Anasayfa /  Foto Galeri

Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler

Türk edebiyatının en önemli şairlerinden Nazim Hikmet Ran'ın ölümü üzerinden tam 57 yıl geçti. Farklı kadınlarla yaşadığı aşklarla bilinen Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirleri sizler için bir araya getirdik.

Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler - Sayfa 1

İşte Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler

Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler - Sayfa 2

1. Sabiha Hanım

Nazım’ın çocukluk çağındaki ilk aşkı Abdülhamit Devri’nin ünlü valilerinden birisinin kızı olan Sabiha Hanım’dır. Nazım, Sabiha Hanım için “Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki” nakaratlı ünlü şiiri yazar:

“Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.”

Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler - Sayfa 3

2. Azize Hanım

Yaş 17… Nazım da yine aşık. Bu kez ünlü bir doktorun baldızı olan Azize Hanım. Nazım için şiirsiz aşk olur mu?

“Rüyaya daldıran şarabın sun
Önümde gönlümle gelirken dize,
Şu yanan alnıma bir kere dokun,
Azize, gözleri nurdan Azize!”

Nazım Hikmet'in hayatına giren 12 kadın ve onlara yazdığı şiirler - Sayfa 4

3. Şükufe Nihal

1920’li yıllarda, Erenköy bahçelerinde, köşklerinde şairler yan yana gelip edebi sohbetler yapıyorlardı.

Bir Devrin Romanı adlı eserinde Halide Nusret Zorlutuna olayı şöyle yazdı:

“Şükufe Nihal okuduktan sonra, gülerek kağıdı bana verdi. Bugün gibi hatırlıyorum, kağıtta şairin o delişmen yazısıyla aynen şu kelimeler yazılıydı: Ben sizin için çıldırıyorum, siz bana aldırış bile etmiyorsunuz!”

Halide Nusret Zorlutuna’nın kızkardeşi İsmet Kür, Şükufe Nihal’i şöyle anlatır:

“Şükufe Nihal hemen her görenin aşık ya da hayran olduğu kadınlardandı. Güzel denemezdi pek. Gözleri çukurdu ve ufaktı… Boyu hiç uzun değildi. Beden çizgileri dikkati çekmekten uzaktı. Ne ki, zarifti, her zaman bakımlı ve çok şıktı. Dünyaya metelik vermeyen, kendine çok güvenen bir havası vardı. Onu bu kadar çekici yapan da, bu dünyaya metelik vermeyen haliydi. Ve de, o sıralar, hayran olunacak kadın sayısı da çok değil miydi? Ya da nitelikleri mi farklıydı? Sanırım, biraz öyle.”