Anasayfa /  Foto Galeri

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirlerinden Dillerden Düşmeyen Alıntılar | Nazım Hikmet Şirleri

Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te aramızdan ayrıldı. Romantik devrimci olarak nanılan şair, roman, oyun ve anı yazarı Nazım Hikmet Ran, vefatının 57. yılında anıyoruz. Onu ölüm yıldönümünde en sevdiğimiz dizelerinden dillerden düşmeyen bölümlerinde alıntıları sizin için derledik Siz de sevdiğiniz dizeleri sevdikleriniz ile paylaşabilirsiniz. İşte Nazım Hikmet Şirleri

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirlerinden Dillerden Düşmeyen Alıntılar | Nazım Hikmet Şirleri - Sayfa 1

1. Ağlamak Meselesi
“Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?”

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirlerinden Dillerden Düşmeyen Alıntılar | Nazım Hikmet Şirleri - Sayfa 2

2. Anlayamadılar
“Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!.. .
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR…”

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirlerinden Dillerden Düşmeyen Alıntılar | Nazım Hikmet Şirleri - Sayfa 3

3. Aşk Mönüsü
“Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
Beni unutma
Ah! saklı gülüm
Sen hem zor hem güzelsin
Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
Sen memleketim kadar güzelsin
Ve güzel kal”

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirlerinden Dillerden Düşmeyen Alıntılar | Nazım Hikmet Şirleri - Sayfa 4

4. Ben Senden Önce Ölmek İsterim
“Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”