Anasayfa /  Keyifli Haberler

Türk ve Japon

Abone ol
Abone ol 09 Mart 2019 01:34

Türk ve Japon

Bir Türk, Japon arkadaşının daveti üzerine Japonya’ya gidiyor. Bir

kaç gün gezdikten sonra arkadaşı onu çalıştığı fabrikaya götürüyor.

Teknoloji muazzam.

– Bak. Burada robot yapıyoruz.

Şu robotlar öğle yemeğini hazırlar ve getirir.

Şunlar bebek bakar.Şunlar araba bile kullanır.

Bizim Türk vatandaşı hayretler içinde kalır.

Dolaştıkça gözleri fal taşı gibi açılır.

Japonya’dan ayrılırken arkadaşı Türkiye’ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istediğini söyler.

Ve o gün gelir.

Fakat bizim Türk nereyi gezdireceğini bir türlü bilemez.

Düşünür ne göstermeli de altında kalmamalı Japonya’da gördüklerinin.

Aklına hamam gelir. Japon ne anlar Türk hamamından. Alır götürür.

Japon’a ilginç gelir.

– Ne oluyor burada?

– Biz burada insan yapıyoruz”

– Sahi mi ?

Bir odanın kapısını açarlar. İçeride bir tellak adamın kolunu ovmaktadır.

– Bak, burada kollar monte ediliyor.

Bir başka odada bacak ovulmaktadır.

– Burada da bacaklar takılıyor”.

Japon bu sefer hayrette…

Diğer odanın kapısını açarlar.

İçeride bir kadının üstünde bir erkek, iş üstünde.

Japon sorar:

– Peki burada ne oluyor?

Bizimkisi tereddüt etmez..

– Burada montaj bitmiş, delikler açılıyor.



BONUS FIKRA



Halk Ne Yapsın?



Ali 3 ncü sınıfa giden zeki bir çocuktur.

Bir gün öğretmeni Ali’ye ‘Siyaset’ nedir diye sorar.

Ali düşünür ama o çocuk aklıyla cevap veremez.

Eve gider kitaplara bakar ama hiçbir şey anlayamaz.

O da babasına sormaya karar verir.

—Baba, Siyaset nedir?

—Baba düşünür. Ali’ye uygun bir yolla anlatmak ister.

—Bu evde parayı getiren kim oğlum?

—Sen…

—Ben kapitalist rejimim.

—Peki, parayı alıp bizim yiyecek içecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılayan kim?

-Annem…

—O da hükümet.

—Peki, küçük kardeşinle kim ilgileniyor?

—Dadım…

—Dadın işçi, kardeşin gelecek, sen de halksın o zaman.

Ali her şeyi not alır ve uyur.

Gece garip seslerle uyanır.

Bir de bakar ki kardeşi ağlıyor.

Yanına gidince altına pislediğini anlar.

Hemen annesini kaldırmaya gider.

Ama ne yaparsa yapsın anne kalkmaz.

Bu arada salondan gelen sesleri merak eder ve salona gider.

Babasıyla dadısını uygunsuz yakalayan Alinin ağzından aynen şu kelimeler dökülür:

—Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, hükümet uyuyor, gelecek bok içinde, halk ne yapsın…???



Çocuk



Büyük şirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir.

Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi “Alo” der.

Patron sorar “Baban evde mi?”

Çocuk fısıldayarak cevap verir “Evet”

Patron sorar “Onunla konuşabilir miyim?”

Çocuk fısıldayarak cevap verir “Hayır”

Patron şaşırarak “Peki annen evde mi?”

Çocuk fısıldayarak “Evet”

Patron , “Peki onunla konuşabilir miyim?”

Çocuk yine fısıldayarak “Hayır”

Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar,

“Orada başka kimse var mı?”

“Evet” der çocuk fısıldayarak , “Bir polis memuru var”

Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar

“Memur beyle konuşabilir miyim?”

“Hayır” der ufaklık, “Şu anda meşgul”

İyice meraklanan patron: “Neyle meşgul?”

Çocuk fısıldayarak cevaplar: ” Annemle babamla ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor”

Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar “Bu ses de ne? Diye sorar.

“Bir helikopter” der çocuk, hala fısıldayarak.

Panikleyen patron: “Neler oluyor orada” diye sorar

Çocuk hala fısıldayarak: “Arama kurtarma timi geldi”

Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde: “İyide neyi arıyorlar”

Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir “Beniiiii”:)))



Okul



Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı.

– Haydi oğlum, uyan artık. Okula geç kalacaksın…

Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle,

– Anne, bugün okula gitmek istemiyorum, dedi.

Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:

– Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? dedi.

İki ciddi neden söyle bana…

Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı:

– Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyor bu biiir, tüm öğrenciler de benden nefret ediyorlar bu ikiii…

Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?

Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı;

– Bunlar okula gitmemen için neden olamaz, dedi.

Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan…

Bu kez oğlu annesine:

– Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne? dedi.

Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni sıraladı:

– Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın, ikinci ciddi neden ise, sen okulun müdürüsün oğlum…



Doğanın Dengesi



yine almanya’da bir genç akşamüstü parkta bir kutu bira içer.

bitince de kutuyu buruşturup yeşilliklerin içine fırlatır.

orada da greenpeace (yeşilbarış) elemanları varmış

ne yapıyorsun kardeşim al onu ordan falan

delikanlı da kafa güzel, dikleşir biraz siz kim oluyorsunuz diye

bunlar da “sen doğanın dengesini nasıl bozarsın” diye verirler odunu…

birazdan genç mahallenin kahvesine gider, ağız burun kırık tabi.

arkadaşları sorar, n’oldu oğlum kiminle kavga ettin böyle

yok ya der genç bazı gerizekalılar parkta üzerime saldırdı, beni kesin birisine benzettiler

Doğan’ın yengesini bozdun diye acayip dövdü adiler, ben ne Doğan’ı tanırım ne de yengesini


Yorumlar