Anasayfa /  Keyifli Haberler

Bu gece uyuyalım bari

Abone ol
Abone ol 25 Mart 2019 05:07

Bu gece uyuyalım bari

Adamın biri bir aydır tatilde yalnız başına bıraktığı karısını hafta sonu nedeniyle ziyarete gitmişti.

Karısı kendisini otogarda karşılayıp boynuna atladı.

– ”Ah sevgilim, bilsen seni ne kadar özlemişim… gelmene öyle mutlu oldum’ki”.

Akşam yemekten sonra karıkoca oteldeki odalarına çekildiler.

Kapıyı kapatır kapatmaz öpüşüp koklaşmaya, tatlı sözler mırıldanmaya başladılar.

Fakat tam bu sırada komşu odadan bir tekme duvara indi.

Ardından öfkeli bir ses gürledi;

– ”Yeter yahu… Her geceki gibi gene başlamayın… bırakın’da hiç olmazsa bu gece uyuyalım bari”…



BONUS FIKRA



Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider.

Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve Kocanizin ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız der

1-Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve ise mutlu gitmesini sağlayın

2-Ögleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.

3-Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı.

Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.

4-Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun.

Ve tamamıyla tatmin olduğundan emin olun.

“Eger bu dediklerimi harfiyyen uygularsaniz kocanızın sağlık yonunden hiçbir problemi olmayacak” der doktor.

Eve geldiklerinde adam karısına sorar,

– Ne dedi doktor sana?

Kadın cevaplar: Ölecekmişsin.

Fransız olduktan 2 saat sonra

Muhammed sınıfa girdiğinde öğretmen sordu

– “Adın ne”

– “Muhammed” diye cevapladı çocuk.

– “Fransa’da Muhammed ismini kullanmayız bundan sonra senin adın Jean-Francois” dedi öğretmen.

Akşam eve döndüğünde annesi Muhammed’e sordu

– ” Günün nasıl geçti Muhammed”

– “Benim adım Muhammed değil, artık Fransa’da yaşıyorum ve artık adım Jean-Francois” dedi.

– “Sen isminden, ailenden, kültüründen ve dininden utanıyor ve yadsıyorsun öyle mi?” diyen annesi Muhammedi dövdü.

Sonra olanları Muhammed’in babasına anlattı.

Babası Muhammed’i daha kötü dövdü.

Ertesi gün Muhammed okula gittiğinde öğretmen Muhammed’in yüzündeki çürükleri gördü ve sordu

– “Benim küçük Jean-Francois’ i! me ne oldu?”

– “Hiç sormayın efendim, Fransız olduktan 2 saat sonra iki tane Arap’ın saldırısına uğradım*”

RAMAZAN

Temel ile Dursun Ramazan’da gezmeye çıkarlar. 

Etrafta içen eğlenen turistleri gördükçe heveslenirler.

Ancak Ramazan olduğu için, hiç birşey yapamazlar.

Geçtikleri yerde masada dansöz oynatıp içen turistleri görünce, Temel dayanamaz ve turistin birinin kulağına eğilip

“Ula dininizin kıymatini bilun daaa, müslümanlar ha bu sıcakta oriç tutayi” der.



Talihsiz Joe



Joe, çok çapkın bir adamdır. Ancak yaşlandıkça bu meziyeti dayanılmaz bir baş ağrısı yüzünden durmuştur.

Sağlığı ve aşk hayatı çekilmez bir hal aldığında tıbbı bir yardıma ihtiyacı olduğunu fark eder.

Kapı kapı, doktor doktor gezdikten sonra problemini çözebilecek bir uzman hekim bulur kendine;

– Size bir iyi bir de kötü bir haberim var, der doktor.

– Doktor önce iyi haberi duymak istiyorum.

– Sizi baş ağrılarınızdan kurtarabilirim.

– Peki kötü haber nedir doktor bey?

– Çok nadir görülen bir durum. Söylemesi zor ama hadım edilmeniz gerekiyor.

Cinsel organınız, omurganızın alt kısmına baskı yapıyor ve bu baskı sizde dayanılmaz, bir baş ağrısı yaratıyor.

Bu baskıdan kurtulmanın tek yolu erkeklik organınızı bir operasyon ile almak.

Joe bu haber karşısında şok olur ve morali çok bozulur. Kendi kendine sorar;

– Ne yapsam acaba. Erkeklik organım alınırsa ben nasıl yaşarım. Kimin için yaşarım. El içine nasıl çıkarım!

Cevap vermek için fazla düşünmez ve başka bir şansı olmadığı için bıçak altına yatmaya karar verir. Hastaneden taburcu olduğunda;

– Oh be! Dünya varmış. Kurtuldum şu lanet ağrıdan, diye derin bir nefes alır, ancak üstünde önemli bir parçasının eksik olduğunu hisseder.

Caddede yürürken farklı bir kişi olduğunu sezinler. Yeni bir başlangıç yapmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verir.

Bir erkek giyim mağazasının önünden geçerken vitrinde duran bir takım elbiseye takılır gözleri.

– İşte tam aradığım takım elbise! der ve dükkana girer.

Tezgahtara;

– Yeni bir takım elbise istiyorum, der.

Tezgahtar Joe’yu söyle tepeden tırnağa bir süzer ve;

– Bir bakalım. 44 beden! der.

Joe gülerek;

– Kesinlikle doğru, nerden anladınız?

– Bu benim işim.

Joe takım elbiseyi dener. Üstüne cuk diye oturur. Joe aynada kendisine hayran hayran bakarken tezgahtar sorar;

– Yeni bir gömlek de ister misiniz?

Joe bir kaç saniye düşündükten sonra;

– Elbette, der.

Tezgahtar Joe’ya şöyle bir bakar;

– Kol numarası 34 ve 16 numara yarım yaka.

joe şaşırır;

– Kesinlikle doğru nerden anladınız?

– Bu benim işim!

Joe gömleği giydi. Evet gömlek süper olmuştu. Yakasını aynada düzeltirken tezgahtar sorar;

– Yeni ayakkabıya ne dersiniz?

– Evet lütfen. Bir de ayakkabılarınıza bakayım.

Tezgahtar Joe’nun ayaklarına bakarak;

– Evet… 44 numara.

Joe iyiden iyiye afallar;

– İnanamıyorum bir bakışta kaç numara ayakkabı giydiğimi nasıl anladınız? Vallahi bravo!

Tezgahtar;

– Efendim bu benim işim.

Joe ayakkabıları da giyer. Gerçekten de ayakkabılar cillop gibi oturur ayaklarına. Şöyle dükkan içerisinde bir tur atarken tezgahtar;

– Beyefendi vallahi jilet gibi oldunuz! Size bir tane de şapka veriyim ben!

Joe aynaya bakarak “Heyt ulan be façayı o biçim düzdüm” diye içinden geçirir ve;

– Evet bir de şapka bakayım kendime! der tezgahtara.

Tezgahtar Joe’nun kafasına bakarak;

– Eveeeeet…7-5/8.

Joe dumur üstüne dumur yaşamış bir şekilde tezgahtara;

– Evet. Doğru, nerden bildiniz? diye sorar.

Tezgahtar iyiden iyiye havaya girmiş bir şekilde;

– Bu benim işim efendim, der.

Şapka da süper oturmuştur kafasına.

– Vayyy beee, ulan ben neymişim beee. Ulan ben var ya ben… diye düşünürken tezgahtar yine sorar;

– Size bir tane de don verelim efendim.

Joe bir kaç saniye düşünür ve;

– Tamam! Hemen bana en fiyakalı donlarınızdan getirin! der.

Tezgahtar bir kaç adım geri çekilip Joe’ye bakarak;

– Eveeeeet..36 beden!

Joe gülerek;

– İlk defa yanıldınız. Ben 18 yaşımdan beri 34 beden giyiyorum! der.

Tezgahtar kafasını sallayarak;

– Hayır, hayır… Size 34 olmaz. Erkeklik organınızı sıkıştırır ve omurganıza basınç yapar bu da dayanılması güç bir baş ağrısı çekmenize sebep olur!…


Yorumlar