Devlet Bahçeli'nin sözleri gündemi sarstı!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Alaattin Çakıcı'ya ziyareti hakkında konuşan Bahçeli, "Vatan millet için verdiği mücadeleler var, bilen bilir. Biz kimseye ‘Şunu şöyle yapın’ demeyiz. Cumhurbaşkanı'nın yetkisi var. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım. Bunu da söylüyorum." dedi.
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Alaattin Çakıcı'ya ziyareti hakkında konuşan Bahçeli, "Vatan millet için verdiği mücadeleler var, bilen bilir. Biz kimseye ‘Şunu şöyle yapın’ demeyiz. Cumhurbaşkanı'nın yetkisi var. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım. Bunu da söylüyorum." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dolar başta olmak üzere para piyasalardaki yükselişi 2001 yılındaki kriz dönemine benzeterek, "senaryo aynı hedef 2001'de Ecevit'ti şimdi Erdoğan. Ekonomi batarsa hep beraber batarız" dedi. Hastanede ziyaret ettiği Alaattin Çakıcı'nın ciddi sağlık sorunu yaşadığını belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanı af yetkisinin Çakıcı için kullanılması konusunda "Yetki bende olsaydı şimdiye kullanmıştım" ifadesini kullandı. Bahçeli, genel af konusunda ise "erken uyarı yapıyoruz" değerlendirmesi yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "b ve c planlarımız var" çıkışını ise "B ve C planlarını ne amaçladığını bilemiyorum. Bu tartışmaya MHP’yi sokmak doğru değil. Recep Tayyip Erdoğan 1. turda seçilir. MHP de TBMM’de güçlü bir yapı oluşturur" sözleriyle yorumladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne "Al bayrak" benzetmesi yapan Bahçeli, MHP'den FETÖ'yü temizlediğini savundu. FETÖ'cü 5 bin hakim ve savcı ayıklanırken, bunların yargılayıp cezalandırdığı insanların korunması gerektiğini öne süren Bahçeli, bu mağdurların mahkemesinin yeniden görülmesini istedi. Cumhurbaşkanı Muharrem İnce'nin bisiklete binme ve diğer adaylara bağışta bulunması konusunda ise Bahçeli, "Cem Yılmaz’la yarışılmaz. Para gönderme velespite (Adana ağzı bisiklet). Pedal gücüyle gitmeye çalışıyor diğeri aya gidiyor. Velespitle bir tur atmasın sonra İnce. Velespite heveslenmesin" dedi.
Bahçeli, iftarda buluştuğu gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
- Para piyasalarında çok şiddetli dalgalanmalar var. Dolar 5 TL'ye dayandı. Dışarıdan, içerden kaynaklı arkasında bir başka plan mı var?
Böyle durumlarda siyasi yönden düşünülmüş olan kaos ve krizleri kuvvetlendirecek olan tek bir unsur vardır o da ekonomik kriz ve kaostur. Yani siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde o siyasi amaçlarda netice alamazsınız. Ekonomik yönden de bir darboğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. Merkez Bankası’nın bu akşam aldığı kararları tam anlamıyla yorumlayacak durumda değiliz. Yalnız yaşadıklarımız var. 2000 yılında bir takım olaylar yavaş yavaş gelişti…21 Nisan’da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi. Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var: Bir tarafta Türkiye’de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan ‘Ekonomi felaketin içerisine girdi’ diyor. Yüzde 70 yüzde, 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor… Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor.
BATARSAK HEP BERABER BATARIZ
2000, 2001’li yıllarda bu durumları yaşarken ısrarla söylenen bir
şey vardı. Efendim ‘Bunu piyasa satın almaz’. Erdal Sağlam isimli
bir köşe yazarı vardı çok sık kullanırdı. Piyasa dediğin
İstanbul’da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul
Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi hareketliliği çok cüzi.Bunu
satın alsa ne olur, almasa ne olur? Şimdi yine böyle bir küresel
olgu Türkiye’de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış
görünüyor bana göre. Türkiye’de madem ki siyasi yönden bir
istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden
güçlendirilmesini istiyorsunuz o zaman ekonomik krizi büyük bir
oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye’yi bu yönüyle bir
çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir. Türkiye’de ekonomik
kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK’ları
boğacak, diğerleri yaşayacak! Böyle şey olur mu? Çöküntü
çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer.
Yurtdışına jurnallerseniz; bir takım çevreler hala Türkiye üzerinde
oyunlar oynar bozgunculuk yapmaya çalışır.Türkiye’ye gelecek olan
bir takım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi
oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o
kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman
hükümette olmamız sebebiyle yaşadık.
2001'LE SENARYO AYNI
- Bu kriz doğrudan sayın Erdoğan’ı yok etmek amaçlı
mı?
Zaten o bir yerden başlar. Durup dururken Ecevit gibi çok değerli
bir siyasi şahsiyeti Türkiye‘de ne hale getirdiler, 2001 yılında.
Bunu anlamak lazım. 136 milletvekili ile temsil edilen Ecevit’i
desteklemek güçlendirmek gerekirken 62- 60 oranında bölüp üç de
bağımsız bırakmanın anlamı var mıydı? Nerede bunu yapanlar? Bütün
bunların hepsini birlikte düşündüğümüz zaman sonuç alabiliriz.
Birbirlerine Anayasa attıkları için denildi. Anayasayı kim kime, ne
kadar atarsa atsın kriz yaşanmadı da ille 2001 yılında atılan bir
Anayasa yüzünden mi yaşandı? Çok büyük değil küçük bir Anayasa.Atsa
ne olur atmasa ne olur. Fırtınalar koptu. Bunları yaşadık,
biliyoruz. Dikkat etmek lazım. Bir şekliyle mevcut iktidarı, onun
genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a
husumeti geliştirme noktasında bir çaba var. Bu çabanın değişik
unsurları falan da olabilir ama netice itibariyle gele gele
ekonomik duruma geldiler. Bu akşam özellikle kamuoyu
araştırmacılarını yorumlarını dinleyin artık. “Ekonomi dibe battı,
şöyle oldu böyle oldu”... Ama batarsak hep beraber batarız.
Siyaseti hemen ikame ediyorsunuz, 87 parti kurma noktasına kadar
geliyorsunuz da, ekonomi çöktükten sonra ona ne yapacağız.
Dükkanlar yavaş yavaş bazı yerlerde kapanıyor. Bunlar işarettir. Bu
işareti fark etmek lazım.
- Merkez Bankası'nın müdahalesi...
Merkez Bankası’nın görevi var: Faizleri kontrol altına alıp fiyat
istikrarını sağlamakla görevli. İkinci bir görevi yok Merkez
Bankası’nın. Ama MB bağımsız mı olacak, olmayacak mı bunlar
tartışılıyor. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli.
Sağlamadığı taktirde diğer unsurların hepsi bütün sektörler
itibariyle sallanır. Bunun bağımsızlığı olur mu? Türkiye’de fiyat
istikrarını sağlamayacaksın ama adı bağımsız olacak. Böyle şey
olmaz. MB bağımsız bir kurum olarak çalışır, öncelikli tedbirlerini
alır ve Türkiye’de fiyat istikrarını sağlayarak enflasyonun
tırmanışını önler, istikrarlı bir yapı ortaya koyarsa bu onun
görevidir. Buna da siyasiler kendi çıkarları için aşırı derece
müdahalede ederlerse yazık ederler. Bazı kavramları yerli yerine
oturtmak lazım.
- Özellikle ekonomide bu süreci gördüğünüz için mi erken
seçim çağrısı yaptınız?
26 Ağustos seçimleri derken o günkü grup toplantımızda, 8 paragraf
halinde erken seçime gitmenin şartlarını saymıştık. İşte o
şartlardan biri de buydu.
- 2001 yılı ile benzerlik var mı?
Senaryo aynı. Aynı senaryo, hedefler farklı. Birisinde Ecevit idi,
şimdi Recep Tayyip Erdoğan. Eğer Deniz Baykal Allah sağlık versin
görevde olsaydı hedef o olurdu. Olayları yanyana getirip analiz
yapmak lazım. Bunun için bazı konulara dikkat çektim. Girmek
istemiyordum ama bir tahlil yapabilmek açısından söyledim.
AF'LA ERKEN UYARI YAPIYORUZ
2000 yılının Aralık, 2001 yılının Ocak ayında ‘F tipi cezaevine
gitmeyiz’ gerekçesine dayalı bir cezaevi ayaklanması oldu. Ve çok
sayıda insan hayatını kaybetti. Çok sayıda cezaevi yandı, yıkıldı.
Bazı konularda biz de bunlardan ders çıkararak erken uyarı
yapıyoruz. ‘Dikkatli olun yarın ne olacağı belli olmaz’
diyoruz.
- Af uyarınızı mı kast ediyorsunuz?
Evet. Bazı rakamları incelemek lazım. Hayata Dönüş Operasyonu… Çok
korkunç rakamlar var bunların içinde. 2001 yılındaki olaylarda
operasyon düzenlenen cezaevi sayısı 20. Ölen tutuklu hükümlü sayısı
30… Az insan hayatını kaybetmedi. Böyle bir ortam içinde nelerin
olup bittiğini görmek lazım. Bu ve buna benzer konular üzerinde
düşündüğünüz zaman bir uyarıda bulunmak vatani bir görevdir. Kabul
edilir, edilmez. İngiltere’ye giderken Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bizim
gündemimizde yok’ dedi. Olabilir. AKP’nin gündeminde böyle bir konu
olmayabilir ama ben ayrı bir tüzel kişiliğim. Bir siyasi kimlik
taşıyan parti olarak ülkenin sorunlarını dikkate alarak, bazı
konuları düşünmek ve kamuoyu ile paylaşmak benim görevimdir.
Bununla ilgili olarak çok değişik rakamlar var. 265 bin tutuklu
var. Bunların içinde 38 bini terör, diğerleri beş altı suç
unsurunda yoğunlaşmış kitleler. Biz tedbir alın diyoruz. Bu
insanlar yarın birilerinin tahriki ile bir takım olaylara sebebiyet
verirlerse, birçok olay da birbirlerini tamamlayarak, zincirleme
gelişirse Türkiye ne hale gelir. Türkiye’nin batmasını isteyen
insanlar bu yangından bu felaketten memnun kalır. Türkiye’de
istikrar olsun, evlatlarımız paramparça olmasın düşüncesinde olan
insanlar da bu tedbirlerin alınmasını ister. Bu tedbirleri almak
hangi yönde olacaksa onu yapsınlar ama biz bir konuda dikkat
çekiyoruz. Bayrampaşa cezaevinin fotoğraflarını bulun. Orada
yangınlar, kendi kendini yakanlar hep örgüt diliyle konuşmanın
sonucunda olan şeyler. Şimdi de aynı şeyler olsa ne olur.
Affedilmesi mümkün olmayanların dışındakiler düşünülebilir mi? Eğer
düşünülürse bazı adımlar atmak lazım. Efendim atmazsanız? O zaman
birileri bir adım attığında Türkiye onunla meşgul olur. Ne
yapacaksınız:Bir tedbir alacaksınız. Ya düzenleyeceksin… İçerden
gelen bilgiler çerçevesinde söylüyorum, yakınları ziyaret ediyor.
Diyorlar ki, ‘Sayın Genel Başkanım sıkışıklıktan üç kişi bir
yatakta yatıyor, sekiz saat. İkinci sekiz saatte bir başka üç kişi,
üçüncü sekiz saatte bir başka üç kişi’. Böyle bir cezaevi hayatında
bir tanesi battaniye yaksa, bir tanesi ranzayı kırsa bir diğeri iki
gardiyanı tutsa... Orada bizim elimizdeki telefonlardan daha iyi
iletişim var. Cezaevinde telefon kullanıyorlar mı bilmiyorum ama
iletişim ağı açısından cezaevlerinde eski güvercinler uçuyormuş
gibi. Birden uçar! Bayrampaşa’da Ankara Ulucanlar’da başlayan bir
olay 20 cezaevine birden yayıldı. Bunu incelemek lazım. Biz
bunlardan uyararak yola çıkıyoruz. Meclis de kapandı ama başka bir
çare bulmak lazım.
- Seçim beyannamesinde de olacak mı?
Biz parti olarak Meclis’te temsil edildiğimiz vakit
yapabileceklerimizi açıklıyoruz beyannameden çok. Sanıyorum af ile
ilgili olarak da bir tasarı, çok yönlü bir tasarı verebiliriz. Ama
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hayatı hayata geçtiğinde bunu
yapacak unsurlar daha farklı olabilir.
**SELAHATTİN DEMİRTAŞ KADAR SUÇLU DEĞİL
Alaattin Çakıcı’yı ziyaret ettiniz… Orada tablo nasıldı?**
Ben hastaneyi ziyaret ettim. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan bir arkadaşımız hastalandığı için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne alınmış. Duyar duymaz ziyaretine gittim. Değişik cezaevlerinde ağır şartlarda mahkumiyet hayatı olan bir şahsiyet. Hastalığını ciddiye almak ve gerekli tedbirleri geliştirmek lazım. Orada doktor arkadaşlardan aldığım bilgiye göre elden gelen gayret gösteriliyor ama hastalığın ciddi olduğu ifade ediliyor. Dikkate almak lazım.
- Af konusunda, Çakıcı’yı gündeme getirdiniz… Sonra
ziyaret ettiniz. İşlediği suçlar bakımından hem çok konuşuldu hem
eleştiri aldı. Eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?
Selahattin Demirtaş kadar suçlu değil canım. Beş tane siyasi parti
kuyruk oldu, dışarı çıkarmak için gayret gösteriyorlar. Yani onlar
tartışılmıyor da Alaattin Bey niye tartışılıyor? Biz Alaattin Bey
ile beraber kader kurbanlarını da gündeme getiriyoruz. Alaattin
Bey’in bir yönüyle vatan millet için verdiği mücadeleler var. Bilen
bilir. Devleti yönetenler de bilir başkaları da bilir. Şimdi
Devlete ihanet edenleri adaylık için cezaevinden alacaksın,
rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı
cezaevinde mahkum tutacaksın..Bunu hiç dikkate almadan mafya
diyeceksin. Nerede diğer mafyalar? Bu konular üzerinde samimi ve
dürüst olmak lazım.
AF YETKİSİNİ KULLANMIŞTIM
- Sayın Cumhurbaşkanının hasta olan mahkumları serbest
bırakma yetkisi var. Çakıcı ile ilgili bir talebiniz olur
mu?
Cumhurbaşkanından bugüne kadar ben herhangi bir talepte bulunmadım.
Yetkisini kullanma iradesi kendisindedir. Bu yetkiyi hatırlatmaya
da gerek yok. Ama cezaevinde ağır şartlarda bulunan ve uzun yıllar
cezaevinde zulüm görmüş veya çile çekmiş bir kişiyi dikkate alacak
bir insani yaklaşımın da olması lazım. Biz kimseye ‘Şunu şöyle
yapın’ demeyiz. Cumhurbaşkanın yetkisi var. Yetki bende olsa
şimdiye kullanmıştım. Bunu da söylüyorum.
ÇAKICI ÜLKÜDAŞIM
- Tespih hediye ettiniz galiba?
Tespih cezaevinde iyi çekilir (gülüyor)
- Daha önce tanışıyor muydunuz?
Benim ülküdaşım o.
ERDOĞAN BİRİNCİ TURDA SEÇİLİR
Sayın Cumhurbaşkanın seçimlerden sonra gerekirse B ve C planı olduğunu söyledi. Başka bir partinin ikinci turda değerlendirileceği, Meclis aritmetiği içinde MHP dışında da bir partiyle ortaklık yapılabileceği gibi yorumlandı. C planını bir başka seçim gibi de yorumlayanlar oldu. Siz sayın cumhurbaşkanının B ve C planları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii B ve C planlarından neyi amaçladığını tam olarak bilemiyorum. Ama sizin söylediğiniz, televizyonlarda bazı konuşmacılar aracılığıyla yapılmış olan bazı değerlendirmeler ışığında bizim de bir takım şeyler söylememiz ve onların tartışmalarına MHP’yi sokmamız doğru değil. Onlar televizyonlarda kendi aralarında tartışsınlar. MHP’nin bugüne kadar ki çalışmaları, bunlardan elde ettiği bilgiler, siyasi iklimi kamuoyu araştırmalarının dışında halkla yüz yüze yapılan temaslarla edindiğimiz bilgiler ışığında ifade ediyorum: Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçilir. MHP olarak TBMM’de güçlü bir yapının oluşması açısından zannediyorum başkalarının yüzde 3, yüzde 4 ünü çok çok aşan ama seçim sonrasında karşı karşıya gelmemeye hassasiyet gösteren insanlara selamım olsun.
- Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçilir dediniz.
Meclis aritmetiği çok tartışılıyor. Cumhur İttifakının salt
çoğunluğu bulamayacağı yönünde iddialar gündeme getiriliyor,
değerlendirmeniz nedir?
O arkadaşlar siyasi hayatın en derinliklerinden gelen
televizyonlarda konuşma hakkından başka konuşma hakkı olmayan
insanlar. Benim gibi düşünüyorlar mı acaba onlar!
- Cumhur ittifakı nasıl bir çoğunluğa
ulaşır?
Bugüne kadar ben rakam söylemedim. Az önce Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’ın seçileceğini söyledim ama başkaları gibi 52, 55, 60
falan demedim. Birinci turda alır ve alması da gerekir. Çünkü
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi önemli bir sistem olarak kamuoyuna
mal edilmiş, Anayasal zemine oturtulmuş, halkoylaması ile halkın
desteğini almış ve şimdide de uygulama aşamasına gelmiştir. Bu
sistemi geri vitese takmak doğru değildir. Yani bizim Adana
tabiriyle ‘anarya’ya takmak doğru değil. Derhal parlamenter sisteme
geçeriz diye düşünürseniz bunun olacak tarafı yok. Arabası olan
arkadaşlarımız nereye gideceklerse anaryaya yani geri vitese
taksınlar yan oturup arkaya baka baka gitsinler. Zannetmem ki 8
kilometrenin 2 sini tamamlayabilirler… Tamamlayamazlar. Geri dönüşü
olmayan bir yoldur burası. Bu işin bizim Adana tabiriyle anaryası
yok!
ALBAYRAK SİSTEMİ
Bu bir oy pusulası. Oy pusulasında Cumhur ittifakı var, diğer
partiler var, Millet ittifakı var. Burada ittifak kavramı ilk defa
bir anlam kazandı. Yani yasal hak haline geldi. Meşru zeminde
partiler görüşerek ittifak yapar duruma geldi. Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemine geçişin önemli bir dönemi oldu. Böyle bir
uygulamayı hep beraber düşüneceğiz. Burada Cumhur ittifakını
oluşturan siyasi partilerin, TBMM 600 milletvekilinden oluşacağı
için denetim ve dengeyi sağlayabilmek açısından güçlü bir yapı ile
gelmelerinde fayda var. Güçlü bir Meclis ifadesini şimdi
kullananlar var ama ilk söyleyen benim.
Bunu düşünürken arkadaşlarımızla sohbetimizde bir Türk bayrağı var mı dedim. Getirdiler iki üç metre. Bununla izahat yapılmaz, küçük bir bayrak bulun dedim buldular. Bu bayrağı da biz sembolleştirdik. Demek istediğim şudur: Bu Türk Bayrağı. Bu bayrağın kırmızı zemini sistemdeki kuvvetler ayrımının bağımsız yargısını temsil eder. Kırmızı zemin bağımsız yargıdır. Bu zeminin üzerindeki hilal yasamayı temsil eden bir kuvvetler ayrımıdır. Dolasıyla hilal yasamayı temsil eden denetim ve dengeyi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ifade eder. Yıldız ise cumhurbaşkanı ve hükümetidir. Üçünü bir araya getirdiğiniz zaman bu olur: Türk bayrağı.
Buna ben ’Al bayrak sistemi’ diyorum. Yani bağımsız yargı kırmızı zemin, denge, denetim yasama beyaz ile temsil edilen Meclis diğeri de yıldız. Peki burada yasamayı kaldırırsanız ne olur. Şu olur yıldız ile al bir araya geldiği zaman birçok ülkenin bayrağıdır veya siyasilerin bir dönem kullandığı bayraktır. Kızıl yıldız bilmem ne. Bu ise hilaldir, bu sadece Müslüman ülkelerde kullanılır. Bunu birbirinden ayırt edemezsiniz? Bağımsız yargı al zemin, hilal yasama yıldız da cumhurbaşkanlığıdır. Dolasıyla Türk bayrağını oluşturur.
- Yargı olmazsa?
Bayrak farklılaşır. O zaman yıldız da olmasın, ay da olmazsa ne
yapacağız. Ama olurunu söylüyorum ben. Üç kuvvet ayrımını temsil
eden bir anlayışı ifade etmek istiyoruz. Yani al bayrağımızın alı
bağımsız yargı olmalıdır. Hilalimiz yasamayı temsil etmeli denetim
ve denge unsuru olarak faaliyet göstermeli. Yıldız da
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yürütme alanını temsil etmeli.
İşte size üç kuvvetler ayrılığı. Efendim vardı yoktu tek adamdı
oraya aklım ermez…
**EREN ERDEM YANITI
- Eren Erdem CHP den aday gösterilmedi, savcılığa
başvurarak itirafçı oldu... Bazı itirafları vardı MİT TIR’ları
belgesini Bülent Tezcan’ın verdiği şeklinde…Nasıl
yorumlarsınız?
Biz aynı partinin mensupları arasındaki beklenmedik bir tartışmaya
ancak şahit oluyoruz. Mahiyetinin ne olduğunu bilemiyoruz. CHP’li
siyasiler ve parti yöneticileri bunu çok yönlü ele almak ve
gereğini yapmak durumundalar. Dediğiniz milletvekili arkadaşımız
listeler belli olduğu an Almanya’ya gitmek için hazırlanması… Yani
bir karışıklık var. Bu hemen hemen bütün siyasi partilerde var.
Onun için siyasi ayağın çok net belirlenmesi ve gereğinin yapılması
lazım. Ondan sonra da bu ayağın aktörlerini siyasetten arındırmak
lazım.
- FETÖ mü?
En büyük o ayak.
- Listelerini açıkladınız, AK Parti, CHP açıkladı…Genel
manada değerlendirirseniz FETÖ’nün siyasi ayağı bu listelerden
temizlenmiş midir?
Ben bizde temizlediğim kanaatindeyim. Diğer partilerde durum nedir
onu bilemiyorum. Fakat son gelişmelerde bir kavram daha ortaya
attım ve ‘FETÖ nün seçim ayağını da düşünün’ dedim. 6 tane bağımsız
aday var. Topladıkları imzalar ortada. CHP tarihinin en büyük
desteğini ve yardımını bu İP’e verdi, İpe un serdi. Siz ‘Ben
adayım’ deyip grubu olan bir partinin başkanı gibi talip olmak
dururken ille de yüz bin imza topluyorum diyorsunuz.. Bu yüz bin
imzayı nerede ve nasıl topladığını kamuoyu bir gün öğrenecek. Şimdi
böyle bir durumda da CHP 15 elemanı oraya kiralarken bir de seçmen
kiralaması ve devir teslimi yapıyor. Diyor ki ‘Eksiğiniz varsa biz
vereceğiz. İl ve ilçelere talimat verdim’. Bakıyor ki büyük bir
kargaşa var: ‘SP’ye de veriyorum, Doğu Perinçek’e de veriyorum’
diyor. Bunların hep üstünü örtüyor yani. Ama esas maksadın başka
olduğu anlaşılıyor.
İşte bu sistem değişikliği Türkiye’de zihniyet değişikliği ile beraber hakikaten Türk siyasetini de arındıran bir sonucu elde edecektir. Bu gidişat onu gösteriyor. Ne kadar saklarsanız saklayın yine bir yerden bir şey patlıyor. Çünkü siz kamuoyu ile her şeyi açık konuşurken birileri çok sinsi bir çalışma yapıyor. Sinsi karanlıktaki is gibi göremiyorsun, tanıyamıyorsun, bilemiyorsun. Türkiye’de bundan sonra siyasi partiler artık ne yapacaksa anlaşacaklar. Efendim ‘Demokrasi ve hürriyet var, bizim partiye herkes üye olur’. Hayır kardeşim, olamaz. Devletin yetkililerine müracaat et, üyeliklerin alayını gör, temizle ondan sonra gel. Getirdiğin insana da başının üzerinde yer ver. Ama herkesi alacağım deyip Türkiye’de siyaseti katletmenin de bir faydası yok. Bu bize bunu öğretti. Başka bir şey de olabilirdi ama 15 Temmuz’dan sonra FETÖ olarak gündeme geldi. 8 alanda çok önemli bir örgütlenme içerisine girdikleri görülüyor.
- Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce’yi nasıl
buluyorsunuz? Bisiklet tartışması oldu, bağış yaptı...
Yanlış anlamayın ama Cem Yılmaz ile yarışılmaz. Sanatının erbabı
Cem Yılmaz’dır. Böyle para gönder, velespite bin… Velespit pedal
gücü ile çalışır. Öbürü aya gidiyor. Ne yapacağız? Muharrem İnce
Bey toplumsal desteği sağlamak açısından değişik kavramlarla, bir
takım yanlış yorumlanacak şeylerden uzak kalmalı. Çünkü talip
olduğu görev devleti yönetme görevidir, Cumhurbaşkanlığı görevidir.
Yani velespit ile gezecekmiş… Kime hevesleniyorsun? Danimarka da
biri yapmış. Bizde de çok velespit var panayırlara gittin mi önünde
bin tane duruyor…Elli kuruş veriyorsun iki tur attırıyorlar.
Velespit ile bir tur atmasın. Şaka yapıyorum çok değerli bir
siyasetçidir ama velespite heveslenmesin.