MUSTAFA  NECATİ  UĞURAL

 Mustafa Necati’yi çok iyi bilirim. Nuri Pakdil’i tanımam.

Mustafa Necati’yi çok iyi bilirim; çünkü İzmir’liyim, İzmir Atatürk Liseliyim. Okulumuzun mezunlar derneği önderliğinde gerçekleştirdiğimiz  ‘’ Maşatlık Mitingi ‘’ ni anma etkinliğimiz dün gibi aklımda. O, İzmir’de  bağımsızlık kokulu, özgürlük renkli çiçekleri açtıran büyük kahramanlardan biridir. İzmir İdadisi’ni bitirmiş, aynı okulda idarecilik ve öğretmenlik  görevlerinde  bulunmuştur. O idadi, günümüzün İzmir Atatürk Lisesi’dir.

İşgalin hemen öncesinde Hasan Tahsin, Vasıf Çınar, Eczacı Ferid, Miralay Kazım Bey gibi vatanseverlerle lise binamızda toplantı düzenleyip haksızlığın karşısında anıt gibi durmuşlardır. Ulu Önder Mustafa Kemal’in yakın çalışma ve düşünce arkadaşlarındandır. Öyle ki; Gazi’nin yaşamı boyunca iki kez gözlerinin yaşardığı ana tanıklık edenler çocukluk arkadaşı Nuri Conker ve Mustafa Necati’nin isimlerini yad ederler. Her ikisinin de vefat haberini aldığında ağladığını anlatırlar!. ( Bkz. Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya adlı kitabı )

Mustafa Necati’yi çok iyi bilirim. Devrimcidir, laiktir, Kuvvacıdır, katıksız Kemalisttir..  Yüce Meclisin ilk üç döneminde vekildir. Eğitim ve adalet bakanlığı görevlerinde bulunmuştur. Özellikle eğitim bakanlığındaki icraatları bir köşe yazısına sığmaz. Sadece birini alacak olursam buraya; “Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” kanununu çıkararak öğretmenliği hak ettiği yere getirmek mücadelesinde bayraktarlık yapmıştır. Bu yönüyle bile öğretmenlerin öğretmeni payesini hak etmiştir.

Çok sıkıntılı olduğumuz bu günlerde merhumun Ankara’da yaşadığı evinin Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi’ne çevrilmesi  ( özelde ) biz İzmir Atatürk liselileri çok üzdü. Okuldan büyüğüm Yılmaz Özdil köşesinde, Fatih Portakal kardeşim haber bültenlerinde konuyu işlediler. Mezunlar Derneği nezdinde imza kampanyası düzenlendi. İlla müze yapılacaksa; yakışan Mustafa Necati Uğural Müzesi’dir.

Ayrımcılık ve ötekileştirme sözcüklerine gram sempati duymayan biri olarak yazının başındaki ifademi açıklamak elbette borcumdur!.

‘’ Nuri Pakdil ‘’ i tanımam dedim!. Evet, tanımam. Yılda yaklaşık 50 bin sayfa okuyan biri olarak benim eksikliğim olduğunu ileri sürebilirsiniz; gıkım çıkmaz!. Burada sihirli sözcük ‘ Tanımam ‘..  Sadece bir kitabını okuyup ( naçizane fikrimce ) sempatik bakmadığım yazarlar da vardır. Hasan İzzettin Dinamo örneğin!.  ‘’ Açlık ‘’ romanını okuduktan sonra diğer eserlerine elimi sürmüşlüğüm yoktur. Bugün ölüm yıldönümü sanırım.. Ruhu şad olsun..

Nuri Pakdil’e gelirsek!. Okumadım. Ancak; 18 haziran tarihli Yeniçağ Gazetesi dahil yaptığım araştırmada gözüme çarpan Atatürk’e layık gördüğü  ‘’ Firavun ‘’ sıfatı..  Eğer doğruysa; okumama da gerek yok zaten!.

Bitirirken..

Güneş ve pırıl pırıl sabahlar sizinle olsun…

Yorumlar