Anasayfa /  Keyifli Haberler

Olmaz, donun gözükür

Abone ol
Abone ol 02 Mart 2019 04:50

Olmaz, donun gözükür

Temel ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken bir ara Fadime dönme dolaba binmek ister.

Temel karşı çıkar, “olmaz, donun gözükür” der. Fadime susar.

Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır.

On dakika sonra Temel’in yanına döner.

Temel sorar:

– Neredeydin?

– Dönme dolaba bindim.

Deyince Temel sinirlenir.

– Ben sana binme donun gözükür demedim mi?

– Dedin ama gözükmedi. Çıkardım oni?..



BONUS FIKRA



ŞAHMARAN EFSANESİ

Efsaneye göre Şahmaran yüzlerce yıl önce Tarsus’ta yaşayan yılan vücutlu kadın başlı bir kahraman. Bahçesinde insanoğlunu cezbedecek her türlü yiyecek ve ziynet eşyası bulunan Şahmaran kimsenin bilmediği bir yerde insanoğlundan uzakta yerin altında yaşamış ta ki insanoğ lu Camsab tarafından bulunana kadar.

Yoksul bir ailenin oğlu olan Camsab bir gün ormanda bir kuyu dolusu bal bulmuş. Balı çıkarmak üzere kuyuya inen Camsab’ı bütün balı yukarı çeken arkadaşları aç gözlülükleri yüzünden kuyuda bırakmış. Yalnız başına feryat eden Camsab tam da ümidini kesmişken topraktan iğne deliği büyüklüğünde ışık sızdığını farketmiş. Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği deliği büyüten Camsab ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girmiş. Bu bahçede dünyada eşi benzeri olmayan çiçekler ortasında bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yığın yılan bulunuyormuş. Havuzun başındaki taht üzerinde insan başlı süt beyaz vücutlu bir yılan Camsab’a kendi diliyle hitap etmiş; ‘Hoşgeldin insanoğlu çevrendekilerden korkma sen bizim misafirimizsin’

Şahmaran Camsab’a türlü türlü yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasıl ve neden geldiğini sormuş. Camsab hikayesini uzun uzun anlatmış… Camsab’ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp ‘İnsanoğlu nankördü r hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında muazzam zararlarına razı olur’ demiş.

Şahmaran’ın güvenini kazanan Camsab uzun yıllar bu bahçede yaşamış. Yıllar sonra bir gün Şahmaran’a yaklaşan Camsab ailesini çok özlediğini söyleyip ‘Nolur beni aileme kavuştur’ diye yalvarmış. Bunun üzerine Şahmaran kendisini salıvereceğini ancak yerini kimseye söylemeyeceğine ve asla hamama girmeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Çünkü Şahmaran’la karşılaşan her kim olursa hamama gittiğinde vücudu pullarla kaplanırmış. Şahmaran’a söz verip ailesine kavuşan Camsab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmaran’ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama gitmemiş.

Derken bir gün Camsab’ın yaşadığı ülkenin hükümdarı Keyhüsrev hastalanmış. Vezir hastalığın çaresinin Şahmaran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin hamama getirilmesini istemiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama gotürülen Camsab’ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan işkenceye dayanamayarak canını kurtarmak için kuyuyu göstermiş. Hemen kuyunun başına gidilmiş ve Şahmaran dışarı çıkarılmış. Camsab’ı gören Şahmaran ‘İşte Camsab nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna itimat edilmeyeceğin i biliyordum. Fakat ne çare ki yine aldandım’ demiş. Ölüme giderken de Camsab’a ‘Beni toprak çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme zehirlidir. İkinci suyumu iç gövdemi de hükümdara yedir’ demiş Şahmaran’ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camsab ilk suyu vezire içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş hükümdar da kısa sürede iyileşip Camsab’ı veziri yapmış.

Efsaneye göre Şahmaran’ın öldürüldüğünü yılanlar bilmemekte. Tarsus’un Şahmaran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından basılacağı rivayet edilir.



Bronz fare heykeli



Adamın biri bir mağazanın vitrininde ‘Bronz fare heykeli’ görmüş.

Beğenip fiyatını sormuş. “20 lira” demiş tezgahtar, “Hikâyesini de öğrenmek isterseniz ayrıca 100 lira daha vereceksiniz..”

Adam “Hikâyesini boş ver” demiş, 20 lirayı verip heykeli satın almış ve ayrılmış dükkândan.

Elindeki bronz fare heykeliyle yürürken birden arkasında onu takip eden, her geçen saniye sayıları artan gerçek fareleri fark etmiş. Hızlı adımlarla sokaktan caddeye çıkınca farelerin sayıları binlere ulaşmış bile..

Korkuyla adımlarını daha da hızlandırınca fareler de çığlıklar atarak hızlanmışlar. Adam koşmaya başlayınca milyonlarca fare de koşarak çığlıklarla onu takip etmiş.

Adam korkusundan bronz heykeli olanca gücüyle denize fırlatmış.

Milyonlarca fare heykelin arkasından denize atlamış ve hepsi boğulmuş.

Adam büyük bir heyecanla heykeli satın aldığı dükkâna geri dönmüş.

“Evet..” demiş tezgahtar. “Hikâyesini de öğrenmeye geldiniz değil mi?”

Adam “Hayır! Hayır!” diye cevap vermiş titreyerek, ”Sizde bronz politikacı heykeli de var mı acaba?”



Emektar



mahir, sabah uyanınca o gün 70 yaşında olduğunu hatırlamış. yavaş yavaş yataktan kalkarken gözü ayaklarına ilişmiş.

-‘sevgili ayaklarım, bugün 70 yaşına girdik. 70 senedir beni istediğim yere götürdüğünüz, bu yaşıma sizinle girdiğim için bahtiyarım, sizlere çok teşekkür ederim, nice seneler dilerim… ‘

sonra dizlerine dikkat etmiş.

-‘sevgili dizlerim, bugün 70 yaşına girdik. bu kadar sene beni taşıdınız, bükül dedim büküldünüz, çömel dedim çömeldiniz,

bu yaşıma sizinle birlikte girdiğim için şükür ediyorum. sizlere çok teşekkür ederim, nice seneler dilerim…’

sonra gözü biraz daha yukarı kaymış;

– ‘eee ulan köftehor, ulan hayırsız emektar’ demiş, eğer sen de yaşasaydın bu günümüzü hep birlikte kutlayacaktık.’


Yorumlar