları sorgulamalı ve  düşünmeliyiz.    

Şimdide insan genetiğiyle oynamak için dünyaya saldıkları bir virüsle karşı karşıyayız. Hepsi planlı, projeli ve bir strateji üzerine kurulmuş İnsanlığı hedef alan bir akıl. Oklar bundan sonra İnsana döndü. Artık denekler bizleriz. Belki de farelerin bedduası vurdu İnsanlığa 😊  

 Bilemiyorum gelecek bizi sevecek mi? Sövecek mi? 

Umudum o yöndedir ki, bu zorlu sürecimizi, planları alt üst ederek,, aşısız bir şekilde, dedelerimizin, nenelerimizin o kocakarı ilacı dedikleri şeylerle atlatırız. Tabii bu zalim düzen, onları da yok etmezse. 

Rabbim bizlere hakiki bir merhametle muamele eylesin. Virüssüz bir Dünya da sevgi, saygı, mutlulukla kalın..  

Yorumlar