Mutlu Sarı, Özgür Mavi, Huzur Yeşil!

Beni tanıyanlar bilir; benim kendimi tanımadığımı..

Ancak çabalıyorum ki zaten bu, bu şekilde işler. Kendini tamamen tanıdığını düşünen insansa aldanır.

Sanırım bir şeyleri farklı yapabilmeyi dilerdim. Gereksiz hırslarımın yerine gerçek isteklerimin farkında olabilmeyi ve onların peşinden gidebilmeyi..

Bu da bizi keşkelere götürüyor. Birisi bana uzun zaman önce “Hiç keşkelerin var mı?” , diye sormuştu.. Elbette, keşkelerim var. Kimin yok ki?

Ömür benim ömrüm; yarısını tükettim bile! Ama ben gerçekten yaşadım mı, yoksa geçen zamanın içinde yıllandım mı? 

Ve ablamın şiir defterinde bir şiirinin son iki dizesi hep kulaklarımda eskiden beri yankılanır:

“Ne mi diledim?

Mutlu ölebilmeyi..”

O kadar doğru ki.. Düşünsenize bu hayatta hep mutlu anılar biriktirip, ertelemeden yaşadıysanız, huzurla belli bir zaman sonra ölümü eski bir dostunuz gibi kucaklayabilirsiniz. Öte yandan yapamadığınız, yarım bıraktığınız şeyler sizi de mutsuz ve ne yazık ki ‘tamamlanmamış’ yani ‘eksik’ kılar ve -asla- yaşanmamışlıkla gelen ölüm korkusunu yenip, özgür hissedemezsiniz. Yapamadıklarınız sizi kemirir, durur ve esiri olursunuz eksiklerinizin.. Huzuru bir türlü bulamazsınız.

Ömür sizin ömrünüz! Ben zaten kendimden yola çıkarak yarısını tükettiğimi söyledim. Ama soru şu: ‘Nasıl geçti o yıllar?’ Dolu dolu bir yaşanmışlıkla mı, asla tamamlanmamış ve yitip, gittiğini düşündüğünüz hayallerin bıraktığı o boşlukla mı? 

Bir yol var hepimiz için sadece orayı bulmamız gerek. Zamanında beynimize kodlanmıştır; sarı renk olan Güneş’i küçükken çizdiğimiz resimlerin tepesine kondurur, ona bir de gülen yüz çizdik mi, resmimiz aydınlanırdı; işte mutluluğun rengini bulmuştuk! Denize, gökyüzüne doymak için çıktığımız yolculuklarda uçsuz bucaksız mavilikler bizi hep özgür hissettirdi. Sessiz, sakin zamanlar içinse hep doğaya sığındık; yemyeşil ağaçlarla bezeli, kamp ateşinin sıcaklığıyla sarılı orman bize huzuru sundu. Yani gerçekten istersek buluruz yolumuzu! Kendimizi tanımak işte bu yüzden çok önemli ya! Bir çocuğun usandırıcı bulduğunuz soruları gibi durmaksızın sorular sorun bunun için de kendinize! “Ben kimim? , Ne istiyorum? , Ne istemiyorum? , Mutlu muyum? , Nereye gidiyorum? , Seviyor muyum? , Neden mutsuzum?...” Bu böyle sürüp, gider! Bu yolu bulunca işte tam da olmamız gereken yerde durup, istediğimiz yönde ilerleyebiliriz. Hayatta pişmanlıklar hiç bitmeyecek ancak hiçbir şey için hiçbir zaman da geç olmayacak!

Yorumlar