Anasayfa /  Keyifli Haberler

Matadorun Aleti

Abone ol
Abone ol 06 Mart 2019 10:01

Matadorun Aleti

Temel gezmek için Ispanyaya gider etrafı turlar alış veriş yapar ve karnı acıkır restoranta gider. siparişini verir o sırada karşı masada oturan adamın yemeğine gözü takılır, kocaman oldukça gösterişli bir yemektir.

Temel hemen garsonu çağırıp

– Bende o yemekten istiyorum der.

Garson özür diliyerek

– O sadece ayda bir yapılan boğa güreşlerinde öldürülen boğanın hayalarıdır ve isterseniz gelecek ay için rezerve yapabilirsiniz der.

Temel yemeği ayırttırır ve bir ay sonra tekrar aynı restoranta gider. Garsonu çağırıp durumu belirtir.

Arkadan yarım saat geçer ve yemek gelir ama bu Temelin geçen ay gördüğü yemeğin sadece onda biri kadardır. Kızar ve garsonu çağırır.

– Benim gördüğüm çok daha büyüktü neden bu böyle der.

Garson cevap verir.

– Eee efendim hep boğa ölecek değil ya!!!



BONUS FIKRA



Nasıl Deve?



İki arkadaş hayvanlar hakkında konuşuyorlardı:

Biri diğerine sordu:

-Sırtında kamburu olan hayvana ne denir?

-Bunu herkes bilir deve tabi ki.

-Tamam peki ya iki kamburu olana ne denir?

Arkadaşı bilmiş bir edayla cevaplar: -Hecin devesi…

Arkadaşı şaşırır ve soruyu biraz daha zorlaştırır.

-Peki bunu bil o zaman, üç kamburu olana?

-Ona da kamburu çıkmış hecin devesi derler.



Sünnettir



Nasreddin Hoca’nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş.

Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da “sünnettir” diye ekmekle iyice sıyırıvermişler.

Bu sırada odaya Hoca’nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca’yı memnun etmek için: -Aman ne güzel çocuk…

Adı ne bunun? diye sormuşlar. -Adı Farzdır, demiş.

Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar: -Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler.

Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.

Hoca hemen taşı gediğine koymuş: -Yahu, sünnet diyeyim de onu da mı yiyin?



Bademli



Lunaparkta bir yarışma; tüfekle karşıdaki hedefi tam ortadan vuran hediye kazanıyor.

Bir adam geliyor. Dili dönmez sarhoş bir durumda olduğu her halinden belli:

-Deneyebilir miyim? diye sorar.

İşletmeci: Kardeşim git işine, sarhoşsun, elinden kaza çıkacak.

Fakat adamın ısrarlarına dayanamaz.

Birde ne görsün, atış tam isabet.

Adama küçük bir su kaplumbağası hediye verir. Biraz sonra adam bir daha gelir.

Bu kez daha sarhoş ama yine isabet ettirmeyi başarır. Al sana bir kaplumbağa daha.

Üçüncü kez gelir, ayakta duramaz ama yine isabet ettirir kurşunu.

İşletmeci kaplumbağaları kalmadığından adamın eline büyük oyuncak ayı tutuşturur.

Sarhoş şaşkın şaşkın bakar ve sorar:

-Bademli kurabiyelerinden kalmadı mı ya?.



Balığın başı çok doyurucudur



İki adam gece vakti bir lokantaya girer. İkisi de çok acıkmıştır ve lokantacıya elinde ne varsa getirmesini söyler.

Lokantacı, bu gün çok iş yaptığını elinde 1 tane balık haricinde yiyecek hiçbir şey kalmadığını söylemiştir.

Yaşlı olan hemen atılır. Ben balığın sadece başını yemek istiyorum diğerini genç arkadaş yesin. Sebebini merak eden genç hemen atılır.

Neden sadece başını yemek istiyorsun? Ben bunda bir bit yeniği seziyorum. Sizin gibi ihtiyarların mutlaka bir bildiği vardır.

Adam cevap verir.

– “Balığın başı çok doyurucudur, hem de en önemli özelliği zihni açmasıdır, insanın beynini hep genç tutar.

Genç adam da

– “Dur bakalım ihtiyar öyleyse bu benim hakkım, senin genç kalacak neyin kalmış bu yaştan sonra ihtiyacın da kalmaz zaten demiş balığım başını ben yiyeceğim der.

Adam itiraz etmez.

Neyse Yaşlı adam balığın baş hariç kalan kısmını bir güzel yer ve açlığını giderir.

Genç olansa oyuna geldiğini anlasa da artık çok geçtir.

İhtiyara dönerek:

– “hani hem tok tutar ve zihni açardı bu balık, ben halen çok açım der.

Yaşlı adam da hemen ona dönerek:

– Zihni açmaz olur mu etkisini hemen gösterdi. Oyuna geldiğini yedikten sonra nasıl da anladım.



Ayna



Tarihte ilk kez Erzurum’a ayna gitmiş.

Adamın biri aynayı görüp eline almış.

Daha önce hiç kendini görmediği için ölen kardeşine benzetmiş karşısındakini.





Adam:

– Ey gidi gardaşımm.. Seni bir daha görmek nasipte varmış!

Aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş kardeşine.

Karısı bakmış adam bir şeye sarılıp uyuyor.

Aynaya bakmış bir kadın!

-Allah belaağı vireee, bu garı da kim?Bi boka da benzese!!! diyerek feryat figan evden çıkmış, muhtara gitmiş.

Kadın:

– Mığdar, benim herif beni bu çirkin garıyla aldatii.

Muhtar aynaya bakmış. Sonra düşünceli düşünceli:

– Yav bu garıdan çok gavata benziir!



Temel Askerde



Savaş esnasında ordu büyük kayıplar vermektedir.Ordu Generali bu gidişata dur demenin yollarını ararken birden aklına zekice bir fikir gelir.

Hemen taburu geniş bir arazide toplar ve bu günden sonra düşman tarafından bir kelle getirene on dolar vereceğini taahhüt eder ve taburu düşman cephesine gönderir.

Ertesi gün tabur şahlanır ve herkes 2,3 kelle getirip ordu komutanından parasını tahsil eder.Savaşın üçüncü günü ordu generali Temel ‘in olmadığını fark eder.Tabura haber gönderir ve tüm ölülerle yaralıların arasında Temel ‘i araştırır. Yapılan aramalarda Temelden hiç iz yoktur.





Temelsiz geçen 5 günden sonra nöbetçilerden biri tabura doğru bir toz bulutunun yaklaştığını haber verir.Dürbünü eline alan general yaklaşan toz bulutunun bir kamyon olduğunu görür.Gözlerine inanamaz kamyonun kasası düşman kelleleriyle doludur ve direksiyondaki kişi de Temelden başkası değildir. Sevinçle temeli karşılayan general ordusuna dönerek asker dediğin böyle olmalı der ve temeli odasına çağırır.

 

Odaya giden temele ordu komutanı:

-Bak evladım devletimiz savaş halinde ve ekonomimiz bozuk.Ben sana düşman kellesi başına on dolar sözü verdim lakin bu kadar kelleye ödeyecek bütçemiz yok. Gel seninle bir anlaşma yapalım kelle başına 6 Dolar verelim.

Generalin teklifine şiddetle karşı çıkan Temel parasını tam olarak ister.Bir türlü Temeli ikna edemeyen general kızgın bir ifadeyle 6 doları niye kabul etmediğini sorar.Temelin cevabı enteresandır :

-Komutanım valla billa 7 Dolardan ben aldım o kelleleri




Yorumlar