Anasayfa /  Kültür sanat

Nazım Hikmet sözleri: Gündemden düşmeyen aşk'a dair en güzel sözleri..

Nazım Hikmet'in sözleri, ölümünden yıllar sonra bile etkisini sürdürmekte ve Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya mecralarında paylaşılmaktadır. Sizler de paylaşmak isterseniz sayfamızda derlediğimiz aşka, sevdaya dair unutulmayan kısa Nazım Hikmet sözleri ve resimli Nazım Hikmet sözleri...

Abone ol
Abone ol 28 Ocak 2020 17:53

NAZIM HİKMET SÖZLERİ
Kitap okurum: içinde sen varsın, şarkı dinlerim: içinde sen. Oturdum ekmeğimi yerim: karşımda sen oturursun, çalışırım: karşımda sen. Sen ki, her yerde “hâzırı nâzır”ımsın, konuşamayız seninle, duyamayız sesini birbirimizin: sen benim sekiz yıldır dul karımsın… (Pirayeye)

En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır. En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür… (Pirayeye)
Yaşamak: ümitli bir iştir, sevgilim, yaşamak: seni sevmek gibi ciddî bir iştir… (Pirayeye)

Ben seni isterim: senin gibi güzel, dost ve sevgili olsun hayat… Biliyorum henüz bitmedi sefaletin ziyafeti… Bitecek fakat… (Pirayeye)


Bir elmanın yarısı biz, yarısı bu koskoca dünya… Bir elmanın yarısı biz yarısı insanlarımız. Bir elmanın yarısı sen yarısı ben ikimiz… (Pirayeye)

Sevgilim, yaş kemâlini buldu. Bana öyle gelir ki belki bin yıllık bir ömrün macerası geçti başımızdan. Ama biz hâlâ güneşin altında el ele yalınayak koşan hayran gözlü çocuklarız… (Pirayeye)

Ve biz yine bir kış daha geçireceğiz: büyük öfkemizin içinde ve mukaddes ümidimizin ateşinde ısınarak… (Pirayeye)

Sevgilim, senin mekânın olan ve nereye sürülsem, hangi hapiste yatsam sırtımda, torbamın içinde götürdüğüm ve evlât acısı gibi yüreğimde, senin hayalin gibi gözlerimde taşıdığım şehir…

Sevgilim, değişti mevsim çekişen gelişmelerden sonra bir sıçramakla. Ve karın altında mağrur, hamarat sürüp gidiyor hayat…

Ruhum ne ondan önce vardı, ne ondan ayrı bir sırrın kemâlidir, ruhum onun, o dışımdaki âlemin bende akseden hayâlidir. Ve aslından en uzak ve aslına en yakın hayâl bana ışığı vuran yârimin cemâlidir… (Nazım Hikmet Rubaileri)
Sevgilimin hayâli dile geldi aynanın üzerinde: “- O yok, ben varım,” – dedi bana günün birinde. Vurdum, düştü parçalandı ayna, kayboldu hayâl ve lâkin çok şükür sevgilim duruyor yerli yerinde… (Nazım Hikmet Rubaileri)


Aramızda sadece bir derece farkı var, işte böyle kanaryam, sen kanatları olan, düşünemeyen kuşsun, ben elleri olan, düşünebilen adam… (Nazım Hikmet Rubaileri)

Ben, bir insan, ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben, tepeden tırnağa iman, tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibâret ben… (Nazım Hikmet Rubaileri)

KISA NAZIM HİKMET SÖZLERİ
Edebiyatımızın önemli isimlerinden olan Nazım Hikmet, hayatının büyük bir kısmını gurbette geçirmek zorunda kalmış ve orada hayatını kaybetmiştir. Bu zamanında yazdığı birçok eser, halen önemi korumaktadır. Nazım Hikmet'in kısa olduğu kadar etkili ve anlamı büyük birçok sözü vardır. Bu sözlerinden bazılarını sizler için haberimizde derledik. İşte kısa Nazım Hikmet sözleri...

Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı.

Sende uzaklığı; sende ben, imkânsızlığı seviyorum.
Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.

Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme, ben cahil kalayım.


Ve benim birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.

Cebimde yoktu, yüreğimden verdim.

İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alışıyorum.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.

Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.

Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.

İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.

Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir!

Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.

Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.

Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?

İnsan birisiyle yaşlanmalı, birisi yüzünden değil!

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür.

Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

ÇOCUKLAR ÖLEBİLİR YARIN


Çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne stmadan ne kuşpalazından
düşerek te değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
çocuklar ölebilir yarýn atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.

BENCE ŞİMDİ SEN DE HERKES GİBİSİN

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin

BU VATANA NASIL KIYDILAR

İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : "Buyur..." dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?


Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

HÜRRİYET KAVGASI

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.

Beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA SELAM!

Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.
Türkiye işçi sınıfına selâm!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.


Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!
Paranın padişahlığını,
karanlığını yobazın
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!

Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!

YAŞAMAK SENİ SEVMEK GİBİ

Meydan yerinde kampana vurdu.
Nerdeyse koguşlarin kapilari kapanir.
Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz:
8 yil...

Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim.
Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

DÜNYA'NIN EN TUHAF MAHLUKU

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!


NAZIM HİKMET'İN ŞİİRLERİNDEN BESTELENEN ŞARKILAR
Zülfü Livaneli - Karlı Kayın Ormanı
Cem Karaca - Bence Artık Sen De Herkes Gibisin
Onur Akın- Seviyorum Seni
Edip Akbayram - Güzel Günler Göreceğiz
Ezginin Günlüğü - Seni Düşünmek Güzel Şey
Bulut mu Olsam? - Zülfü Livaneli
Bor Oteli - Hüsnü Arkan
Hoşgeldin Kadınım - İlhan İrem
Edip Akbayram - Gidenlerin Türküsü
Aynı Daldaydık - Ahmet Kaya
Kız Çocuğu - Joan Baez & Zülfü Livaneli

 

Yorumlar