Anasayfa /  Popüler  /  Kim kimdir

Bir Garip Orhan Veli : Orhan Veli Kanık kimdir? Orhan Veli'nin en güzel şiirleri...

Bir Garip Orhan Veli, Türk Edebiyatı'nın büyük şairi Orhan Veli Kanık tam hazin bir sonla hayata veda etti.Türk Edebiyat tarihinin en önemli isimlerinden Orhan Veli Kanık doğum gününde Google tarafından özel bir Doodle ile anılıyor.Peki, çok genç yaşta kaybettiğimiz Orhan Veli Kanık kimdir?

Abone ol
Abone ol 12 Nisan 2018 23:59

Türk Edebiyat tarihinin en önemli isimlerinden Orhan Veli Kanık doğumgününde Google tarafından özel bir Doodle ile anılıyor.Orhan Veli Kanık, Türk Edebiyat tarihinin bir akım öncüsü, kısacık ömrüne daha uzun yıllar konuşulacak eserler bırakan ve hazin öyküsüyle yürek burkan garip şairimizdir.  Peki, Orhan Veli Kanık kimdir? Aslen nereliydi, kaç yaşında hayata veda etti? İşte, Türk Edebiyatı'nın kilometre taşlarından Bir Garip Şair Orhan Veli ve hayat öyküsü...

Google Bir Garip Orhan Veli'yi unutmadı...

ORHAN VELİ KİMDİR?

Orhan Veli, 13 Nisan 1914’te Beykoz’a bağlı Yalıköy’de Cumhurbaşkanlığı Armoni Orkestrası şefi, klarnet ustası Mehmet Veli Kanık ile Fatma Nigar Hanım’ın ilk çocukları olarak dünyaya gelen Orhan Veli'nin çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir’de geçti. Orhan Veli, mizah yazarı Adnan Veli Kanık‘ın ağabeyidir. Füruzan (Yolyapan) adında bir kız kardeşi vardır. Mütareke sırasında Akaretler'de bulunan Anafartalar İlkokulu'nun ana sınıfına devam eder. Edebiyatın zihninde yoğrulması daha çok küçük yaşlarda olur. 

Çocukluğu ve ilk hikayesi...

İlkokul döneminde edebiyatla ilgilenmeyen başlayan Orhan Veli'nin, bu dönemde “Çocuk Dünyası” isimli dergide ilk hikâyesi basılır. Garip akımını beraber omuzlayacağı arkadaşları ile tanışması da bu dönemlere rastlar. Ortaokul döneminde 7.sınıf öğrencisiyken Oktay Rifat ile tanışır. Bundan birkaç yıl sonra halk evlerinde bir müsamere sırasında  Melih Cevdet Anday ile yolları kesişir. 

Lise yılları ve dergi çalışmaları...

Artık bir lise öğrencisi olan Orhan Veli için büyük bir şans olan hadise edebiyat öğretmeninin büyük edebiyat adamı Ahmet Hamdi Tanpınar olmasıydı. Türk Edebiyatının akademi ve sanat dünyasında en büyük üstadlarından olan Tanpınar'ın yanı sıra onun için diğer bir talih ise, kalem arkadaşlarıyla aynı sıraları paylaşmasıydı. Lise yılları Orhan Veli’nin gerçek anlamda edebiyata adım attığı dönemdir. Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte “Sesimiz” adlı bir dergi çıkarır. Şair 1932 yılında, liseden mezun olur. 

Üç genç şair, çıktıkları bu edebiyat yolculuğunda, öğretmenleri arasında yer alan ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınar başta olmak üzere, Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu‘nun büyük desteğini görürler.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve memuriyet hayatı...

İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümüne giren Orhan Veli, 1933 yılında Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti başkanı seçilir. Ayrıca Galatasaray Lisesi’nde öğretmen yardımcısı olarak göreve başlar. 1935 yılına kadar devam ettiği üniversiteyi bitirmeden okuldan ayrılır. Bir süre daha öğretmen yardımcılığı görevini sürdürür. Sonrasında Ankara’ya giderek sırasıyla PTT Umum Müdürlüğü, Telgraf İşleri Reisliği, Milletlerarası Nizamlar bürosuna girer.

İlk yazıları Varlık'ta...

Aynı yıl, şairin yazınsal kimliğini tam olarak ifade eden, biçim ve üslup bakımından tarzını bulmuş olan ilk şiirleri Nahit Sırrı Örik‘in desteğiyle, “Varlık” dergisinde yayımlar. Genellikle aşk, özlem, çocukluk anıları gibi temaları yoğun bir duygusallıkla işlediği bu şiirlerin büyük bir kısmında, “Mehmet Ali Sel” mahlasını kullandı. Aruz ve hece vezninin, klasik şiir kalıplarının özelliklerini çok iyi biliyordur. Adını edebiyat çevrelerine duyurmayı başaran Kanık, 1936-1942 yılları arasında, dönemin popüler kültür-sanat dergilerinden İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, Inkilapçı Gençlik, Demet, İşte ve Aile’de manzume ve düz yazılarıyla yer alır.

Garip akımının yankıları...

Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte ‘Birinci Yeni’ olarak da anılacak ‘Garip’ akımının kurucusu olarak anılırlar. 1941 yılının Mayıs ayında Garip seçkisi yayınlandı. Bu kitapta şairin yirmi dört şiirinin yanı sıra Melih Cevdet'in on altı, Oktay Rifat'ın ise yirmi bir şiiri yer aldı. Kitabın içindeki şiirler kadar ses getiren önsözünü ise Orhan Veli yazdı. Bu önsözü Garip akımının manifestosu olarak kabul edildi. Bu kitap sonradan 'Birinci Yeni' olarak da anılacak Garip akımının başlangıcı oldu. 

Bir Garip Orhan Veli...

36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı. Türk Edebiyat Tarihi Literatürü'ne Garip akımı adıyla giren, Garip manifestosu birçok çevre tarafından eleştiri aldı. Şiirin temel kurallarına riayeti reddeden bu görüş 1940-1950 şiirine büyük ölçüde sirayet etti. Garip topluluğunun yanı sıra Orhan Veli, şiirlerinde, öykülerinde ele aldığı konu, kişiler ve sözcükler yönünden daha önce hiç duyulmamış bir üslupla meydandaydı. 

"Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi."

Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktaydı. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

Kendi kaleminden Orhan Veli;

''1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim.''

Yanlış teşhis ve talihsiz vefat öyküsü...

10 Kasım 1950 yılında bir hafta için geldiği Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde yemek yerden fenalaşan Kanık, hastaneye kaldırıldı. Kanık’a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyinde damar çatlaması nedeniyle beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam komaya giren şair, Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata veda etti. 

ORHAN VELİ'NİN ŞİİRLERİNDEN...

Bir Garip Orhan Veli

İstanbul'da Boğaziçi'nde

Bir garip Orhan Veli'yim

Veli'nin oğluyum

Tarifsiz kederler içindeyim

Urumeli Hisarı'na oturmuşum

Oturmuş da bir türkü tutturmuşum

İstanbul'un mermer taşları

Başıma da konuyor martı kuşları

Gözlerimden boşanır hicran yaşları

Edalım...

Senin yüzünden bu halim.

İstanbul'un orta yeri sinema

Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama

El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne

Sevdalım...

Boynuna vebalim

İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim

Bir garip Orhan Veli’yim

Güzel Havalar

Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.

Giderayak

“Handan, hamamdan geçtik,

Gün ışığında hissemize razıydık;

Saadetinden geçtik,

Ümidine razıydık;

Hiçbirini bulamadık;

Kendimize hüzünler icat ettik,

Avunamadık

Yoksa biz…

Bu dünyadan değil miydik?”

Anlatamıyorum

“Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.”

İstanbul'u Dinliyorum 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı

Önce hafiften bir rüzgar esiyor; 

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar ağaçlarda; 

Uzaklarda, çok uzaklarda,

Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; 

Kuşlar geçiyor, derken; 

Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda; 

Bir kadının suya değiyor ayakları

...

Gün Olur

“Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

Şu ada senin, bu ada benim,

Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;

Çiçekler gürültüyle açar;

Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,

Her bir tüylerinde ayrı telaş!…

Gün olur, başıma kadar mavi;

Gün olur başıma kadar güneş;

Gün olur, deli gibi…”

Seni Sevmek

“Bir çocuk ne anlar sevmekten?

Ne anlar ki sevgi uğruna ölmekten

Ne anlar yaşam nedir, dünya ne?

Herşey tozpembedir onun gözünde

Hep umut vardır o küçük yüreğinde…

Karanlıkta aydınlık hisseder

Olmayacak sevdaya olur der..

Ben de çocuğum ve cezalıyım…

cezam sevilmemek

Tek suçum ise seni be canım seni sevmek….”

Kitabe-i Seng-i Mezar

I

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada

Nasırdan çektiği kadar;

Hatta çirkin yaratıldığından bile

O kadar müteessir değildi;

Kundurası vurmadığı zamanlarda

Anmazdı ama Allah'ın adını,

Günahkâr da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.

II

Mesele falan değildi öyle,

To be or not to be kendisi için;

Bir akşam uyudu;

Uyanmayıverdi.

Aldılar, götürdüler.

Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.

Duysalar öldüğünü alacaklılar

Haklarını helal ederler elbet.

Alacağına gelince...

Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

III

Tüfeğini deppoya koydular,

Esvabını başkasına verdiler.

Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,

Ne matarasında dudaklarının izi;

Öyle bir ruzigar ki,

Kendi gitti,

İsmi bile kalmadı yadigâr.

Yalnız şu beyit kaldı,

Kahve ocağında, el yazısıyla:

"Ölüm Allah'ın emri,

"Ayrılık olmasaydı."

ORHAN VELİ KANIK'IN ESERLERİ:

Şiir:

Garip (1941 – Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu ile birlikte)

Vazgeçemediğim (1945)

Destan Gibi (1946)

Yenisi (1947)

Karşı (1949)

Düzyazı:

La Fontaine Masalları (1948)

Nasrettin Hoca Hikayeleri (1949 – manzum hikaye)

Nesir Yazıları (1953)

Edebiyat Dünyamız (1975)

Fransız Şiiri Antolojisi (1947 – derleme)

Çeviri:

Bir Kapı ya Açık Durmalı ya Kapalı (A.de Musset’den – O. Rifat ile, 1943)

Barberine (1944)

Scapin’in Dolapları (Molière’den – 1944)

Sicilyalı yahut Resimli Muhabbet (1944)

Tartuffe (1944)

Versailles Tulûatı (1944)

Üç Hikâye (Gogol’dan – Erol Güney ile, 1945)

Turcaret (A. R. Lesage‘dan – 1946)

Hamlet ve Venedikli Tüccar (Shakespeare‘den – Ş. Erdeniz ile, 1949)

Batıdan Şiirler (O. Rifat ve M. Cevdet ile, 1953)

Antigone (J. Anouilh‘den – 1955)

Saygılı Yosma (J. P. Sartre’dan – 1961)

Bütün Çeviri Şiirleri (1982)

El Kapısında (Turgenyev‘den – 1994)






Yorumlar