Bankacı
Abone olAdamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:
– “A.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırmak istiyorum”
demiş. Kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış,
afallamış…
– “Afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?” diye
sormuş. Bunun üzerine adam yine: – “A.ına koyduğumun bankasında
boktan bir hesap açtırmak istiyorum” demiş.
Kadın çok bozulmuş ve:
– “Aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne
istediğinizi kibarca söyleyin!” demiş. Adam da hiçbir değişme yok,
aynı lafı tekrar tekrar söylemiş… En sonunda kadın dayanamamış ve
“Ben sizi müdürümün yanına götüreyim de, derdinizi ona anlatın!”
demiş.
Müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini
iletmiş. Müdür:
– “Beyefendi, elemanım son derece haklı. Bu şekilde konuşursanız
korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle
konuştuğunuzu söyler misiniz?” bunun üzerine adam:
“Ağzına s.çtığımın sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı
ve bunu a.ına koyduğumun bankasında boktan bir hesap açtırarak
değerlendirmek istiyorum!” demiş…
Bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:
“Ve bu orospu size yardımcı olmuyor, öyle mi?
BONUS
Adam, bir doktora gidip son zamanlarda gözlerinin dışarıya
fırladığını ve kulaklarının uğuldadığını söyleyerek yardım istedi.
Doktor, adamı muayene ettikten sonra ciddi bir eda ile başını
sallayıp: “Bademciklerinizin alınması gerekiyor!” dedi. Adam
bademciklerini aldırdı; fakat bunun bir faydası olmayınca, başka
bir doktora gitti.
Bu doktor ise adama bütün dişlerini çektirmesini söyledi.
Adamcağız dişlerini toptan çektirdi.
Ama ne gözlerinin patlaklığı geçti ne de kulaklarının uğultusu
dindi.
Adam üçüncü bir doktora görünmeye karar verdi. Bu doktor, adama
altı aylık ömrü kaldığını söyleyince adam çok üzüldü.
Madem yakında ölecekti, bari o zamanda kadar krallar gibi
yaşamalıydı. Gıcır gıcır son model bir araba aldı, üniformalı bir
şoför tuttu; şehrin en iyi otellerindeki bir daireye yerleşti. En
lüks terziye 20 tane kostüm diktirdi. Hatta gömleklerini bile
ısmarladı.
Gömlekçi:
“Kol 16, yaka 34” diye ölçülerini alırken adam:
“Yaka 33 diye” düzeltti.
Gömlekçi tekrar ölçüp “34” diye ısrar edince adam:
“Ama ben hep 33 yaka giyerim” dedi.
Bunun üzerine gömlekçi omuz silkip:
“Siz bilirsiniz!” dedi. “Ama be sizi uyarıyorum, 33 yaka giymeye
devam ederseniz gözleriniz patlar, kulaklarınız da uğuldar!”
BONUS
Asıl Zehir Budur
Günün birinde güzel bir genç kız sevdiği adamla evlenir ve aynı
evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Çok
mutludur, fakat kaynanası ile geçinememeye başlar. Kuşak farkı
nedeniyle kişilikleri tamamen farklıdır. Bu nedenle ve daha birçok
küçük sebeple her gün kavga edip tartışırlar. Kocası da annesi ve
karısı arasında kalmaktan sıkılmış, mutsuz olmuştur.
Genç kız, bu böyle gitmez, bir şeyler yapmak gerek diye düşünür,
eski bir tanıdığı olan baharatçıya gider ve derdini ona
anlatır.
Yaşlı adam baharatlardan bir karışım hazırlar, kaynanasını
zehirlediği belli olmasın diye der ki:
– Bu karışımı 3 ay boyunca her gün kaynanan için yaptığın
yemeklerin içine az bir miktar koyacaksın.
Kimsenin şüphelenmemesi için ona çok iyi davranmalı, onun en
sevdiği, güzel yemekleri yapmalısın.
Sevinç içinde eve dönen genç kız yaşlı adamın dediklerini aynen
uygular.
Her gün kaynanasının sevdiği en güzel yemekleri yapar.
Kaynanasının yemeğine az miktarda zehri damlatır.
Kimse şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır.
Bir süre sonra kaynanası da çok değişir ve ona kendi kızı gibi
davranır.
Evde artık herkes mutludur.
Genç kız suçluluk duymaya başlar.
Pişman bir vaziyette baharatçı dükkanının yolunu tutar ve yaşlı
adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehrin etkisini yok edecek
panzehir için yalvarır.
Kaynanasının ölmesini artık istememektedir.
Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran genç kıza bakar,
gülmeye başlar ve der ki:
– Merak etme sana verdiğim karışım çeşitli vitaminler içeriyordu.
Olsa olsa kaynananı sadece daha da güçlendirdin. Gerçek zehir ise
senin ile kaynanan arasındaydı. Sen ona iyi davrandıkça o da
değişti ve aranızdaki zehir yerini sevgiye bıraktı, böylece siz
gelin kayna değil, gerçek bir ana kız oldunuz.
Eski bir Çin atasözü; “Sevilen insan sevgisini insanlara veren
insandır.”Kendi içimizdeki zehirlerin panzeheri birbirimize daha
çok sevgiyle yaklaşmaktır.