Anasayfa /  Keyifli Haberler

Bebeğin bıyıklarını gördüm

Abone ol
Abone ol 02 Mart 2019 04:57

Bebeğin bıyıklarını gördüm

8 aylık hamile öğretmen öğrencilerini pikniğe götürmüştü.

Orada kiraz ağaçlarını gören çocuklar ağaca çıkmak isteyince öğretmen:

durun yavrum siz düşersiniz ben çıkayım,diyerek ağaca çıkar.

Öğretmenlerini aşağıdan izleyen öğrencilerden biri:öğretmenim,öğretmenim sizin oğlunuz olacak,der.

Öğretmende çocuğa dönerek:nereden biliyorsun,

Çocuk: bebeğin bıyıklarını gördüm öğretmenim.



BONUS FIKRA



Tedavi



doktor , erkek hastasını muayene ettikten sonra, adamın eşi ile özel konuşmak istediğini bildirdi.

adam dışarıya çıktan sonra, kadına ciddi bir sesle durumu anlatmaya başladı: ‘eşinizin hastalığı ciddi’ dedi ‘korkunç bir stres’i var.söylediklerimi uygulamazsanız, bilin ki ilk gerginlikte ölecek’.

sonra devam etti: ‘her sabah mükemmel bir kahvaltı hazırlamanız gerekli.. neşeliolmasını sağlamaya dikkat edin. öğlen için de yanına çok iyi bir yemekvermelisiniz. dört başı mamur bir menü. iş yerinde onu yesin.



akşam yemeği olarak ya yumuşacık bir biftek, ya da bonfile hazırlayın. bol sebze garnisiyle.haftada iki akşam da mükellef bir balık. rakısına bir adet buz yeterli. 35liğin yarısını geçmesin. keyiflenir de ‘bir duble daha’ derse bırakın içsin.böylece gevşer biraz daha.

konuşurken sakın keyfini kaçıracak konulardan bahsedeyim demeyin. özel problemlerinizi de kesinlikle açmayın. yoksa kötüleşiverir. kendinize mutlaka dekolte bir kıyafet seçin. bakımlı olun. yanına oturup sırtını ovun. televizyonda maç seyretmesi için her akşam teşvik edin. siz de yanına sessizce oturup kırmızı şarap servisi yaparsanız fevkaladeolur.

en önemli nokta da şu: haftada birkaç akşam s*ks yapın ve onu her bakımdan tatmin etmeye bakın… eğer bu söylediklerimi aksatmadan bir yıl kadar uygularsanız, sanırım o takdirde kocanız iyileşip normal hayatına dönecektir ve uzun bir mutlu yaşam sizi bekleyecektir.

eve dönüş yolunda koca, eşine sordu: ‘doktor ne dedi sana?’ dedi. kadın kısaca cevap verdi:

‘ölecekmişsin!’



A Kişisi



Merhaba arkadaşlar anlatacağım anı yüzde yüz kendime ait olup garip bir hikayeyi anlatmaktadır. Öncelikle bunun ne hikâyesi olduğu bende bilmiyorum. Platonik mi? saplantı mı? hayaller üzerine kurulu bir aşk mı bende bilmiyorum. Bunu neden anlatma ihtiyacı hissettim? Çünkü artık içimde tutmak istemiyorum birilerine bunu anlatmak içimdekileri dökmek istiyorum. Öncelikle “amanın” “woooo” gibi bir aşk hikâyesi sonu mutlu biten bir hikâye beklemeyin arkadaşlar. Ama tavsiyemdir eğer bu hikâyeyi okumaya başladıysanız bırakmayın belki size de bir şeyler katabilir. Uzun bir hikâye olac ağını söylemeliyim. Hikâyemizin ana karakteri benim.

Aslında her şey 2007-2008 yılında liseye başlayıp yakın arkadaşlık kurduğum Buçe arkadaşımla (evet Buçe yanlış yazmadım) başladı. Lise 1 bitmişti ve biz her zaman ki gibi yaz tatilinde köyümüze Trabzon’a gitmiştik. Köyden indiğimiz zaman Sürmene’de halamlara gidiyorduk ve ben gerekli olan sörf ihtiyacımı kuzenlerimde gideriyordum  Bu sörf sırasında o zamanların meşhuru olan Msn de vakit geçirirken arkadaşım Buçe kuzenimin msn sini vereceğim onunla konuş dedi. Çok ayrıntıları hatırlamıyorum tamam ver dedim. A kişisiyle tanışmam bu sırada oldu (evet isim vermiyorum bir sürü isim düşünün çatlayın diye) yani arkadaşlar bu gerçek bir görüşme, dokunma, koklaşma hikâyesi değil daha önce hiç görmediğim bir insana âşık olma hikâyem. Zaten hikâyeyi ilginç yapan da bu. Aslında burada anlattığım her şey benim duygularımdan ibaret. Yine kuzenler de sörf sırasında hayatımda ilk defa karşımdaki bir insana yani A kişisine kamera açmıştım. Bir gün önceden kuzenim beni s üsleyip püslemişti saçımı düzleştirmişti sağ olsun öpücükler ona 

A kişisiyle muhabbetlerimiz ilerliyordu 1 yıl boyunca konuşabildiğimiz süre içerisinde ne kadar denk gelirsek kendisiyle konuşmaktan zevk almaya başlamıştım. Hani msn deki o oturum açma sesi var ya pür dikkat onu beklerdim. Telefonum yoktu tek ulaşım aracım msn idi. Bu şekilde A kişisiyle konuşurduk hatta onun kankası olan Oğuz diye bir arkadaşıyla da tanışmıştım. Genelde üçümüz sürekli muhabbet filan eder baya eğlenirdik. 1 yıl boyunca böyle konuşmaya devam ettik.

A kişisi telefonum olması konusunda çok ısrarcıydı. Babama telefon konusunda yoğun yalvarmalarım sonuç vermiyordu. Neyse yine bir gün üçümüz toplu konuşma yaparken Oğuz bana “Elif A kişisi seninle sevgili olmak istiyor” dedi. Tabi hem şaşırdım hem de heyecanlandım. Çünkü böyle bir durumda oluşabilecek tüm sorunları kafamdan geçirmiştim ve dile getirdim. Dedim “A kişisi Eskişehir’desin ben Gebze’deyim yol=problem?” Bunun üzerine A kişisi “Elif yolu problem etme fırsat bulduğum zaman yanındayım sadece acele etme bekle” dedi. Bende tamam dedim. Bu tarih arkadaşlar tam olarak 09.09.09  Evet evet tam evlenilecek tarih  Bu tarih aynı zamanda A kişisinin doğum günüydü.

Ah aptal rakamlar beynime mıh gibi çakılı kaldılar. Kadınların laneti. Erk ekler şunu unutmayın kadınlar değer verdikleri insanlarla ilgili her ayrıntıya dikkat ederler bunlara aptal sayılarda dâhil. Ve sonunda babama yalvarışlarım sonuç vermişti. İlk telefonuma kavuşmuştum. Nokia 5800 Express müzik. Güzel telefondu baya idare etti beni sağ olsun. Telefonu babam verdiği andan itibaren aklımdan geçen tek şey A kişisine müjdeyi vermek artık onunla olan sınırlı konuşmalarımı saatlere çevirebilmek. Heyecanlıydım fazlasıyla çünkü bu benim için gecelerimi gündüzlerimi onun kelimelerine muhtaç olduğum insana daha fazla yakınlaşmak için bir fırsattı. Hemen fırsat bulduğum bir anda bilgisayara msn yi açmaya uçmuştum diyebilirim bir an önce A kişisinin numarasını almalıydım.

Evet, müjdeyi verdim numarasını istedim ve bir daha ( çoğu kez unutmak istediğim ama aklımdan çıkaramadığım) numarayı ezberledim. 0535… evet msn ye elveda merhaba on bin sms Bu şekilde A kişisiyle geceler, gündüzler birbirine karışmış sürekli mesajlaşıyorduk. Evet, sadece mesaj konuşma filan yok deli gibi mesaj. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki bir insanla konuşulabileceğinden haberim yokmuş gibi davranıyordum. Herkes sevdiği insanın bir ya da daha fazla özelliğine âşık olur ne bileyim tipine, saçlarına, gözlerine, gülüşüne, nefesine peki ya ben? Ben bu adamın neyine âşıktım? Kendisini hiç görmeden, sesini duymadan, dokunamadan neyin sevgisi bu? Yanımda sevgilisini anlatanlara şunu şunu yaptık diyenlere gıcık olurdum ( evet evet ya bizde mesajlaşıyoruz) A kişisinin facebook fotoğraflarını alır kendi fotoğraflarımın yanına yapıştırırdım picasa diye bir programda .

Bunları yaşayıp bu aşk bilinmezinde yaşarken 16 yaşındaydım ve her ergenlik çağındaki aptallıklar ve salak düşünceler beni de sarmaya başlamıştı. O çağların vermiş olduğu değişik hallerle A kişisini daha çok sevmeye, düşünmeye zamanımın çoğunu ismini söyleyerek geçiriyordum. Öyle ki henüz yakın zamanda doğmuş olan kardeşime bazen onun ismiyle sesleniyordum  Sonradan anladım ki içimde o ismi ne kadar söylemek haykırmak istesem de yoktu ben A kişisinin ismine bile aşıktım. Evet bende aşıktım tipine, öpüşüne, kokusuna değil mesajların sonunda yaptığı (xD) gülüşüne aşıktım. Onunla kalıplaşmış şeyler hayatımda artıyordu ne kadar yan yana olamasa m da birçok şey bende artık onun ismiydi sadece. Ne diyordum he yavaş yavaş A kişisini kalbimde, beynimde yüceltmeye devam ettikçe zamanla A kişisini kendimden üstün görmeye kendimi ona yakıştırmamaya başlamıştım. Artık kamera ile görüşmek istediğinde geri çeviriyordum beni görmesini istemiyordum. Ocak ayına geldiğimizde yarıyıl tatilinde karne alacağımız günün gecesinde çeşitli bahaneler üreterek onu görmediğim için uzaktan ilişkilerin bana göre olmadığı falan filan gibi bahanelerle ( hâlbuki alakası yok beni görmesinden çok görmemesini diliyordum o sıralar. Ben onu böyle de seviyordum ben göreyim o beni görmesin diyordum ) ayrıldım A kişisinden. Ona söyledikten sonra gece boyu dil döktü ayrılmayalım diye ama geri çevirdim. Karne günü sabahı gitmek için hazırlık yaparken en yakın arkadaşım Funda bize gelmişti. Sabah A kişisi senin Facebooktaydı ayrıldık dedi hayırdır diye sordu.( O zamanların meşhur şifre vermesi Facebook hesaplarımız filan birbirimizde vardı ) O sorunca tabi ben başladım ağlamaya bir yandan da saçımı yapıyorum gerçekten kadınlar olarak süperiz  Kızım dedi mal mısın sen hem seviyorsun hem niye ayrılıyorsun? Fundaya o zaman neleri bahane ettiğimi bilmiyorum sınavlara çalışamıyorum falan filan demiş olabilirim hatırlamıyorum. Çünkü gerçek sebebini söylemek istemiyordum dalga geçileceğini düşünüyordum. (Ne aptalca şeyler  ) Karneleri alıp eve döndük. A kişisinin böyle yapma diye ısrarları sonucu tekrar konuşmaya devam ettik ama bu da uzun sürmedi. Şubat 2010 da tamamen ayrıldık. Artık A kişisi de bana tamamen yol verdi GİT dedi. Son cümlesi bu olmuştu. Dedim ki kendi kendime bunun artık sonu yok. Meşhur ayrılma seremonileri facebooktan silmeler, şifre değiştirmeler yapıldı.

Yaza kadar yaklaşık her gün stalkladım. Atarlı giderli sözler paylaştığında kötü de olsa, aşk dolu da olsa, ayrılık, pişmanlıkta olsa hep bana diye üstüme alınırdım. Duygusal müziklerin içinden güzel olan cümleleri seçer onlarla mutlu olurdum. Bir ara ‘ affetmek ve unutmak iyi insanları intikamıdır’ diye yazı paylaşmıştı. Evet, o kişi benim diye üzerime alınıyordum ama beni unutma diye yalvarıyordum. “kalbimden isminin silindiğini görmesin bu gözler demişti.” Şuan düşünüyorum da o kalbe kaç kişi girdi? Benim gibi sende birini tutabildin mi? Ben ismini silmem, silmeyeceğim. Seni kırdığımı biliyorum, ne oldu ben bu sevgiyi kendim mi bitirdim? Yaza kadar dayanabildim senin mesajların olmadan. Sonunda meşhur bir şey diyememe ama çok şey deme kelimesi olan “nasılsın A kişisi?” cümlesini yazdım. Tabi günlerce düşünmüştüm yazıp yazmamak arasında çünkü sevgilisiyle fotoğraflarını gördükten sonra zor oluyordu biraz. Meşhur karalama politikaları “ya ben bu kızdan güzelim abi” filan ahaha  Güzeldiysen ne zorun vardı mal derler kadına dediler zaten  Gurur veya başkasının sevgilisine yazan olup, olmamak umurumda bile değildi en sonra karar verdiğimde.

Neyse A kişisi cevap verdi geri konuşmaya başladık falan filan normal şekilde konuşuyorduk. Sevgilisiyle ayrıldı herhalde o sıralar pek hatırlamıyorum bensiz gayet iyi idare ettiğine beni ikna etmeyi başardı. Evet başardın. Ama kendisinin bana karşı değiştiğinin farkındaydım benimle dalga geçer gibi konuşmasından belliydi. Sonunda dayanamadım. Ben dedim senden kopmak istemiyorum. Benimle aylar süren dalga geçermiş bana bir çöp muamelesi yapan A kişisi değişti, ciddileşti. “Elif “dedi. “Sana en çok ihtiyacım olan zamanda senin beni bırakıp gideceğinin beni yıkacağını bile bile gittin. Giden sensin neden en çok ihtiyacım olduğunda?” Hadi bakalım şimdi ben ne diyeyim. Şimdi düşünüyorum da bunları bana yazdığını hatırlıyor mu A kişisi? Bence hayır.

Çünkü ben senin yazdığın her cümleyi nerdeyse ezbere biliyorum A kişisi evet hepsi değil özür dilerim. Bazılarını kafamdan atmak için çok uğraştım ama hayır hafızam benim lanetim. Neyse biz tekrar sevgili olma çabaları içerisine girdik ama sonuç olumsuzdu. Seni hiçbir fırsatta bırakmayacağıma söz vermiştim. Ben sözümü yemeyeyim diye mi sen gittin bu defa? A kişisi benden intikam mı alıyordun? Sana demiştim ki gözlerine bakıp seni sevmediğimi söyleyene kadar seni bırakmayacağımı bil. Fırsat vermedin gözlerine bakmama olmadı bu hiç. Bu sefer anladığım sen gerçekten değişmişsin. Belki de beni hiç sevmedin ben seni çok abarttım. Kalbim kördü evet gerçekten.

Benim söylediğim şeyleri bahane edip bu sefer sen gittin. Ara ara konuşuyorduk öylesine hatta kendi sevgililerine beni kuzeni diye tanıştırma esprilerine filan kadar gitmiştik. Artık o benim 4. Kuşak yan soy hısımım oluyordu  Aslında seninle konuştuğum sürece beni babaannen olarak bile tanıtabilirdin, benim için hiçbir sıkıntı yoktu. Funda kankim ile Oğuz kankimizin birbirleriyle sevgili olmalarına kadar seninle ara sıra konuşmakta bana yetiyordu. Evet, gayet normal tabi benim kankamla A kişisinin kankası sevgili olmuştular. Ben Üni filan kazanamamıştım Funda kankimle aynı dershaneye gidiyorduk. Evet, ilk buluştukları zaman çok iyi hatırlıyorum 07.11.2011 yılıydı. Doğum günümden iki gün sonraydı oradan aklımda kalmıştı Hatta Fundaya kanka ilk birbirinizi gördüğünüz gün 7 kasım 2011 unutma diyordum  O da “kızım ben hatırlamıyorum sen nasıl tutuyorsun beyninde diyordu.” Ah güzelim tarihler benim lanetim demedim mi? Evet, onlar buluşabilmişlerdi. Arada sırada Fundayla konuştuğum zaman A kişisinden haber almaya çalışırdım ama Oğuzla A kişisi arası eskisi gibi çok olmadığı için çok bir haber alamazdım. Aşırı merak ettiğimde veya rüyamda gördüğümde Oğuza A kişisi nasıl derdim hemen sorardım oda benimle hala “A yı mı seviyon” sen diye dalga geçerdi sağ olsun.

Çocuk haklı A kişisisinin onu bu kadar sevdiğimden bile haberi yokken ona rağmen hala mı bağlısın Elif? A kişisiyle en son konuşmam 2012 yılının Eylül ayındaydı. Üni de paylaştığım bir fotonun altına yorum yapmıştı. Ondan sonra şu güne kadar kendisiyle hiçbir muhabbetim olmadı. Ve sonradan öğrendiğimde aslında o tarihte sevgilisi varmış hala bildiğim kadarıyla aynı kişiyle berabersin çünkü whatsapp ta sürekli aynı tarih çakılı durumda. Beni her yerden silmiş, engellemişti galiba kendisini rahatsız edeceğimi sevgilisinden ayıracağımı filan düşündü. Ah be A kişisi sen yıllardır benim beynimi ve Kalbimi gasp ettin ben sana böyle muamele etmemiştim. Senin Facebook unda bile bana yer yoktu. Her neyse Funda Kütahya Dumlupınar Üni de ben Bolu Aibü de okuyordum. Funda Kütahya ya gittiği süre içerisinde Oğuzla işleri ciddiye binmişti artık evlenmeyi düşünüyorlardı. Sizi kıskandım kankilerim özür dilerim. Neden biz olamadık da siz oldunuz diye. Benim A kişisiyle tanışmamın kaderi sizi birleştirmek miydi? Artık seviniyorum sonunda sizin için birşeyler başarabildiğime, sizi tanıştırabildiğime.

En son haber aldığımda A kişisinden Funda bıçaklandığını filan söylemişti tabi hemen bir şey umarak Oğuz kankime koşmuştum A nasıl? Diye. İyi olduğunu bildiğime göre sıkıntı yok sevdiğin kadın başından ayrılmayıp sana sıkı sıkı sarılsın diye dua ettim geceleri hep. Sonra Fundanın nikâhının Eskişehir’de olacağını öğrendiğimde içimde bir heyecan olmuştu acaba sende A kişisi o nikâha gelir misin? Seni görebilecek miyim? Mart 2017 den Ekim 2017 ye kadar hep seni uzaktan da olsa bir kere görmenin umuduyla bekledim. He benim hayal trenimin ilk vagonunda makinist koltuğundasın A kişisi. Artık bu mesleği bırakmanın zamanı gelmedi mi? Neden sen kullanıyorsun benim hayal trenimi? Seni kafamda saplantı haline getirmemin sebebi bu işte.

Sizce gördüm mü A kişisini?

Bunu yani duygularımı neden paylaştım. Çünkü artık bende sır olarak kalmasını istemiyorum. En kötüsü de bu değil mi A kişisi seni bu kadar sevdiğimi biliyor muydun???






Yorumlar