Anasayfa /  Ekonomi

Merkez Bankası merakla beklenilen faiz kararını açıkladı!

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın bugün gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası TCMB'nin kritik faiz kararı açıklandı. Faizin sabit tutulması beklenirken TCMB faizi düşürdü.

Abone ol
Abone ol 23 Eylül 2021 17:31

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplandı.

 Para Politikası Kurulu'nda politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 19’dan yüzde 18’e indirilmesine karar verildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yüzde 19 olan politika faizini yüzde 18'e düşürdü. Genel beklenti eylül toplantısında faizin sabit tutulması yönündeydi.

Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı ardından dolar/TL fırlayarak 8,80’i gördü. Karardan önce dolar, 8,65 seviyelerinden işlem görüyordu. Dolar, saat 14:20 itibariyle 8,76 seviyesinden işlem görmeye devam ediyor.

Avro/TL de MB’nin kararı ardından 10,14 TL seviyesinden 10,30 seviyesine kadar yükseldi. Avro, 10,16 seviyesinden işlem görmeye devam ediyor.

FAİZ DEĞİŞİKLİĞİ BEKLENMİYORDU

Merkez Bankası'nın faiz kararı öncesinde beklenti anketine katılan ekonomistlerin büyük çoğunluğu politika faizinin yüzde 19'da sabit bırakılmasını beklediğini belirtmişti. Analistler, küresel bazda önemli merkez bankalarının da gelecek hafta politika kararı alacak olmaları ve enflasyon endişeleriyle şahinleşmesi olası tutumların dünya genelinde oynaklığı artırabileceğini ifade etmişti

Merkez Bankası bir önceki toplantıda politika faizini değiştirmeyerek yüzde 19'da sabit tutmuştu.

İŞTE TCMB'DEN YAPILAN AÇIKLAMA:

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 19’dan yüzde 18’e indirilmesine karar vermiştir.

Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde aşılamanın hızlanması küresel ekonomide toparlanma sürecini desteklemektedir. Bununla birlikte, aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerine olumsuz yansımaları görülmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir. Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.

Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Aşılamanın toplumun geneline yayılarak hızlanması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir. Cari işlemler dengesinde görülen iyileşme eğilimi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir.

Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır. Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için makroihtiyati politika çerçevesi güçlendirilmiştir. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve politika faizinde indirim yapılmasına karar verilmiştir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.

TCMB FAİZ KARARI KURU NASIL ETKİLİYOR?

 Merkez bankasının birincil görevi ülkedeki para politikasını yönetmek, yani ülke ekonomisindeki para arzını kontrol etmektir. TCMB’nin bu görev için birden fazla aracı olmasına rağmen, faiz oranlarını etkileme yeteneği, en belirgin ve etkili para politikası aracıdır.

TCMB politika faiz oranını yükselttiğinde, amaç, ekonomi genelinde kredi maliyetini artırmaktır. Daha yüksek faiz oranları, kredileri hem işletmeler hem de tüketiciler için daha pahalı hale getirir ve herkes faiz ödemelerine daha fazla harcama yapar.

Faiz artışı, aynı zamanda insanları daha yüksek faiz ödemeleri kazanmak için tasarruf etmeye teşvik eder. Bu, enflasyonu düşürme ve ekonomik aktiviteyi ılımlı hale getirme eğiliminde olan dolaşımdaki para arzını azaltır. Faizler yükseldiğinde ekonomik aktivite yavaşladığı için enflasyon da geriler. Yüksek faiz, büyüme politikasını olumsuz yönde etkiler.

Faiz ile kur arasındaki ilişkide bakılması gereken ilk değişken enflasyondur. Faiz düşerse kur yükselir önermesi enflasyon beklentileri ve CDS primi değerlendirilmeden doğru kabul edilemez. Faiz düştüğünde enflasyon beklentisi artış yönündeyse kur yükselir. Faiz düştüğünde eğer enflasyon beklentisi de düşüş yönündeyse kur düşebilir.

Yükselen faiz oranları hisse senedi ve tahvil piyasalarını, kredi kartlarını, kişisel kredileri, öğrenci kredilerini, otomobil kredilerini ve işletme kredilerini etkiler.

Daha yüksek piyasa faiz oranları borsa üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. TCMB faiz artışları borçlanmayı daha pahalı hale getirdiğinde, kamu (ve özel) şirketler için iş yapma maliyeti artar. Zamanla, daha yüksek maliyetler ve daha az iş, kamu firmaları için daha düşük gelirler ve kazançlar anlamına gelebilir ve potansiyel olarak büyüme oranlarını ve hisse senedi değerlerini etkileyebilir.

Yorumlar