‘MERHAMET’E DAİR...

Merhameti azalmış dünya, hastalıklı bir yerden başkası değildir. Merhametini tamamen kaybedip yitirmiş bir dünya ise, yok olmuş bir dünyadır aslında.

Merhamet hızla elini ayağını çekiyor hayatımızdan. Kıyamet henüz kopmamış olsa da merhamet çoktan terk etti hayatımızı.

Ve adım adım kıyamete yaklaşıyoruz sanki. Merhameti küstürdüğümüz için belki de kendi kendimize kopardık kıyametimizi. Ve belki de merhametin karşılığını veremediğimiz için azap ve yokluk öfkesi içinde debelenip duruyoruz.

Merhamet tebessümünün hakkını vermemenin perişanlığı sinmiş üzerimize âdeta. Tebessüm etmeyi unutmuş insanlara küsen merhametin, terk ettiği yerlere nefret tohumlarının serpilmesinin başka ne anlamı olabilir ki?

Merhamet öyle eşsiz bir histir ki, tarifi imkânsızlaşır. Zira merhamet yoksa, hayat da yoktur yoktur bir anlamda.

Ve yine merhamet yoksa bir varoluş da yoktur. Merhametin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur velhasıl.

Merhamet, sevginin ikizi gibidir. Tıpkı sevgide olduğu gibi, içine merhametin karışmadığı hiçbir iyi duygudan bahsedemeyiz.

Merhametin en hassas noktasıdır, sevgiyi harekete geçiren. Merhamet olmadan nasıl çözebilir katılığı sevgi?

Hangi şey, kötülüğün son bulmasına vesile olabilir?

Merhamet olmadan mümkün değil elbette...

İçimizdeki merhametin sesine bir kulak verelim.

Merhametle yaklaşalım birbirimize.

Her şeye...

Bilmeliyiz ki; merhametle birbirine dokunur ruhlar...

Merhamettir başlatan, sürdüren, devam ettiren her şeyi...

Ve yine merhamettir; çözüme kavuşturan, birleştiren...

Merhamet, her şeyi içinde barındırır. Sağlığı, hastalığı ve dahi ölümü...

Merhametle silinir bütün hatalar, yanlışlar, kusurlar.

Merhametle yağar, bütün yağmurlar...

Merhametle beslenir, bütün canlılar...

Merhametle yaşar, bütün insanlar...

Merhamet ise sevmekle başlar şüphesiz.

Sahi merhameti değil miydi bir insanı sevilir kılan?

Para, mal, mülk tükenirken vicdan ve merhamet kalmalıydı belki de geriye sadece.

Evet, sadece vicdan ve merhamet...

 


Rahime SÖNMEZ ŞEN

Yorumlar