Anasayfa /  Keyifli Haberler

Manyak Tavşan

Abone ol
Abone ol 23 Aralık 2018 15:19

Manyak Tavşan

Bir tavsan ormanda kosarken, esrar saran bir zürafa görür. Ona:

– Dostum Zürafa, içme bunu, sagligina zararli, kosalim form tutalim der ve

baslar bunlar kosmaya.

Biraz sonra kokain çekmeye hazirlanan bir fil görürler ve

– Fil arkadasim, kokaini birak, gel bizimle koş beraber form tutalim diyerek ikna eder. Biraz kostuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazirlanan aslani görürler.





– Sevgili aslan kardes, batirma kendine bunu, gel bizimle koş, sana da iyi gelir der ve aslan yaklasir tavsana ve yumrugunu indirir tavsanin suratına. Digerleri şaşkın;

– Niye yaptin bunu , iyiligimizi istiyordu.

– Bu salak her extacy aldiginda ormanda deli gibi kosturuyor bizi..



BONUS FIKRA



Ya da Yanında Bir Eşek Getir



Nasreddin Hoca, eşeğini mahkeme kapısına yakın bir yere bağlayıp pazara alışverişe gitmiş.O sırada kadı, hilekâr bir satıcıyı yargılamış, Merkebe ters bindirerek şehirde dolaştırılma cezası vermiş.

Suçluyu, kapının yakınındaki Hoca’nın eşeğine bindirip gezdirmeye başlamışlar. Hoca çarşı içinde mübaşirin gezdirdiği suçlu adamı görmüş, ses çıkarmamış. Mübaşir eşeği aldığı yere götürüp, aynı şekilde bağlamış.

Birkaç saat sonra Hoca ellerinde paketleri ile eşeğinin yanına doğru giderken, birde bakmış ki aynı suçluyu bir daha eşeğine ters bindirmek üzereler. Bu sefer yeter artıık demiş ve müdahale etmiş.

Suçluya dönüp sinirli ve yüksekçe bir sesle :





– “Ya, hilekâr esnaflıktan vaz geç, ya da yanında bir eşek getir” demiş



Deney





Bilim adamları çeşitli içkilerin insanlar üzerindeki etkisini ölçmek maksadıyla bir araştırma yapmaktadırlar.

Her zaman olduğu gibi, araştırmayı önce fareler üzerinde yapmaya karar verirler.

Birinci gün fareye bira içirirler. Fare hafif çakır keyif olur, dili pelteleşir, ama bir yandan da çenesi açılır, uzun uzun konuşur.





İkinci gün şarap içirirler. Şarabı içen fare iyice romantikleşir, deney yapan bilim adamlarına kur yapmaya, şiir okumaya en sonunda da kalkıp dansetmeye başlar.


Üçüncü gün viski içirirler. Her bir kadehten sonra fare daha da ağırlaşır, karizmaya bağlar. Kafası iyice güzelleşince de “küçük dağları ben yarattım” dercesine yayılır oturduğu yerde.

Dördüncü gün sıra rakıya gelmiştir. İlk kadehi içen fare bıçkın bir delikanlı moduna girer, göz ucuyla yan yan bakar sağa sola.

İkinci rakı kadehini devirdikten sonra artık iyice külhanbeyi olmuştur, masaya yumruğu vurur;

─ O kedi bu masaya gelecek!



Şahane Bir Haftasonu





Yaşlıca bir adam yanında çok güzel genç bir kadınla pahalı mücevherler satan dükkana girer…

Yaşlı adam;

─ Pırlanta bakacağız! der.





Satıcı vitrinden 4 bin dolar değerindeki pırlantayı gösterir.

Yaşlı adam suratını buruşturur;


─ Lütfen en değerli pırlantanızı gösterin! der.

Satıcı bu sefer kasadan bir yüzük çıkartarak uzatır;

─ Bu, en değerli yüzüğüm, 120 bin dolar!

Yaşlı adamın genç ve çok güzel olan sevgilisi, yüzüğe bayılır.

Yaşlı adam çek defterini çıkarıp 120 bin dolarlık bir çek yazar;

─ Bugün cumartesi. Bankalar kapalı. Çeki size bırakıyorum. Pazartesi sabahı bankama telefon edin. Çekin karşılığını aldıktan sonra, çekin üstünde yazılı olan telefonumdan beni arayın. Biz de gelip yüzüğü alırız.

Pazartesi sabahı mücevherci, yaşlı adamı arar;

─ Siz benimle alay mı ediyorsunuz? Hesabınızda hiç para yokmuş!





Yaşlı adam;

─ Sen yüzüğü dükkânında sakla. Çeki de yırtabilirsin. Sayende şahane bir hafta sonu geçirdim.

Beyaz Doktor

Afrika’da zencilerin bulunduğu bir köyde beyaz bir doktor göreve başlamış.

Bir süre sonra bir zencinin üçüncü çocuğu beyaz olarak doğmuş.

Zenci hemen köyde tek beyaz olan doktordan şüphelenmiş ve doktorun kapısına dayanıp doktora:

– Ben ve karım zenciyiz, ama son çocuğumuz beyaz

Bu köyde de tek beyaz sensin! Nasıl oluyor bu?

demiş.

Doktor biraz düşündükten sonra zenciye:

-Karşıdaki keçileri görüyor musun?

Dişi olan beyaz, erkek olan beyaz, iki yavrusu da beyaz ama üçüncü yavru siyah.

demiş.

Zenci hemen:

-Tamam doktor, ben sana bir şey sormamış olayım, sen de keçilerden kimseye bahsetme!

demiş.



BONUS FIKRA



İki kovboy çölde giderlerken, karnının üstüne yatmış bir kulağını da yere dayamış bir kızılderili görmüşler.

Hemen aralarında konuşmaya başlamışlar.

– Şu kızılderiliyi görüyor musun?

– Evet. Ne olmuş?

– Bunlar harika iz sürerler.

Çok uzaktaki sesleri algılayabilirler.

Bak kulağını yere dayamış bir şeyler dinliyor. Kim bilir neler öğrendi?

Bu esnada kızılderili konuşmuş;

“Yaklaşık iki mil ilerimizde üstü kapalı vagonlar.

İçinde iki tane at var, biri beyaz diğer kahverengi.

Adamlar, kadınlar, çocuklar ve ev eşyası var”.

Kovboy arkadaşına dönmüş;

“İnanılmaz, değil mi? Trenin ne kadar uzakta olduğunu, atların rengini, vagonlarda ne bulunduğunu dinleyerek biliyor. Müthiş”.

Kızılderili başını yerden hafifçe kaldırarak kovboylara bakmış;

“Yarım saat önce üzerimden geçti”



Amerikalı Bilim Adamı



Karadenizliler, bir konferans düzenlerler.

Bu konferansa konuşmacı olarak unlu bir Amerikalı bilim adamı da davet edilir.

Amerikalı konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Türkleri yakından tanıma fırsatı bulur.

Karadenizliler ile Amerikalı bilim adamı hemen her konuda anlaşırlar, uyum içinde konferans biter.

Ayrılık günü gelir, Karadenizlileri alır bir düşünce.


Biz bu değerli bilim adamına ne alalım?

Aralarında toplanırlar, başkan konunun önemini vurgulamak için der ki:

`Biz bu Türk dostu, değerli bilim adamına nasıl bir hediye alalım ki bizi unutmasın?

Hem kullanışlı bir şey olsun, hem her eline aldığında bizi hatırlasın?`

Salonda kısa bir sessizlik olur, arka sıralardan

Temel elini kaldirir: `Sünnet ettirelim!!!



Helallik



temel akciğer kanseri olmus. doktorlar iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demisler ve ümitsiz oldugu icin tedaviye de son vermisler.

ölecegini anlayan temel , butun eşiyle dostuyla helalleşmeye karar vermis.

fakat bizim temel gördüğü herkese kendisinin aids hastaligina yakalandigini ve iki ay içinde öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmerini istiyormuş.

tabii bunu duyanlar temel’e helallik veriyorlarmiş ama bir yandan da elini bile son bir defa sıkıp, kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış.

temel’in en iyi arkadaşi dursun temel’in bu yaptığını duyunca sormuş:

– yav temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden millete aıds oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı, demiş.

temel;

– yav tursun, öyle de ölecez böyle de ölecez, bari kariyi sağlama alalim.



Kapitalizm Hikayesi



Kapitalizmin iç yüzünü anlatan ufak bir fıkra,

Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10$ ‘dan maymun alacağını söylemiş.

Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlamışlar.

Adam, binlerce maymunu 10$ dan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış, yakalaması zorlaşmış.

Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken adam tanesine 20$ vereceğini söylemiş.

Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar.


Bir süre sonra da fiyatı 25$ a çıkarmış. ancak bırak yakalamayı, maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.

Bunun üzerine adam fiyatı 50$ a çıkardığını, ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini, yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş.

O yokken yardımcısı köylülere demiş ki; şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi 35$ dan satayım, siz de adam gelince ona 50$ dan satarsınız.

Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları satın almışlar. Sonra ne adamı nede yardımcısını bir daha gören olmamış.

1 milyar insanın susuz

2 milyar insanın elektriksiz

3 milyar insanın aç yaşadığı kapitalist bir dünyada bu hastalığa konulmuş basit bir teşhis, basit bir fıkradır…





Yorumlar