Anasayfa /  Keyifli Haberler

Her Çarşamba mı

Abone ol
Abone ol 14 Şubat 2019 19:40

Her Çarşamba mı

Sendika başkanı toplu sözleşme pazarlığından omzu dik bir şekilde çıkar.

Gururla pazarlık sonucunu anlatmaya başlar:

“Emekçi kardeşlerim, yönetimle sıkı pazarlıklar sonucu tüm şartlarımızı kabul ettirdik.

Bundan böyle haftanın 4 günü daha çalışmayacağız…”

Kalabalıktan sevinçli bir çığlık yükselir:

“Yaşasın!!!”

“Artık mesaimiz 17:00’de değil 16:00’da bitecek…”

“Yaşaaa!!!”

“Artık mesaimiz 09:00’da değil 11:00’da başlayacak…”

“Helaaal!!!”

“Maaşlarımız iki katına çıkacak…”

“Var ol!!!”

“Artık yalnızca çarşambaları çalışacağız…”

Bu sözün ardından birden kalabalık suspus olur.

Derken… Arka sıralardan bir ses duyulur:

“Her çarşamba mı?!.

BONUS FIKRA

Köyün delisi minarenin tepesine çıkmış. Tüm millet bir araya gelse de bunu aşağıya indirememişler.

─ Sana iyi bir yemek yaparız…

─ Olmaz diye baş sallamış deli.

─ Seni gezmeye götürürüz. Hadi in aşağı!

─ Olmaz!

─ Sana tatlılar yaparız!

─ Olmaz…

Bakmışlar olacak gibi değil, içlerinden biri;

─ Delinin halinden deli ve dilinden de o anlar, demiş. Şu yan köyün de bir delisi var. Gidip hele onu getirelim.

Dedikleri gibi olmuş. Varıp diğer köyün delisini getirmişler ve minaredekini göstermişler. Ne yap et, onu aşağı indir demişler.

Komşu deli şöyle bir yukarı bakmış ve;

─ Ömer, diye bağırmış. Tepede ki kendine bakınca, Tanıdın mı beni? diye sormuş.

Onun “tanımadım” dediğini duyunca cebinden ufak bir çakı çıkarıp bunu ona göstermiş.

─ Ula görimisen bunu?

─ Hıhı…

─ Nedir bu elimdeki?

─ Bıçak.

─ İneceksen in aşağı yoksa minareyi keseyrum!

─ Tamam, tamam. Kesme sakın… Hemen iniyorum



Dilenciler



bir kilisenin çıkışında iki dilenci varmış. kiliseden çıkanlar ilkin elinde “şu yahudi fakire lütfen yardım edin” yazısı olan dilenciyi, hemen ötesinde de elinde “isa babamız adına şu fakire lütfen yardım edin” yazısı olan dilenciyi görüyorlarmış.

ne hikmetse kiliseden çıkan herkes hristiyan dilenciye sadaka veriyormuş ve kimse yahudi dilenciye yardım etmiyormuş. adamın biri bu durumu farketmiş ve yahudi dilenciye acıyıp

“dostum gidip bir havranın önünde dilensene buradan ekmek çıkmaz sana” demiş. dilenci de diğer arkadaşına “hey jack, baksana adam bize işimizi öğretiyor.” demiş.



Doktorlar



bir pediatrist, bir adli tıpçı, bir patolog bir de genel cerrah kuş avına çıkmışlar.

pediatrist kuşa tam hedef almışken; vuracağı kuşun çoluğu çocuğu vardır diye vazgeçmiş.

tüfeği adli tıpçı almış. tam hedef almışken; ıskalayıp başka birisini vurma korkusuyla vazgeçmiş.

sıra genel cerraha gelmiş. çıkarmış tüfeği basmış tetiğe. pat, bir kuş yere düşmüş.



Hamam



adam hamama gitmeyi çok sever, fakat memleketin hamamında adamın devamlı birşeyi çalınır.

bir gün şapkası çalınır,

bir gün atkısı çalışnır,

bir gün ayakkabısı çalınır,

tabi adam her seferinde hamamcıya atarır, hamamcı en sonunda “arkadaş olmaz böyle şey, kimsenin birşeyi çalınmıyor sadece senin çalınıyor nasıl iş lan bu, bir daha şikayet edeceksen hiç gelme” diye çıkışır.

adam yine bir gün hamama gider bu sefer hamamdan çıktığında bakar sadece şapkayı ve kemeri bırakmışlar.

giyer şapkayı, takar kemeri gider hamamcıya

“hamamcı kardeş, şikayet etmiyorum ha; allah aşkına sen söyle, geldiğimde ben böyle miydim?”



Köpek Maması



büyük köpek maması fabrikatörü, şirketinin bütün müdürlerini, fabrikasının bütün şeflerini, amerika’nın tüm eyaletlerine dağılmış satış temsilcilerini, reklam, halkla ilişkiler görevlilerini toplamış.

kürsüye çıkmış..

“bu ülkenin en büyük köpek maması fabrikası kimin” diye bağırmış..

yüzlerce kişi bağırarak cevap vermişler: “bizim..”

patron yine sormuş: “besin değeri en yüksek köpek mamasını kim üretiyor?.” “biz” diye haykırmış kalabalik.

“en çarpıcı, en göze batan paketi, kutuyu kim yapiyor?.”

“biz” diye haykırmış kalabalık.

“en büyük reklam kampanyasını kim yapıyor” diye bağırmış patron..

“biz” diye yanıt gelmiş yine hep bir ağızdan..”

en büyük süpermarketten en ücra köydeki bakkala en iyi dağıtımı kim yapıyor?” diye bağırmış patron..

“biz” diye haykırmış salon.. “o zaman” diye gürlemiş patron..

“o zaman niye satamıyoruz bu mamaları?!..” salondaki ölüm sessizliğini arka sıralardan gelen cılız bir ses bozmuş..

“lanet olası köpekler yemiyorlar ki!.


Yorumlar