Anasayfa /  Keyifli Haberler

Şu halinize bakın

Abone ol
Abone ol 02 Mart 2019 04:43

Şu halinize bakın

Küçük Murat anne ve babasının yatak odasına oldukça münasebetsiz bir zamanda girmişti.

Gördüğü manzara karşısında şok oldu ve bağırmaya başladı;

– ”Utanın, utanın Şu halinize bakın

bir de beni parmağımı emiyorum diye ruh doktoruna götürmüştünüz”.

Yarın ilk işimiz sizi bir doktora götürmek yazık yazık



BONUS FIKRA



Yükünüz Dökülüyor



Çankaya yokuşundan inmekte olan büyük bir kamyon kırmızı ışıkta durunca, arkasından gelip yanında duran arabadaki sarışın kadın camını indirir ve bağırır:

“Hey benim adım Ayşe!.. Yükünüz dökülüyor, haberiniz olsun…”

Kamyoncu bakar gözlerinin içine doğru hafifçe sırıtır ve sarışına aldırmaz, ışık yeşil yanınca sürer kamyonunu…

Öbür kırmızı ışıkda durulduğunda sarışın yine yakalar kamyonu:

“Hey, duymadınız!.. Ben Ayşe!.. Yükünüz yola dökülüyor diyorum.”

Kamyoncu yine istifini bozmadan aracını sürer ışın yandığında…

Üçüncü kırmızı ışıkta artık sarışın dayanamaz ve arabasından fırlar,başlar kamyonun camını yumrukmaya ve indirtir adamı aşağı.

“Yahu ben Ayşe!.. Yükünüz dökülüyor!.. ” diyorum size der,

Kamyoncu kadına bakar ve

“Hey hanım benim adım da Mehmet. Ankara’da kış var ve yollar buz tutmasın diye kamyonla tuz dökmek zorundayım!.. ”



Haberler



seyahatten dönen ev sahibi havaalanından bahçıvanına telefon açmış, konuşuyorlar:

– nasıl, her şey yolunda mı?

– yolunda… küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.

– neden kırıldı?

– köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.

– nee! köpeğim mi öldü?

– maalesef havuza düştü?

– benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?

– havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.

– havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?

– itfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.

– neee evde yangın mı çıktı?

– evet efendim. annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.

– annem mi öldü? yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?

– haklısınız da… yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.

– yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?

– var efendim… geçen gün siz aids testi yaptırmıştınız ya… sonucu geldi, pozitif…

Yaşanmış Güzel Bir Hikaye “Seni Seviyorum Demek”

İşimin yoğunluğu, eşim ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim. Endişelendi ve hemen “İyi misin, her şey yolunda mı” diye sordu. Annem de geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz b ir davetin mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenen tipte kadınlardandı.

– “Seninle beraber ikimizin biraz zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm” diye yanıtladım.

– “Sadece ikimiz mi?” Biraz düşündü ve “Çok isterim” diye cevap verdi.

O cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum. Eve vardığımda fark ettim ki o da, randevumuzdan ötürü hafif gergin görünüyordu. Kapısının önünde, paltosunu çoktan giymiş bir şekilde bekliyordu.

Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde babamla kutladıkları son evlilik yıl dönümlerinde giydiği elbise vardı. Bana melekler kadar ışıltılı bir yüzle gülümsedi. Arabaya bindiğimizde:

– “Arkadaşlarıma oğlumla dışarı çıkacağımı söyledim gerçekten çok etkilendiler” dedi. “Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorlar.”

Gittiğimiz restoran, çok şık olm asa da sevimli, sıcak ve servisin kaliteli olduğu bir mekândı. Annemse, bir kraliçe edasıyla koluma girdi.Yerimize oturduktan sonra ona menüyü okumam gerekmişti, çünkü küçük yazıları göremiyordu.

Ben daha menünün ortalarındayken annemin nemli gözlerle ve nostaljik bir gülüşle bana bakmakta olduğunu fark ettim.

– “Eskiden, sen küçükken, menüleri okuyan bendim, sense meraklı bakışlarla beni dinlerdin” dedi.

Ben de gülümsedim.

– “O zaman, şimdi senin rahat rahat oturma sıran ve ben de okuyarak borcumu ödeyebilirim” dedim.

Yemek boyunca muhabbetimiz çok güzeldi, sıra dışı hiç bir şey olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden bahsederek kaybettiğimiz zamanın birazını telafi etmeye çalıştık. O kadar çok konuştuk ve eğlendik ki film saatini kaçırdık. Akşam annemi evine bırakırken;

– “Seninle tekrar çıkmak isterim ama ancak bu sefer benim seni davet etmeme izin verirsen” dedi ve bir akşam tekrar buluşmaya karar vererek ayrıldık.

Eve geldiğimde eşim yemeğin nasıl geçtiğini sordu:

– “Çok güzeldi” dedim. “Düşünebileceğimin çok üstündeydi.”

Birkaç gün sonra annem aniden ciddi bir kalp krizi sonucu vefat etti. Bu o kadar ani gerçekleşmişti ki, onun için bir şey daha yapma şansım olmamıştı. Birkaç zaman sonra evime, annemle yemek yediğimiz restorandan, ödenmiş iki kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir not yollandı:

– “Oğlum, bu faturayı önceden ödedim, çünkü seninle kararlaştırdığımız randevu gününe gelemeyeceğimden neredeyse yüzde yüz emindim. Yine de iki kişilik bir yemek ayarladım çünkü bu sefer eşinle beraber gitmenizi istiyorum. Seninle olan o günkü randevumuzun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemezsin. Seni Seviyorum.”

O an, “Seni Seviyorum” demenin ve hayatta değer verdiğimiz insanlara hak ettikleri zamanı ayırmanın önemini anladım.






Yorumlar