Konuşmasak nasıl olur?

 Elon Mask beş yıl sonra konuşmamıza gerek kalmayabilir açıklamasını yapalı 48 saati geçmemişken, ben bugün iletişimde yaptığımız, hata olarak görmediğimiz hatalardan söz etmek istiyorum. Hali hazırda kurduğumuz iletişimde zaten kelimelerin yalnızca yüzde 10’u muhatabımız için bir anlam ifade ederken, yüzde 30 sesimizin tonu, yüzde 60’ı beden dilimizle anlamlanıyor. Yani kelimelerimiz ne söylerse söylesin karşımızdaki asıl mesajı hal ve tavırlarımıza, sesimizdeki tınılara bakarak yorumluyor. Aslında zaten çok da konuşmamıza gerek yok. Üstelik neyi nasıl söylediğimize odaklansak da, beden asla yalan söylemez ve gerçek düşüncelerimiz karşımızdakine geçer. Yok canım kızmadım derken çatık kaşlarım söylediğimi pek de doğrulamaz. 

 Bir radyo programında sunucu telefonla bağlantı kurduğu dinleyicilerine şu soruyu soruyordu:

 -Hangi sihirli güce sahip olmak isterdiniz?

 Bir yandan cevapları dinliyor, bir yandan kendi cevabımı arıyordum. Sonra kendi kendime şöyle dedim. Aslında hepimiz çok sihirli muhteşem bir güce sahibiz. Farkında olmasak da…

Evet biz diğer insanlar üzerinde muhteşem duygular yaratabilme gücüne sahibiz. İstisnasız hepimiz. Onlara kendilerini dünyanın en değerli varlığı gibi  hissettirebiliriz. Son derece yeterli, başarmış, anlaşılmış ve seviliyor hissettirebiliriz. Tabii tersi de mümkün! Değersiz, yetersiz, anlaşılmamış ve sevgisiz…

 Özellikle ergenlerle kurduğumuz iletişimde önümüze geçen iletişim alışkanlıklarımız onlara çoğunlukla anlaşılmadığını hissettiriyor. Kendi yaşam deneyimlerimiz ve dünyayı kendi algıladığımız yerden tutup onları çekip çevirmeye, yola getirmeye ve düzeltmeye çalışıyoruz. İlk değiştirmemiz gereken bakış açımız… Bizim koçluk seanslarımız sırasında asla aklımızdan çıkarmadığımız bir öğretimiz var. Danışanlarımıza tüm cevaplara sahip, tam ve mükemmel oldukları bakış açısıyla yaklaşır ve bundan bir an bile şüpheye düşmeyiz. Çocuklarımızla iletişimde de bakış açımızı buna çokça yaklaştırmamızda fayda var. Ancak o zaman onu gerçekten dinleyebilir ve anlamaya çalışabiliriz. Ancak bu şekilde onun kendi sesini duyması için alan yaratabiliriz. Her anne baba çocuğunu hayata hazırlarken kendi problemlerini çözme becerisine sahip olmasını, yanında olamadığı zamanlarda bile başının çaresine bakabilmesini ister. İşte size bunun en etkili yolundan bahsediyorum. Yapmanız gerekenler değil yapmadığınızda kendi yolunu kendi olarak yürümesini sağlayacak bu adımları attığınızda, ilişkinizde yakınlığın artacağını söylüyorum. Bunlar yalnızca ergenlerinizle değil, daha küçük yaşlardaki çocuklarınızla ve eşiniz, anne babanız ve dostlarınızla ilişkilerinizde de geçerli. 

 Çocuğunuz bir problem yaşadığına dair sinyalleri gönderdiğinde onun bunu sizinle konuşmak isteyip istemediğini sormak harika bir başlangıç olur. Zorlamayın. Baktınız konuşmaya açık onu sessizce ve yukarda bahsettiğim bakış açısıyla dinleyin. O sorununu çözebilir. Yalnızca dinleyin ve duyduklarınızı ve anlattıklarından anladıklarınızı ifade etmenin ötesine geçmeyin. Bırakın anlatsın. Bölmeyin… Onu anladığınızı gösteren küçük iletiler gönderin.. Yaa.. Üzülmüşsün.. Hmm.. Gözleriniz onun gözleriyle temasta olsun.. Ve dünyanın en önemli işi o anda onu dinlemekmiş gibi dinleyin. Başka hiç bir şeyle ilgilenmeyin. Sabredin. İçinizden gelen sesleri susturun. Ama ile başlaya cümlelerle onaylamadığınızı ifade etmeye çalışmayın. Tavsiyeler vermeye hazırlanmayın.. Ben de diye başlayan cümlelere hiç bulaşmayın.. Eleştirmeyin..A olur mu canım çok haklısın demeyin.. Üzüldüğünü görünce konuyu dağıtmaya geçiştirmeye kalkışmayın.. Üzülme demeyin.. Neyin doğru olduğunu göstermeye çalışmayın.. Kendi bakış açınıza göre onu ikna etmeye uğraşmayın. Sorgulamaya ve analiz etmeye hiç girmeyin.. Dilinizi ısırın ve sadece kalbinizi sonuna kadar açarak onu kulaklarınızla değil tüm kalbinizle duymaya niyet edin. Tüm bunları yapmadığınızda sihir kendini göstermeye başlayacak. Hiç alışık olmadığınız bir yere doğru evrilen bu kalbi konuşma onu, ilişkinizi ve sizi derinleştirecek. Kendini tanımasına harika bir fırsat sunmuş olacaksınız. Dahası konuşmanın başladığı yer ile vardığı yer öyle farklı olcak ki, görünenin ardında derinde yatan sorununu ifade etmesine yarattığınız fırsat neye ihtiyacı olduğunu da bulmasına yardım edecek.. Konuşmasak daha çok dinlesek harika olur!

 Ben bundan daha sihirli bir şeye henüz rastlamadım. Kendinize, kendi içinize kapılar açmak için muhteşem yazılmış edebi eserler okumanızı öneririm. Her neyi öğrenip yaşamımıza geçirmek istersek isteyelim kendi dünyamızı aydınlatmadan başkasının dünyasına ışık olamayacağımızı kendime sık sık hatırlatıyorum. 

 

Yorumlar