Anasayfa /  Keyifli Haberler

Hasta Ölsün mü

Abone ol
Abone ol 10 Ocak 2019 02:57

Hasta Ölsün mü

Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler.Köylüler tabi “tamam dohtor bey” deyip köye giderler.

Köydeki Herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez.

Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir.

Bunun üzerine köylü, doktora, koca Devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna

yanaşmaz. Ne cüret değil mi?Doktoru arayacak bir köylü.Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder.

Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, “biz ne yapacağımızı bilemedik dohtor bey”Falan der işte. Karşıdan doktor bir şeyler söyler.

Muhtar döner arkasına: “makattan verin dedi dohtor” der.Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar falan,ama makat ne bilen yoktur yine.

Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya.İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha

aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru.

Nihayetindeyine biri kandırılır, telefonun basına geçer, ama bi yanda söylenmektedir:

“çok kızacak dohtor çok!!!” diye.Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler yine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:

“çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi”



BONUS FIKRA



Nasrettin Hoca dilencileri hiç sevmezdi. Bir gün yağmurdan sonra evinin damını aktarırken, aşağıdan birinin kendisine işaret ettiğini görür,

“Ne istiyorsun?”diye sorar.Adam:

“Biraz aşağıya iner misiniz,söyleyeceğim var”cevabını verir.

Hoca da merak ederek damdan sokak kapısına iner.O zaman adam elini uzatarak,

“Allah rızası için bir sadaka”der.

Hoca damdan indiği için son derece sinirlidir.Ama renk vermeden”Gel arkamdan!”diyerek dilenciyi içeriye alır.

Dilenci iyi bir sadaka alacağından memnun kendisini takip eder.Hoca dilenciyi dama kadar çıkardıktan sonra,

“Allah versin!Sana verecek sadakam yok”der.

Dilenci”Madem ki birşey vermeyecektin,beni boşu boşuna neden dama çıkardın?”diye sorar.

Hoca da hemen kendisine lafı yapıştırır:

“Ya sen beni neden sadaka istemek için damdan sokak kapısına kadar indirdin?”



Sen Nassın?



Bir kamyonun Çarpmasıyla yaralanmış olan çiftçi Mehmet amca kazadan sorumlu tuttuğu taşıma şirketine dava açıyor.

Mahkeme salonunda şirketin avukatı ile Mehmet Amca karşı karşıyalar, ve Avukat soruyor :

– Ama siz kazadan sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” demediniz mi?”

– Anlatayım ağam; Ben bizim eşeği gasabada satışa götürmek üzere gamyonetime bindirmiştim ki…

– Bırakın ayrıntıları Memet Bey, siz sadece soruma yanıt verin: Siz, kazadan hemen sonra gelen Polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi, demediniz mi?

– İşte anlatıyom ya Avukat bey; eşeği gamyonete yüklemiş, yola çıkmıştım ki…

Avukat tekrar adamın sözünü kesti ve Hakime dönerek:

– Sayın hakim, size olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini davacının kendi ifadesi ile almaya çalışıyorum ama, soruma yanıt vermiyor.

Bu bey, kazadan hemen sonra olay yerine ulaşan polis memuruna ifadesinde “çok iyi” olduğunu söylemiş.

Kayıtlara geçmiş. Şimdi, aradan kaç hafta sonra müvekkilime dava açıyor. Ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum.

Lütfen, sadece soruya yanıt vermesini söyler misiniz? Yargıç çiftçinin hikayesiyle ilgilenir gibiydi:

– Eşek hakkında söyleyeceklerini merak ettim aslında; Bırakalım da anlatsın….

Memet amca Yargıça teşekkür ederek devam etti:

– İşte dediğim gibi, sayın Hakimim, tam eşeğimi gamyonetime bindirmiş şehre doğru gidiyodum ki, bu şirkete ait gucuman bi kamyon,

“DUR” tabelasına aldırmadan üzerime sürdü ve bize çarptı. Ben yolun bi yanına fırladım, Garagaçan bi yana…

Nasıl kötüyüm, nasıl kötü, anlatamam… Gıpırdanamıyom sancıdan… öte yanda Garagaçan bir anırıyo, bir anırıyokine, ortalık inliyo.

Derkene bi pulis memuru geliveedi, Garagaçanın sesini duymasile önce ona dooru getti, eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının göbeenden Garagaçanımı urmasın mı??? Soonacııma, yolun garşı tarafına geçti, bana dooru geldi, dedikine:

– Eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım, “sen nassın ?” dedi…



Yalan Değilse



Padişah bir gün, “Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş.

Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;

– “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü”.

-“Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..”

– “Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..”

– “Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş.

Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..”

– “Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!”

“Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir”.

Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir adam gelmiş;

– “Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim.

– “Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..”




Yorumlar