Anasayfa /  Keyifli Haberler

500 dolar veririm

Abone ol
Abone ol 09 Ocak 2019 02:23

500 dolar veririm

Bir aksam tiyatrodan cikmis iki erkek arkadas yolda yururlerken Onlerinde iyi giyinmis, sik ve alimli bir hanimin yurudugunu

farkederler. Erkeklerden birisi digerine dönerek, “Bu hanimla bir gece gecirmeye 500 dolar veririm” der. Bu sozleri isiten genc hanim

basini cevirir ve “Teklifinizi kabul ediyorum” der.

Teklifi yapan erkekle hanim beraberce genc ve cekici kadinin evine gidip hemen

yatagin yolunu bulurlar. Ertesi sabah apartmani terkederken, adam kadina 250 dolar verir. Hanim pazarlik bakiyesi parayi ister ve

“250 dolar daha vermezseniz sizi dava ederim” der. Adam guler, “Bunu nasil ve hangi esaslara gore yapacaginizi gormek isterdim”

deyip apartmani terkeder. Ertesi gun mahkemeden gelen celp pusulasi adami sasirtmis. Hemen avukatina gidip olayi detaylariyla

anlatmis. Avukat, “Bu esaslara istinaden aleyhine bir karar

alinabilecegini sanmiyorum. Ancak davanin nasil sunulup savunulacagini dogrusu pek merak ediyorum” diye mutalaa vermis.

Dava baslamis ve on sorusturmadan sonra hanimin avukati mahkemeye dava

konusunu asagidaki sekilde arzetmis:

“Muhterem hakim beyefendi, muvekkilem, bu hanimefendi, itina ile

yetistirilip cimlerle ortulu bahce niteliginde bir gayrimenkule sahip

bulunmaktadir. Bu arazi parcasini belli bir sure icin davali beyefendiye

500 dolar karsiliginda kiralamistir. Davali gayrimenkulu kira

amacina uygun olarak kullanmis ve kira muddeti sonunda tahliye ederken

kira bedelinin yarisi olan 250 dolari odememistir. Kira tutari

yuksek bir bedel degildir, kaldi ki kiralanan yer ozel ve yasal bir

bolgedir. Dilegimiz adaletin yerine gelmesi ve davalinin muvekkileme

anlasmanin bakiyesi olan meblagi odemesidir.”

Davalinin avukati bu beklenmedik savunma karsisinda sasirmis fakat bir avukat olarak isin enteresanligindan haz duymus ve hemen

daha once hazirladigi savunmasini kenara koyarak davayi soyle savunmus:

“Muhterem hakim beyefendi, muvekkilim bu genc beyefendinin, bu genc

hanimdan sahibi oldugu gayrimenkulu bir sure icin kiraladigi

dogrudur ve muvekkilim bu anlasmadan son derece memnun kalmistir.

Bununla beraber muvekkilim arazide bir kuyu bulmus ve

kuyuyu orgu taslariyla donatmis, kuyuya boru indirmis ve pompa

yerlestirmistir. Butun bu ugraslarin iscilik masraflarini muvekkilim

ustlenmistir. Inancimiza gore butun bu arazi gelistirme calismalari

odenmeyen meblagi karsilayacagindan aleyhimize acilan davanin

dusmesini talep ediyoruz.”

Genc hanimin avukati tekrar soz almis:

“Muhterem hakim bey, muvekkilem, davalinin beyan ettigi gibi arazi

uzerinde bir kuyu bulundugunu ve gerekli gelismeleri yaptigini

kabul ediyor ve herhangi bir itirazda da bulunmuyor.

Ancak bahis konusu kuyu zaten arazide mevcut idi ve kuyu olmasaydi davali muhtemelen bu araziyi kiralamayacakti.

Ayrica arazi tahliye edildiginde davali soz konusu ettigi taslari, boruyu ve pompayi sokerek beraberinde goturmustur.

Bu bakimdan davamizda israr ediyor ve vereceginiz kararin adalete uygun olmasini diliyoruz.”



BONUS FIKRA



Temel, 70 yaşındayken 18’lik kız almış. Bu işin olmayacağını anlatmak için, on yıl sonrasını düşün demişler.

– Ne var? On yıl sonra, henüz yirmi seçiz yaşında olacak, yirmi seçiz yaşında karı yaşlı sayulmaz çi.

Öyle Yağma Yok!



Sarışın güzel ve sevgilisi sonunda evleniyorlardı.

Sarışın ailesiyle birlikte oğlanın evinde kalıyordu, ertesi gün de düğünleri olacaktı.

Genç çift birlikte geç saatlere kadar romantik bir ortamda el ele oturdular.



Sarışın:



– Artık yatma vakti geldi. Düğünümde gözaltı torbalarımın şiş görünmesini istemiyorum.



Oğlan:



– Sevgilim artık sabrım kalmadı, gel yanımda yat. Nasıl olsa yarın evleneceğiz.



Sarışın bu söze çok sinirlendi:



– Öyle yağma yok! Her seferinde böyle kandırıyorlar.

Şu gözlere bak bakayım sen. Ben bir daha yaş tahtaya basar mıyım?…

Ütüleseydin bari





Fadime kızını evermiş, düğünden sonra bir hafta geçmiş ses yok.



“Ula ha punlarin sesi soluğu cikmiy, Pen pugün bi dolanacağum” demiş;



Yeni evlilerin kapısını çalmış…



Kızı kapıyı açmış ki ne görsün Fadime, kızı çırılçıplak:



-Uyyyy ha pu nedur usagum? Ayuptur da!



Kızı: Aaaa ne kadar geri gafalusun anne, bu aşk elbisesi…



Fadime töbe töbe diye içeri seğirtecek olmuş bakmış damat geliyor:



-Ooo anne hoş celdun?



Fadime yüzünü gözünü nereye kaçıracağını bilmiyor, çünkü damat da anadan üryan..



-Pu ne rezulluk diyecek olmuş,



Damat hemen: ‘Aaaa ne kadar geri gafalusun anne bu aşk elbisesi’ demiş.



Çaresiz Fadime bir koşuda almış soluğu evde.



Almış Fadime’yi bir düşünce.



Acaba demiş, gerçekten ben geri gafalu miyum?



Sonra yatmış aklına.



Üstünde başında ne varsa soyunup dökünmüş.



Başlamış evde çıplak dolaşmaya.



Akşamüstü kapı çalınmış,



Fadime, bakmış ki camdan Temel, saçını başını düzeltmiş, açmış kapıyı.



Fadime’yi bu halde gören Temel’in gözler yerinden fırlamış:



_”Ula ne dur bu, gafayi mi yedun da?



_”Hih demiş Fadime Temele,



_‘ne gadar geri gafalusun, ha bu aşk elbisesidur da’



Temel şaşkın cevaplamış:



’Ula Ütüleseydun bari’



(Temelle Yunan Askeri)



Temel askerliğini yunan sınırında yapıyormuş.



Temel’in canı çok sıkılıyormuş.



Yunan’a bir ıslık çalmış elleriyle “Havacı mısın?” işareti yapmış,Yunan aldırmamış.



Bir ıslık çalmış elleriyle “Karacı mısın?” işareti yapmış, Yunan aldırmamış.



Bir ıslık daha çalmış “Denizci misin?” anlamında yüzme işareti yapmış, Yunan aldırmamış.



Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak “Topçu musun?” demiş, Yunan aldırmamış.



Bir ıslık daha çalmış “Gözcü müsün?” anlamında dürbün işareti yapmış, Yunan aldırmamış.



Nöbetler değişmiş sıra yine Temel’le Yunan’a gelmiş.



Yunan’a hadi sınıra git demişler Yunan da:



– “Ben oraya gitmem. Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor..”




Yorumlar